English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Compulsive

Compulsive translate Turkish

542 parallel translation
She's also a compulsive gambler and a philanderer, so what's your point?
Aynı zamanda kumar bağımlısı ve hovarda. Ne demeye çalışıyorsun?
Irene Cole was a compulsive knitter... with a Madame Defarge complex.
Irene Cole, Madame Defarge kompleksli bir... Takıntılı örücüydü.
A LONELY MAN, A GRASPING, COMPULSIVE, NERVOUS MAN.
Aç gözlü, zorba, asabi bir adam.
Compulsive versus non-compulsive?
İstem ve istem dışının karşıtlığı mı?
I'm a real compulsive nut, aren't I?
Tam bir takıntılı kaçık!
This tilling of the soil can become compulsive.
Toprağı çapalamak zorlayıcı olabiliyor.
Are you a compulsive thief? A pathological liar?
Sen obsesif bir hırsız, patolojik bir yalancı mısın?
- How did you know? - Everything we've seen here so far seems to indicate some sort of compulsive involuntary stimulus to action.
Burada gördüğümüz her şey zorlayıcı ve istem dışı bir uyarımın olduğunu gösteriyor.
Of course, compulsive homicide, inner-motivated.
Elbette, cinayet hastalığı içeriden gelen bir dürtüdür.
I'm a compulsive cleaner... always cleaning up after Frances.
Ben temizlik hastasıyımdır. Frances'in arkasından temizliğe devam ederim.
The muscular orgasm of compulsive workers, athletes and artists!
Zorunlu çalışanların, atletlerin ve sanatçıların kaslarındaki orgazm!
You see, I'm compulsive that way. It's just a- - Well, that's what my wife says about it.
- Şey sanırım karımın söylediği gibi bunu isteyerek yapmıyorum... ben sadece
You're practical, straightforward, with a belief in others... based on your own integrity and almost compulsive honesty.
Becereklisin, açık sözlüsün, kendinle barışık olduğun için insanlara güveniyorsun ve komposif derecede dürüstsün.
Have you ever considered that your compulsive promiscuity -
Dürtü etkisiyle "promiskite" olman sende hiç...
The only thing that indicates a true case of nymphomania... is compulsive promiscuity.
Nemfomaniyi en iyi anlatan terim "dürtüsel karmaşıklık" olabilir.
It's compulsive.
Dürtülerim nedeniyle öyleyim.
She's still a compulsive subject with Clinton.
Sheila, Clinton için halen bir takıntı durumunda.
The point it, if you see anybody doing anything compulsive, you know, any kind of bizarre sexual things, well... once we can get at them, there are a lot of things we can use.
Demek istediğim, zorlamayla, tuhaf cinsel şeyler yapan birilerini gördün mü bilemiyorum... Aslında onlara bir ulaşabilsek, birçok konuda yararlanabiliriz.
It's compulsive.
Bu kompulsif olduğunu.
My friends thought me compulsive and insane, while others said I was a distorted fanatic.
Başkaları beni meraklı bir sapık sanarken arkadaşlarımsa, çılgın ve takıntılı buluyordu.
I was obsessive compulsive about neatness.
Düzenlilik konusuna saplantı bozukluğum vardı.
I never told him I was a compulsive eater.
Ona yemek hastası olduğumu söylememiştim.
You people are compulsive invaders.
İnsanlarınız hep istilacı.
You're a compulsive liar.
İflah olmaz bir yalancısın.
- You're becoming compulsive.
Sam, bu konuda takıntılı oluyorsun.
Compulsive, ambitious.
- Zorlayıcı, hırslı.
And michael was a compulsive gambler.
ve Michael kompulsif bir kumarbazdı.
I'm not a nymphomaniac. I'm a compulsive liar.
Nemfoman değilim, sadece yalancıyım.
After years of compulsive spending, she's finally... taking an interest in estate planning.
Yıllarca yaptığı zorunlu harcamalardan sonra, sonunda... emlak planlamasına ilgi duymaya başladı.
I love you, but face it, you're a compulsive gambler.
Seni severim ama kabul et, sen saplantılı bir kumarbazsın.
you introduced me to horse racing, knowing full well how obsessive / compulsive i am.
Bana at yarışını sen öğrettin, Benim saplantılı ve etkilenen biri olduğumu biliyordun.
" I am a compulsive gambler.
" Ben bir kumar bağımlısıyım.
He's a compulsive gambler...
Kumar bağımlısı...
The author of the best-selling Driven, a guide to compulsive behavior, gave her fortune away to some con man?
Saplantılı davranış rehberi Driven'ın yazarının tüm servetini dolandırıcılara kaptırdığını mı?
Tests which label children's potential - a thing which cannot be measured! Least of all by anal-compulsive Huns!
Bu testler çocukların potansiyelini asla ölçemez en azından sizin gibi Nazi bozuntuları tarafından.
I got a section reserved here on the special... just for people who have a compulsive need to brown-nose.
Sadece saplantılı yalakalık hastaları için... özel ayrılmış bir bölümüm var burada.
Captain, this is the story of a group of compulsive gamblers, caught up in crime, corruption and deceit.
Kaptan, bu, suç, yozlaşma ve hileyle içiçe girmiş... bir grup takıntılı kumarbazın hikayesidir.
T'Boo Ted is a... compulsive gambler.
T'Boo Ted... iflah olmaz kumarbazdır. HEMOROİD HASTASI
He's been a compulsive gambler for 20 years.
20 yıldır iflah etmez bir kumarbazdır.
Call me obsessive-compulsive, but we must do this now.
İstersen bana obsesif-kompulsif diyebilirsin, ama bunu şimdi yapmalıyız.
But one day you'll call me a compulsive bastard, and scream, and say you never want to see me again. And I'm shattered. Who needs that?
Her şey çok güzel olur ama bir gün yüzüme bencil, saplantılı bir sersem olduğumu haykıracaksın ve seni delirttiğim için, beni bir daha görmek istemeyeceksin.
violence prone, obsessive / compulsive personality, a history of excessive physical force throughout his 18 years as a Los Angeles police officer.
Şiddete eğilimli, saplantılı, zorlayıcı bir kişilik. L.A. polis memuru olarak geçirdiği 18 yıl boyunca pek çok aşırı fiziksel güç kullanımı.
Diane's pretty compulsive about her time.
Diane vakti konusunda çok takıntılıdır.
Wesley, you are a compulsive gambler, but I have paid your last gambling debt.
Wesley, sen bir kumar hastasısın, fakat ben senin son kumar borcunu ödedim.
I don't accept your, uh... Catholic interpretation of my compulsive, uh... necessity to rewrite every single word at least 1 00 times.
Benim, her kelimeyi en az yüz defa, tekrar tekrar yazmaya olan dayanılmaz isteğime karşı yaptığın bu Katolik yorumunu kabul etmiyorum.
He's obsessively compulsive.
O takıntılı bir şekilde zorlayıcı.
He knew that he was a player compulsive.
Kumar zaafını biliyordunuz.
Carter isn't making any sense. And he's becoming awfully compulsive with Amy.
Carter mantıksız ve Amy konusunda çok baskı yapıyor.
But if you're the compulsive type... who just has to bet...
Ama bahis oynamak... için birinden birini yazmak zorundasınız..
There's a hell of a big difference... Between being a compulsive womanizer and a murderer.
Bir kadın avcısıyla bir katil arasında çok büyük bir fark vardır.
- He is a compulsive gambler, that's why.
- O bir kumarbaz, bu nedenle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]