Conscious translate Turkish
2,592 parallel translation
Well, maybe she, uh, she wasn't conscious.
Belki kendinde değildi.
I'm self-conscious about the colostomy bag.
Kolostomi torbasından çekiniyorum.
Vincent, you have to stay conscious, okay?
Vincent, bilincini kaybetmemen gerek anladın mı?
And now, I'd like to be the first one to show off my custom T-shirt, revealing something I was self-conscious about in the past, something I was born with, something I've come to accept about myself this past week.
Ve şimdi kıyafetini ilk gösteren ve kendi geçmişinde utandığı şeyi ve aynı zamanda doğduğu bir şeyi itiraf eden ilk kişi ben olmak istiyorum.
Always security conscious.
Her daim güvenlik tedbirleri alırım.
Just in the sense that her conscious mind, her awareness, is at a state of rest.
Sadece bilinçaltı, farkındalığı bir tür dinlenme halinde.
" a mediator between the conscious and the unconscious realms,
"Bilinçli ve bilinçsiz alemler arasında bir arabulucudur."
He's conscious of the surveillance, he doesn't have a bodyguard, and he runs.
Kameraların farkında, bir koruması yok ve koşuyor.
You will be conscious but paralyzed for 12 hours.
12 saat boyunca uyanık fakat Felçli halde dolaşırsın.
Unfortunately, very security conscious people... often customize systems with less visible sensors...
Maalesef güvenlik kaygısı had safhada olanlar, gözle görülmesi daha az mümkün olan sensörleri de sisteme eklemiş olabiliyorlar.
Even the most security-conscious firms rarely check their A.C. units for tampering.
En güvenlik tutkunu firmalar dahi nadiren havalandırmalarının kurcalanıp kurcalanmadığını kontrol ederler.
Now, my clients are very security-conscious and very unforgiving of lapses.
Müşterilerim herhangi bir kusuru atlamayacak, güvenlik konusunda çok uyanık tiplerdir.
where we'll celebrate our new energy-conscious windows with a cotillion.
Yeni enerji bilinçli pencerelerimizi kotilyon dansı ile kutlayacağız.
Well, from what I hear, your witness Liam, isn't too conscious at the moment.
-... ödemek zorundasın. - Duyduğuma göre şahidin Liam'ın bilinci pek yerinde değilmiş.
And you. Always weight-conscious.
Sen de hep ağırlık kontrolü yapıyorsun.
It paralyzes you but you stay conscious.
Seni felç eder ama bilincin yerinde olur.
Is he conscious?
Bilinci yerinde mi?
Whether our minds will be conscious, I do not know.
Aklımız başımızda olacak mı onu bilmiyorum.
Only because I've always been this self-conscious, good little girl who's too scared to think outside the box, especially when it comes to love and sex.
Her zaman kendini bilen, özellikle de konu aşk ve sekse geldiğinde kalıpların dışına çıkmaktan ödü patlayan iyi bir kız olduğum için böyle düşünüyorsun.
Maybe it was somebody she knew that disguised himself and made a conscious decision to do it in a public place.
Belki de tanıdığı kişilerden biri kendini gizlemişti. ve kamuya açık bir alanda bu işi yapmaya karar verdi.
But I do think if I could talk to somebody about this, you guys, other people higher up, not to say, but, uh, maybe I could head some kind of task force just to get it conscious, you know what I mean?
Ama düşünüyorum da eğer bu konuda birileriyle konuşabilirsem,... sizinle ya da daha yüksek mevkide biriyle, yanlış anlamayın ama belki bir çalışma grubunun şefi falan olabilirim. Sadece bilinçlendirmek için, anlıyor musunuz?
We have to become conscious now.
Artık bilinçlenmeliyiz.
Did she suffer at the end, in her last conscious moments?
Şuursuz geçirdiği o son dakikalarında acı çekti mi?
Understand- - awake, I have no conscious desire for this man.
