Confetti translate Turkish
276 parallel translation
Passing out beer to the neighborhood kids. Throwing dollar bills like confetti.
Mahalle çocuklarına bira ısmarlayıp para saçıyorlar.
Come and get your confetti!
Gelin de konfetilerinizi alın!
Get your confetti, everybody!
Millet, gelin de konfetilerinizi alın!
Come on, get your confetti!
Hadi konfetilerinizi alın!
A shower of confetti to an accompaniment of mandolins.
Konfeti yağmuru mandolinlere eşlik eder gibi.
He hadn't asked for the confetti and flags and he ran from them.
Konfetileri ve bayrakları istemiyordu o ve onlardan kaçtı! - Alo?
You mean the major with all the confetti? Yeah, that's The Cleaver. Come on.
- Ünlü binbaşıdan mı bahsediyorsun?
I'Il incapacitate it with my trick confetti!
Hileli konfetimle hareketsiz bırakacağım!
- I could write it on a piece of confetti.
Müşterilerimin tamamı konfeti parçasına yazılabilir.
He got confetti on elastic.
Atılan konfetileri ipe dizdi.
I was living with a girl, Barbara, a few years ago, and, uh... it was her birthday, and I came home, and I had presents and a cake and candles, and all kinds of confetti and crepe paper,
Barbara adlı bir kızla yaşıyordum. Eve geldim, hediyeler, pasta, mumlar her cins konfeti ve grapon kağıtları almıştım.
Shake out the confetti.
Konfetileri saç.
Of all the damn silly ideas... I knew that confetti lark was a mistake.
Aptalca fikirlerin içinde konfeti fikrinin bir hata olduğunu biliyordum.
They aren't just confetti, you know!
Sadece konfeti olsalar, hadi neyse!
There must be confetti all over the Library of Congress.
Şu anda Kütüphane Kongresi'nde konfetiler atılıyor olmalı.
So what do you say we go for some confetti... and maybe a couple of pictures?
Söylesene, biraz konfeti alalım mı? Belki birkaç da fotoğraf çektiririz.
All right, everyone, let's clean up the confetti and the streamers right away.
Tamam, millet hadi konfetileri ve şeritleri hemen temizleyelim.
Thing was, I fixed it so Mac would get and he tossed it out in the tunnel. Before I can say a word there's five million bucks worth of confetti flying around.
Aslında Mac içeri girmesi için ve çantayı tünel'e fırlattı ben ağzımı açamadan beş milyon papel konfeti gibi yayıyordu.
I like chocolate, people called Giorgio..... number 4, the wind blowing high..... confetti and celery.
Çikolatayı severim, George ismini severim 4 rakamını, sert esen rüzgarı severim tatlı bademi ve kerevizi severim.
What do you want, confetti?
Ne istiyorsun, konfetimi?
Okay, uh... 8 bucks and, uh... some confetti?
Sekiz dolar ve biraz da konfeti mi?
12 million pounds of confetti dropped into New York City's so-called Canyon of Heroes. Americans were officially welcoming the troops home from the Persian Gulf war.
Birçok şey insanlar sürekli çalıştığı için değişiyor, bir toplum içinde, işyerlerinde her neredeyseler ve değişim getirecek halk hareketlerinin temelini böyle inşa ediyorlar.
An underwater cabaret with confetti and streamers... smoke and naked girls.
Konfetili, flamalı, dumanlı ve çıplak kızların olduğu... bir su altı kabaresi.
Confetti
Konfeti.
We're in a virtual snowstorm of confetti here in Times Square.
Tİmes Meydanı'ndaki konfeti yağmurunun tam ortasındayız.
Where fiery demons will punch me in the back... where my soul will be chopped into confetti... and strewn upon a parade of murderers and single mothers... where my tongue will be torn out by ravenous birds.
"Ateşli iblisler arkamı yumruklasınlar. Ruhum doğransın ve katillerle bekar annelerin oluşturduğu bir sürüye verilsin. Dilim çok aç kuşlar tarafından koparılsın."
I even threw the confetti myself.
Konfetileri bile kendim attım.
Sam is confetti.
Sam parça parça oldu.
Let's wait for the blood work before we throw any confetti but as to your chief concern, there are no signs of epilepsy here.
Konfetileri fırlatmadan önce kan testlerini bekleyelim... ... ama endişe ettiğiniz sara hastalığı olmadığından eminim.
And there's no confetti.
Üstelik konfeti de yok.
Well, I was dancing next to your grave I slipped on some confetti, and the next thing you know, here I am.
Mezarının yanında dans ediyordum bir konfetiye basıp kaydım ve kendimi burada buldum.
- Eight dollars worth of confetti.
- Sekiz dolarlık konfeti.
- The bucket of confetti.
- Konfeti kovası.
Confetti and all that shit.
Konfetiler falan.
Even his bones would disappear to be discovered later on the floor like strips of white confetti.
Kemikleri bile param parça olur..... daha sonra onları yerde... beyaz konfetiler gibi dağılmış olarak bulursun.
It's gonna be amazing, you've gotta see this, like it's confetti flying and, shit, it's gonna be great.
Muhteşem olacak, bunu görmelisin her yer konfeti falan olacak, harika olacak.
Balloons, confetti, streamers, paper lanterns, cinnamon biscuits.... - One of those guys who walks on a rope. - A tightrope walker.
Balonlar, konfetiler, süslemeler, fenerler, tarçınlı kurabiyeler... ip üzerinde yürüyen bir adam, ne denir onlara?
- Hmm. [Narrator] But behind the streamers and confetti... storm clouds were gathering.
Ama kurdelelerin ve konfetilerin ardında fırtına bulutları toplanıyordu.
A heroin addict's confetti.
Bir eroin bağımlısının şekerleri.
Ok, he could have done without the confetti.
- Peki, konfetisiz yapılabilirdi.
Like confetti.
Konfeti gibi.
Could be used as confetti, yeah.
Konfeti olarak da kullanılabilir evet.
Crowds were just filling the skyscrapers and throwing out confetti.
Gökdelenlere doluşan kalabalıklar konfeti atıyordu.
He ripped it up and threw it in the air like so much confetti.
Yırtıp sanki konfetiymiş gibi havaya fırlattı.
Over in San Francisco, you cannot pick up and throw used confetti.
San Francisco'da kullanılmış konfeti toplamak ve atmak yasaktır.
CHOPPED UP AND SOLD FOR CONFETTI.
Parçalayıp, konfeti olarak satacakmış.
When the muff confetti stops coming, that's when you know you got trouble.
Kapına böyle şeyler bırakmaya başladıklarında... ....işte o zaman başın derttedir.
Some, like, confetti comes down.
Konfetiler düşmeye başlar.
champion Charlie Brown that has a lovely ring something to make a 4-column headline something the kids can sing champion Charlie Brown, inspired setting the whole wide world on fire fly all the kites break out the confetti cause all the bells to sound
Şampiyon Charlie Brown. Güzel bir yüzüğü oldu. Manşete büyük puntolarla yazılabilecek bir şey başardı.
- What about the confetti?
- Bir yanlış anlama oldu.
Had to outrun a lot of your Irish confetti, Sir.
İrlandalılardan kaçmak için hızlı olmamız gerekir efendim.