Copies translate Turkish
2,827 parallel translation
In 1948, mathematician John Von Neumann imagined a machine so intelligent it could make copies of itself.
1948'de Matematikçi John von Neumann kendini kopyalayan çok zeki bir makine hayal etti.
Right, I'm gonna need copies of all the photos.
Tamam, o fotoğrafların hepsinin birer kopyasını istiyorum.
Over a million copies sold, and your hat is askew.
Milyonun üzerinde satıldı ve şapkanız yamuk duruyor.
With the Internet and digital copies, file sharing has sky-rocketed. Some sectors call it "piracy" -
İnternet ve sayısal kopyalarla, dosya paylaşımı adeta patladı ki bazıları buna "korsanlık" diyor -
IP law also recognises authors'rights to compensation for private copies through the'digital levy'.
FM yasaları yaratıcıların kişisel kopyalar için tazminat haklarını da'sayısal vergi'aracılığıyla tanıyor.
"Do you think private copies are good?"
"Sizce kişisel kopyalar iyi midir?"
We have copies in full, of course.
Bizde eksiksiz kopyası var tabii.
Not making copies.
Fotokopi çekmediği kesin.
Looking around, I would see myself fractured, as if by a crystal, into multiple copies, and each version would be slipped backward in time.
Etrafıma baktığımda ise sanki bir kristale bakıyormuş gibi birçok kopya şeklinde olan geçmişteki kendi hallerimi görürdüm.
If the Universe were a dodecahedron only slightly bigger than Earth, light would zip around it in minutes, and you would see twisted copies of Earth in a dozen different directions in the sky.
Eğer evren Dünya'dan biraz daha büyük bir on iki yüzlü olsaydı ışık dakikalar içinde etrafta dolanır ve gökyüzünün 12 yerinde Dünya'nın eğimli kopyalarını görmemize neden olurdu.
We're gonna need copies of this incident report.
Olay tutanağı ile ilgili raporun bir kopyasına ihtiyacımız olacak.
We keep electronic copies.
- Yani hiç bir kayıt yok mu? Elektronik kopyalarını saklarız.
I'll need to see those copies for the last year.
Geçen yılki kopyaları görmem gerekiyor.
But I got to make copies for the staff meeting.
Fakat personel toplantısı için fotokopi çekmem lazım.
Because you thought old Evrard'll let you mosey up in here and read the chief of d's copies? - Uh-huh.
Çünkü yaşlı Evrard'ın senin salına salına gelip kopyalarına göz atmana izin vereceğini düşünüyordun.
I'm gonna need six copies of this book, uh, that should probably be hand-delivered.
Altı adet kitaba ihtiyacım var, ve elden teslim edilmesi gerekiyor.
I mean, my hand's still kinda sore from having to sign all those copies.
Demek istediğim, ellerim hala, O kopyaları imzalamaktan acıyor.
Make copies of all documents.
Bütün belgelerin fotokopisini çek.
Are there copies, Charles?
- Bunun kopyaları var mı Charles?
Copies? If anything about this girl gets in the public eye in any way, I'm gonna be a very pissed off guy.
Bu kız hakkında bir şeyler ortaya çıkarsa çok kızacağım.
Did you get copies of the notes?
Notların kopyasını aldın mı?
Records department is sending over hard copies of all their files.
Kayıt bölümü onların tüm dosyalarının basılı kopyalarını gönderiyor.
Copies!
Kopyalar!
These are copies.
Bunlar kopya.
Okay, so, we'll just, uh, we'll roll off a couple copies of your paperwork here.
- Tabi, evraklarınızın bir kopyasını alalım önce. Özür dilerim, Bay Bartley.
Oh, my agent got advance review copies from her publisher.
Menajerim yayıncısından baskı öncesi kopyasını aldı.
Okay. Uh, may I have five copies of this?
Bunlardan 5 kopya alabilir miyim?
But I have some really naughty copies of some really naughty Body parts to make up for it.
Ama bunu telafi etmek için elimde vücudumun gerçekten çok gizli köşelerinin fotokopisi var.
Yeah. That's why I stashed copies all over the place.
Evet, bu yüzden kopyalarını birkaç yere dağıttım.
Didn't sell a lot of copies, though.
Fazla kopyası yoktu.
I got free copies of Microsoft Word.
Microsoft Word'ün beleş sürümü var elimde.
No complete copies of the original document have survived and although a number of versions are found in early Muslim sources written about a hundred years after Muhammad's death, some historians doubt its very existence.
Orjinal metnin tamamının hiç bir kopyası günümüze ulaşmadı, Erken İslami dönemde yazılmış, bir çok versiyonuna rağmen, bunlar Hz.Muhammed'in ölümünden 100 yıl sonra olduğu için bir çok tarihçi varlığından şüphe duyuyor.
This is them. My copies.
Kopyalarım.
I just keep thinking about them as my copies.
Kopyalarım olduğunu düşünüyorum.
The only thing that I know is that my copies want him dead.
Tek bildiğim, kopyalarımın onu öldürmek istediği.
Did you kill one of your copies here at the resort?
Kopyalarından birini burada mı öldürdün?
My copies are the worst part of me.
Kopyalarım, benim en kötü özelliklerimi alıyorlar.
- Give'em hard copies.
Evet - Onlara yazıIı belge verin.
I merely wanted to stress that there were only 18 copies of our client's books sold in the United Kingdom.
Ben aslında Birleşik Krallık'da müvekkilimizin kitabından yalnızca 18 adet satıldığını vurgulamak istemiştim.
I would argue that only 23 copies of Funding Evil were purchased through the Internet, yet this court ordered that book's destruction...
Internet üzerinden yalnızca 23 adet Funding Evil'in satıldığını iddia edebilirim,... buna rağmen bu mahkeme bu kitabın imha edilmesini emretti...
Guilty. I think that one may have sold five copies.
O kitabın toplam beş kopya satmış olabilir.
I'm told they use three copies to steady a table leg in the teachers'lounge.
Onlara üç kopyasını öğretmenler odasındaki masanın bacağını dengelemek için kullanabileceklerini söyledim.
Yes? You're going to go to payroll and get copies of Ronald's workplace expense reports.
Muhasebe bölümüne gideceksin ve Ronald'ın maaş bordrosunu alacaksın.
I asked them to make copies, but they said they didn't have time.
Kopyalamalarını söyledim ama zamanlarının olmadığını söylediler.
We can hand out copies of the court docs along with pennants and hats.
Flamalarla, şapkaların yanında mahkeme tutanaklarını da dağıtırız
I expect all of you to buy additional copies.
Hepinizden kitabımı ayrıca satın almanızı bekliyorum.
That's where I get my copies made.
Fotokopilerimi orada çektiriyorum.
You get your copies there?
Fotokopilerini orada mı çektiriyorsun?
I know where he gets his copies made.
Fotokopilerini nerede çektirdiğini biliyorum.
Copies.
Kopyalar.
We're going to make 100,000 copies of each poster. Okay.
Pekâlâ.