Bilincim yerinde ve uyanıkken bu adamı kesinlikle arzulamıyorum.
I am conscious, sometimes, that we lacked growing up any, erm... Female society.
Bazem düşünüyorum da, galiba biz biraz kadınlar konusunda... bilgiden mahrum kalarak büyüdük.
And he cannot say anything even when he is conscious.
Bilinci yerinde olsa bile konuşamaz.
Maybe they are politically conscious.
Dur dedim! Senin apolitik olman onun da olmasını gerektirmez.
I'll burn a muff on my tit if it makes you feel less self-conscious.
Eğer kendini iyi hissedeceksen göğsüme bir kuku resmi yakayım.
Yes it is, I just jut it out a lot because I'm self-conscious.
Evet öyle. Çenemi dışarı doğru çıkarıyorum, çünkü utangacım.
Conscious, responsive. He's trapped inside his vehicle.
Bilinci açık aracın içerisinde sıkışmış vaziyette.
Last report was conscious and responsive.
En son gelen bilgiye göre, durumu iyiymiş.
Okay, he's barely conscious.
Pekala, bilincini kaybetmek üzere.
- She's conscious.
- Bilinci açık.
I want to get at least 95 % of the tumour out, but I don't want to damage any of the good stuff, so after we've done the painful bit, we'll wake you up so you're conscious during part of the operation.
Tümörün en az % 95'ini çıkarmak istiyorum ama çalışan yerlerde hasar bırakmak istemiyorum. O yüzden işimiz bittiğinde birazcık acıyabilir. Ameliyatın bir kısmında seni uyanık tutacağız.
And if she's still conscious, maybe she can tell us what's going on.
Eğer hala bilinci yerindeyse belki o bize neler döndüğünü söyleyebilir.
He's conscious.
Bilinci açık.
You're conscious.
Hala bilincin yerinde.
She's been in a minimally conscious state
Beş yıldır bilinci neredeyse kapalı.
We're gonna do some conscious sedation With versed and morphine. Give our friend the good stuff.
Versed ve morfin ile sakinleştirici vereceğiz.
She's self conscious, or stressed out.
Ne yaptığını biliyor, ya da stres yapmış.
In the third person singular, one copy and to differentiate between the conscious enemy and the mistaken.
Üçüncü tekil şahısla, bir kopya ve kasti düşmanla yanıIgı içine düşeni ayırt ederek.
I am very self conscious about my buck teeth.
- Ben zaten burdaydım
In effect, you weren't conscious.
Aslında bilinçli değildiniz.
What is it that makes us unique, conscious beings?
Bizi bilinçli, eşsiz varlık kılan nedir?
The conscious brain reverberates like a ringing bell.
Bilinçli bir beyin, çalan bir çan gibi yankılanır.
Tononi's ability to tell the difference between a brain that's conscious and one that's not may soon find application in a medical setting, assessing the level of awareness of coma patients.
Tononi'nin yeteneği, bilinçli halde bir beyinle, olmayan farkını söyleyebilmek için, komadaki hastalarda farkındalık düzeyini, tıbben hazırlıklı bir ortamda kısa sürede değerlendiren uygulama bulabilmesidir.
Separately, these neurons aren't conscious.
Bu nöronlar, ayrık haldeyken bilinçli değildirler.
So, the question is, could a hybrot ever become conscious?
Dolayısıyla soru şu, bir hibrot hiç bilinçli olabilecek mi?
Whether or not we could ever get to conscious cultured networks is a question which I would say we've already answered "yes."
Şimdiye dek bilinç sahibi şebekeler yapıp yapamadığımız sorusu, zaten çoktandır "evet" olarak yanıtladığımız bir soru olacaktır.
So they're conscious of their environment in some very rudimentary fashion.
Dolayısıyla çok ilkel tarzda da olsa çevrelerinin bilincindeler.
If we asked the artificial brain, "are you conscious?"
Yapay beyne "bilinçli misin?" diye sorarsak?