Could i ask you a question translate Turkish
96 parallel translation
But could I ask you a question?
Ama bir soru sorabilir miyim?
Stuart... sorry, but... could I ask you a question?
Stuart üzgünüm ama sana bir soru sorabilir miyim?
Excuse me, but, uh, could I ask you a question?
İzninle sana bir soru sorabilir miyim?
Excuse me, could I ask you a question about your boss?
Atfedersiniz. Size patronunuz hakkında bir soru sorabilir miyim?
Sam, could I ask you a question?
- Sam, bir soru sorabilir miyim? - Efendim.
Could I ask you a question about number five on page three?
Üçüncü sayfadaki beş numarayla ilgili bir soru sorabilir miyim?
- Could I ask you a question?
- Bir soru sorabilir miyim?
Could I ask you a question?
- Bir soru sorabilir miyim?
Could I ask you a question?
Bir soru sorabilir miyim?
- Could I ask you a question as long as you're here?
Hazır seni yakalamışken bir soru sorabilir miyim?
Malik, could I ask you a question?
Malik sana bir şey sorabilir miyim?
- Could I ask you a question?
Sana bir soru sorabilir miyim?
So, could I ask you a question?
- Bir şey sorabilir miyim?
Could I ask you a question? Like, a businesslike question about your psychology business you got?
Şu psikoloji işinle ilgili bir soru sorabilir miyim?
- Hey, could I ask you a question?
- Hey, bir soru sorabilir miyim?
- Nina, could I ask you a question?
- Nina, bir şey sorabilir miyim?
could I ask you a question?
Sana bir soru sorabilir miyim?
Could I ask you a question?
Size bir soru sorabilir miyim?
Could I ask you a question?
Sana bir soru sorabilir miyim?
- could I ask you a question, sir?
Ama... -... size bir soru sorabilir miyim?
- Listen, could I ask you a question?
- Sana bir soru sorabilir miyim?
Could I ask you a question about women?
Sana kadınlar hakkında bir soru sorabilir miyim?
- could I ask you a question?
-... sana bir soru sorabilir miyim?
Sorry. Could I ask you a question?
Bir şey sorabilir miyim?
Uh, look, I was just checking in, so... um, tommy, could i ask you a question?
Uh, bak, ben bakıyordum da... Tommy, sana bir soru sorabilir miyim?
It is a question I could very easily ask you.
Bu soruyu sana sormalıyım.
Could I ask you a personal question?
Sana özel bir soru sorabilir miyim?
- If I could ask you a question...
- Sana bir soru sorabilir miyim, eğer...
Could I ask you a personal question, Professor? Actually, I'm not a professor yet.
Size kişisel bir soru sorabilir miyim Profesör?
I was wondering if I could ask you a quick question. Oh!
- Birkaç soru sorabilir miyim?
Hey! Uh, eh, could I just ask you a question?
Size birşey sorabilir miyim?
I was just wondering if Joey could ask you a question about breast-feeding?
Merak ediyorum da Joey sana süt vermeyle ilgili birkaç soru sorabilir mi?
No, I'm not... because I understand... how you could ask a question like that.
Hayır, Kızmıyorum... Çünkü anlayabiliyorum bana öyle bir soruyu neden sorduğunu.
I ask you a question like if you could only eat one food for the rest of your life, what would it be?
Sana söyle bir soru soruyorum hayatının sonuna kadar tek birsey yiyibilicek olsan neyi yerdin?
Maggie, I'm taking a psychology class in school, and I was wondering if I could ask you a question.
Maggie, okulda psikoloji dersi görüyorum ve sana bir şey sorabilir miyim diye merak ettim.
I wondered if I could ask you a quick question.
Acaba sana kısa bir soru sorabilir miyim?
I'd like to ask you a personal question if I could.
İzin verirsen, sana kişisel bir soru sormak istiyorum.
Hey, Celeste, could I ask you a quick question?
Celeste, bir şey sorabilir miyim?
Could I ask you kind of a nutty question?
Delice gelebilecek bir soru sorabilir miyim?
Um... could I just ask you a question, Ms. Dunham?
Size bir şey sorabilir miyim Bayan Dunham?
I was wondering if I could ask you a question.
Size bir soru sorabilir miyim diye merak ediyordum.
Could I ask you a personal question?
Sana kişisel bir soru sorabilir miyim?
- could i ask you a personal question?
- Kişisel bir soru sorabilir miyim?
I could call a grand jury. I could ask you that question in front of them. If you didn't answer I could find you in contempt and send you to jail.
Büyük jüriyi toplayıp aynı soruyu onların önünde sorabilirim ve cevap vermezsen seni işbirlikçisi olmakla suçlayıp hapise gönderebilirim.
I wonder if I could ask you a silly question.
Size aptalca bir soru sorabilir miyim acaba?
I think it would be in your interest to know you've just hit upon the worst question you could ask a writer.
Bir yazara sorabileceğin en kötü soruyu bulduğunu bilmen senin için faydalı olur sanırım.
Excuse me, I was wondering if we could ask you a question?
Beni bağışlayın, sana soru sorabilmeyi ummuştum?
Could I ask you guys a question?
Size bir soru sorabilir miyim?
Could I ask you a question? I'm taking a little survey.
Size bir soru sorabilir miyim acaba?
So here's my question : do you realistically see any conversational path that would take me from where we are right now to a place where I could ask you out and you'd say yes?
Sorum şu : Gerçekçi olarak, bizi bu olduğumuz noktadan, sana çıkma teklif edeceğim ve senin kabul edeceğin noktaya götürecek bir etkileşim yolu var mı?
Oh. Um... actually, I was wondering if I could ask you a question.
Aslında sana bir şey sormak istiyordum.