Crate translate Turkish
1,229 parallel translation
- Oh, I hope at least it was in a crate.
- Umarım sepetteydi. - Evet.
- Yes, very heavy crate.
Çok da ağır sepetti.
Today you'll be delivering a crate of subpoenas... to Sicily Eight, the mob planet.
Bu gün mahkeme celbi götürüyorsunuz Sicilya 8'e, Linç Gezegenine.
He's my experiment, the top-secret contents of this stinking crate.
Kendisi benim deneyim, kokuşmuş sandığın içindeki çok gizli kargo.
I'd rather live in a crate than share a room with this dork.
Bu gerzekle aynı odayı paylaşmaktansa sandıkta yaşamayı tercih ederim.
- We have a crate to deliver.
- Teslim edeceğimiz bir sandığımız var.
We'll deliver that crate like professionals.
O sandığı profesyoneller gibi teslim edeceğiz.
All right, we'll deliver that crate like professionals...
Pekala, o sandığı profesyoneller gibi teslim edeceğiz.
Amy, help Fry hoist the crate, then lock up when you're done.
Amy, Fry'a sandığı çekerken yardım et, işiniz bitince de kilitleyin.
Look, it's that crate we were gonna throw in the sewer.
Bak, kanala atmış olacağımız sandık
They must have fallen into the crate.
Sandığın içine düşmüş olmalılar.
Can we get a crate of doughnuts for the teamsters?
Ve şoförler için bir kasa donut alabilir miyiz?
Back in my RAF days, when an officer called for a scramble, you'd hop in the old crate and chocks away!
RAF günlerimde, biri acele çağrıldığında, sandıktan sıçrayıp hemen orada olurdu!
Wingco would give the call, hop in the old crate, chocks away!
Wingco emir veriyor!
Then what's the "old crate"?
Eski sandık nedir o zaman?
We'll make a crate.
Bir sandık yapacağız.
Let's get this crate off the ground!
Haydi kaldır şu sandığı yerden!
Move your crate!
Şu külüstürü çek be!
It's in the crate!
Kafeste duruyor.
It's in the crate!
Niçin çıkartmadın ki onu?
Where in the crate?
Kafesin neresinde duruyor?
Load the white crate in Kali's truck... and the black crate in Shankar's truck.
Kasaları Kali'nin beyaz kamyonuna yükle... Kasalar Shankar'ın siyah kamyonunda. Tamam?
There are apples in the crate!
Kasalar da elma var!
These kids take one look at you two and you'd be sliced, diced, and packed in a crate number 527.
Seni bir görseler, doğrar, dilimler ve 527 parçaya bölerler.
I scored you an entire crate of quintiflop logic chips.
Bu kutu tamamen mantık çipi dolu.
Why are your prints on the crate Laura was buried in?
Peki parmakizlerinizin Laura'nın gömüldüğü kutuda ne işleri var
Sometimes the fly has been known to live in the crate long enough to make the trip, but rarely survives the quarantine period.
Sinek bazen kasalarda uzun seyahatler yapmasıyla biliniyor nadiren de karantina sürecinde hayatta kalabiliyor.
Oh, oh, and how embarrassed was I when the word "crate" came up!
Oh, oh, ve beni dışarıya atmak istediklerinde ne kadar utandım.
That parasite was hiding in a crate of marjoules I was inspecting in the cargo bay!
O parazit, marjullerin bulunduğu sandık içerisine gizleniyordu ben de yük bölmesini araştırıyordum!
So anyway, we open up the panda crate and wouldn't you know it, the damn thing's dead.
Herneyse, sonra panda'nın kafesini açtık ve o şey ölmüştü.
And while some have called it the most meaningful experience of your life... to me it was something more akin to doing the splits... on a crate of dynamite.
Bazıları hayatının en anlamlı deneyimi olduğunu söylediği şey bana göre bir dinamit sandığının çatlaklarını açmaya benziyordu.
If they fire me, we lose the house, and he has to live in a crate.
Beni kovarlarsa, evi kaybederiz ve sokakta yaşamak zorunda kalır.
I heard they're sinking a crate of it to the Titanic to try and raise it.
Okyanusa bir miktar atıp Titanik'i kaldıracaklarını duydum.
That crate was mislabelled when it came in.
İçinde geldiği sandık yanlış etiketlenmişti.
Let's crate this one.
Şunu paketleyelim.
I saw the reels in the crate.
Kolideki filmleri gördüm.
Sounds okay, but say the crate's in the cellar how do we make sure the reels explode?
Mümkün gibi geliyor, ama koli bodrumda. Filmlerin patlayacağına nasıl emin olacağız?
They'll put the crate next to the letter M and boom.
Koliyi M harfinin yanına koyacaklar ve bum.
We'll get you settled into your quarters, and then introduce you to the crate you'll be flying.
Önce kalacağın yere götürür sonra da uçuracağın külüstürü gösteririz.
Registered at Crate and Barrel, wow
Crate and Barrel'a kaydolmuşsun
- Not if this crate sinks.
- Eğer bu şey batarsa, hayır.
basically, that's a record straight out of my crate.
O direkt benim rafımdan aIınmış bir pikap.
Crate of condoms. I don't think he needed the pictures, or the books.
- Tam olarak ne arıyoruz, efendim?
You think they're after that crate.
Senin düşüncen onları bundan sonra.
That crate it's mine.
Bunu benin sorunum.
Lift that crate.
Kaldır onu.
Now, the crate.
Now, the crate.
You risked your life for whatever is in that crate.
O sandıktaki şey ne ise onun için hayatını riske attın.
She's in that crate.
Şu tahta sandığın içinde olmalı.
I happened to lose control of my fork-lift, which happened to knock over the crate?
Sonra da Fork-lift'in kontrolünü kaybettim ve konteynırı devirdim içinde de bunu buldum, öyle mi?
- It should be in the crate!
- Orada olmalı.