English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Coping

Coping translate Turkish

579 parallel translation
Now, could it be caused by a tile falling off the roof or a piece of the coping?
Şimdi, çatıdan düşen bir kiremit ya da beton parçası neden olabilir mi?
- How is she coping?
- Nasıl baş ediyor?
I think we're coping well with the situation in other parts of the country... but it's getting a bit out of hand in Berlin.
Ülkenin diğer bölgelerinde durumu iyi kotarıyorduk bence ama Berlin'de işler biraz çığrından çıkıyor.
You sit down. You've been coping with the kids all day.
Bütün gün çocuklarla uğraştın.
- He's coping with it
Bunun üstesinden gelmeye çalışıyor.
Oh, and the diving board and the pool coping all around.
Şu trampleni ve havuzu da arasınlar. Clemens miydi?
Well, she can't fall over waiters, or get herself jammed under desks, or start burglar alarms, or lock people in burning rooms, or fire fire extinguishers straight in her own face, but I'd think the hotel can do without that sort of coping for a couple of days.
Garsonların üstüne düşemez... masanın altına sıkışamaz... hırsız alarmını çalıştırmaz... yanan odalara insanları kilitlemez... yangın söndürücüyü kendi suratına açmaz... ama bence otel birkaç gün... böyle başa çıkmalar olmadan da yapabilir.
Life in England these days is inflationary... but we're carrying on regardless... coping with misgovernment and idiocy on every side.
Bugünler de İngiltere'deki yaşam çok enflasyonlu... ama biz her şeye rağmen devam ediyoruz. Her tarafta kötü yönetim ve ahmaklıkla uğraşıyoruz.
Coping's easy. Not pureeing your loved ones, that's the difficult part.
Sevdiklerini püre haline getirmek ise zor olan kısım.
Coping with that fact, living with it, presents each of us...
Bu gerçekle başa çıkmak, onunla yaşamak, her birimize...
"... he's had problems coping with certain young female grad students.
"bazı kız öğrencilerle iyi idare edemediği ilişkileri vardı."
We have quite a store of wisdom and doctrine for coping with it.
Bunun üstesinden gelmek için sağlam bir öğretimiz ve bilgeliğimiz var.
While screwing up is fighting, running for the fence, and coping a shit attitude, just like you're doing right now, for instance.
Kavga edersen, çizgiyi aşarsan, boktan bir tavır takınırsan kötülük eder. Örneğin şu anda yaptığın gibi.
That's worse than coping with loneliness.
Bu, yalnızlıkla savaşmaktan daha da kötü.
An alternate coping system.
Alternatif bir kopya sistemi.
Look you're better here coping than in a clinic giving up.
Bak burada çabalaman kliniğe kapanmandan çok daha iyi.
You're gonna be out here eventually coping anyway.
Er ya da geç burada çabalamaya yine geleceksin zaten.
It's their way of coping.
Bu şekilde deşarj oluyorlar.
Well, I understand your concern, Mr. Simpson, but I'm sure you can see that this is just a child's way of coping with a difficult situation.
Endişenizi anlıyorum, Bay Simpson, ama bu, zor bir durumla başa çıkmak için... çocuğun yarattığı birşey.
I can't believe he's coping so well.
Nasıl böyle üstesinden geliyor. İnanamıyorum.
Coping with Senility? - No!
- Bunama ile mücadele toplantısı mı?
No, wait. Coping with Senility.
Yok, dur Bunama ile mücadeleydi.
You have good coping skills.
Dertlerle başa çıkma konusunda özel yeteneklerin var.
- We just want to assess how you're coping.
Nasıl baş ettiğizi değerlendirmemiz gerekiyor.
- How are you coping with the new baby?
- Yeni bebekle nasıl baş ediyorsunuz?
- Coping fine, why?
- İyi baş ediyorum, neden?
- It's routine. Are you coping OK?
İyi baş ettiğinden emin olmamız için.
I'm coping.
Üstesinden geliyorum.
We're coping.
Üstesinden geliyoruz.
for any student who has a problem coping with the incident.
Öğrencilerin bir problem ile başa çıkması üzerinde.
I was coping with Dawn.
Dawn'la uğraşıyordum.
She's coping.
Uğraşıyor işte.
- Maybe tha  s his way of coping.
- Belki bu şekilde avunuyordur.
- She's coping somehow.
- Bir şekilde idare ediyor.
Please, Ms. Zubata, I wrote that... when I wasn't coping very well.
Lütfen Bayan Zubata, ne yapacağımı bilmediğim bir zamanda yazmıştım bunları.
.. I'm coping.
İdare ediyorum.
A way of coping.
Alışma devresiydi.
Coping with your child's behavioral challenges.'
Çocuğunuzun davranışlarını anlamaya çalışın. "
A 1 2-year-old girl is coping with the fact that her father is never moving back in here with his family.
12 yaşında bir kız babasının eve, ailesinin yanına dönmeyeceğine alışmaya çalışıyor.
Coping saw.
Oyma testeresi.
They'll be relieved if you just show your face. Just to see how they're coping.
Eğer nüfuzunu gösterirsen rahatlarlar.
It's my way of coping.
Üstesinden gelmek için bu yolu seçtim.
I busta coping yo nigga ass shit.
Senin zenci kıçına bir delik açayım mı?
How you coping, kid?
Nasıl becerdin?
You told me I was having trouble coping with my parents'divorce.
Ailenin boşanmasını hazmedemiyorsun dedin.
You acknowledge a problem coping with this quicksand.
Bu bataklık kumuyla başa çıkmakta sorun yaşıyorsun.
I have a problem coping with this hospital.
Bu hastaneyle başa çıkmakta sorun yaşıyorum.
Happily vacationing in the land of Not Coping.
Umursamazlık ÜIkesi'nde mutlu bir şekilde tatil yapıyorum.
She seems to be coping better with Oz's departure, don't you think?
Oz'un gidişinin etkisinden kurtulmaya başladı, öyle değil mi?
Well, sometimes coping too much can drive you crazy.
Bazen çok mücadele etmek, insanı delirtir.
Coping a positive attitude.
Olumlu tavırlar takınmak gibi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]