English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Confuse

Confuse translate Turkish

1,273 parallel translation
I don't confuse a particular task with the big picture.
Belli bir işi genel çerçeveyle karıştırmam.
They were trying to confuse and scare you.
Senin kafanı karıştırıp seni korkutmaya çalışıyorlardı.
Certain children confuse religion and ignorance Certain adults turn ignorance into a religion
Gençler dini cahillik sanarlar yetişkinler de cahilliği din sanarlar.
And it's gonna confuse Troy, you don't think so?
Ve bu Troy'un kafasını karıştırır. Sence de öyle olmaz mı?
They use all these phrases and peppiness to confuse you.
Kafanı karıştırmak için güzel ifadeler kullanıyorlar..
Now, the defense counsel did a lovely job of trying to confuse the witness rattle him, see how much water he could make him drink.
Tabii, savunma avukatı tanığın kafasını karıştırmaya çalışarak sık boğaz ederek iyi bir iş çıkardı. Bakın ona ne kadar su içirdi.
Edward R. Murrow said we should never confuse dissent with disloyalty.
İnsanlar aramızda bir şeyler oluyor sanacak.
You confuse indifference with honesty.
Umursamazlıkla dürüstlüğü birbirine karıştırıyorsun.
You confuse honesty with venality.
Dürüstlükle satılık olmayı birbirine karıştırıyorsun.
- Let's not confuse matters.
Konuyu dağıtmayalım.
- Don't confuse luck with skill.
- Yeteneği şansla karıştırma.
Never confuse priorities.
Asla önceliklerini karıştırma.
sunny, my dear, old dad always told me, never confuse desperation... with a spiritual awakening.
Sunny, hayatım, yaşlı babam şöyle derdi. Umutsuzluğu asla ruhsal aydınlanma ile karıştırma.
I need a translator. I don't want him to confuse me with technicalities.
Tercüme yapmak için sana ihtiyacım var.
To confuse the two would be criminal.
Bu ikisini karıştırmak canice olur.
And then confuse them with...
Onların kafalarını da bu...
People confuse us all the time.
İnsanlar bizi hep karıştırır.
Did you confuse it with your own turkey sandwich with a Moistmaker?
Kendi hindili sandviçinizi bir Göz Yaşartanla mı karıştırdınız?
The key is to confuse their sensors in the opening moments... with a spread of torpedoes.
İşin sırrı, açılma anlarında torpil saldırısıyla sensörlerini şaşırtmak.
Do not confuse dreams with memories.
- Hatıralar ile rüyaları karıştırma.
Don't confuse me.
- Kafamı karıştırma.
[Sighs] How could I confuse bus 22 with 22-A?
22 numara ile 22-A numaralı otobüsleri nasıl karıştırdım?
Don't confuse what's important!
Neyin önemli olduğunu karıştırma!
Do not confuse fear for caution.
Tedbiri korkuyla karıştırma.
You mustn't confuse a mute murderer... with little Annie Belden and her pope fantasy... or Rondelli the flasher or any of those.
Sessiz katillerle bu işi karıştırmamalısın. küçük Annie Belden ve onun papa fantezisi... ve Rondelli sinyali ya da bunlardan biri.
Why would anyone possibly confuse you with me?
İkimizi karıştırmaları için geçerli bir sebep var mı sence?
- We shouldn't confuse the issues.
- Konuyu karıştırma.
You're going to confuse everybody. Being unpredictable... That's what fencing's all about.
Eskrimin prensibi belirsiz olmaktır.
Sharon the Sorceress said my power might confuse him.
Büyücü Sharon, gücümün onu şaşırtabileceğini söylemişti.
I confuse melancholy with depression sometimes.
Bazen melankoliyle depresyonu karıştırıyorum.
I confuse the two, and I don't care!
İkisini karıştırıyorum, ve umurumda da değil!
It's a dangerous thing to confuse children with angels.
Şimdi beni sevmediğini biliyorum. Meleklerle çocukları karıştırmak tehlikelidir.
And... no, it is not dangerous... to confuse children with angels.
Ve... hayır, çocuklarla melekleri karıştırmak tehlikeli değildir!
They confuse transvestism with a circus.
Travestilikle sirki birbiriyle karıştırıyorlar.
In order to confuse to us?
Kafamızı karıştırmak için mi?
Listen, don't confuse work and family.
Bak, aileyle işi birbirine karıştırma.
Don't try to confuse us!
İnkar etmeye çalışma!
Don't confuse me anymore!
Bay Saxena! Yeter artık kafamı karıştırma lütfen!
Don't confuse me with them.
Bunlarla kafamı karıştırma.
Do you confuse yourself when you do that?
Bunu yaptığın zaman aklın mı karışıyor?
I did but she doesn't think anyone would be stupid enough to confuse Kenny the copy guy with Ralph Lauren.
Denedim, ama kimse Ralph Lauren'le fotokopici Kenny'yi karıştıracak kadar aptal olamaz diyor.
In never-never land where people confuse a lack of talent with charm.
Evet, insanların yeteneksizliği çekicikle birbirine karıştırdığı Hayaller Diyarı'nda.
Don't confuse Daddy, Lisa.
Babanın kafasını karıştırma, Lisa.
- He's changing the channel. Something on the television could frighten and confuse him.
Televizyondaki her hangi bir şey onu korkutup kafasını karıştırabilir.
You're trying to confuse me now, aren't you? Sort of, yeah.
— Kafamı karıştırmaya çalışıyorsun, değil mi?
People confuse me with Julia Roberts all the time.
İnsanlar beni sürekli Julia Roberts'la karıştırır.
Someone who's trying to confuse us?
Bizim kafamızı karıştırmayı deneyen biri mi?
I think it's some plan to confuse the Guards.
Polisleri yanıltmak için bir numara.
It'll confuse'em.
Bu kafalarını karıştırır.
The surrealists confuse literature with painting.
Sürrealistler edebiyatla resmi birbirine karıştırıyorlar.
Yeah, it seems to confuse them.
- Evet, onların kafasını karıştırmış gibi gözüküyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]