English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Crumble

Crumble translate Turkish

517 parallel translation
But I haven't collapse and crumble.
Ben hala yıkılmadım.
Because... without Tae Gong Shil as the sun in my world... my world would crumble and fall apart.
Çünkü güneşim olan Tae Gong Shil olmadan dünyam yıkılır.
Bombs will fall, civilization will crumble... but not yet, please.
Bombalar düşecek, uygarlık çökecek... ama henüz değil, lütfen.
The paper fortunes built up over the past few years crumble into nothing before this disaster which is to touch every man, woman and child in America.
Son birkaç yılda kurulmuş onca başarılı şirket bu felaket yüzünden yok oldu ve Amerika'daki her adam, kadın ve çocuk bundan etkilendi.
The whole place is ready to crumble.
Burası çökmeye hazır.
I agree with you. I'm as able and brilliant as ever. But having crumbled once, I might crumble again.
Katılıyorum, her zamanki kadar azimli ve zekiyim, ama bir hata yaptım...
Crumble, then fade.
Harabiyet ve solgunluk!
His gods began to crumble
Tanrısı zaaf göstermeye başlamıştı.
Only to have them crumble into dust.
Sadece içlerinden parçalanıp toz haline getirilebilir.
You don't know what it's like to watch somebody you love just crumble away bit by bit and day by day in front of your eyes.
Sevdiğin birinin gözlerinin önünde azar azar, günden güne... yok olup gittiğini görmek... nasıl bir şey bilemezsin.
In the end our bones will crumble and rot.
En sonunda kemiklerimiz parçalanıp çürüyecek.
Only as your pride slowly crumble... will you get the first glimpse of true humility.
Gururunuz giderek yok olurken... gerçek tevazunun size göz kırptığını fark edeceksiniz.
Thousands of years of building, rebuilding, creating and re-creating so you can let it crumble to dust!
Binlerce yıllık inşa, yeniden inşa, yaratma, yeniden yaratma çürümeye terk edesiniz diye mi?
Crumble, crack open at the seams.
Param parça oluşunu, dağılmasını izledim.
By invading France, the German Army causes the defense system of the French Army to crumble.
Alman Orduları çok kısa bir Sürede Fransa'yı işgal ettiler... Fransız ordusu, zayıf eğitimi Ve etkisiz silahları ile.
Galenor expects an answer. If he feels offended, all our hopes will crumble.
Eğer kendini rahatsız hissederse, bütün umutlarımız çöker.
If I show any fear... the strike will crumble.
Korku emaresi gösterdiğim an grev çatırdamaya başlar.
When they finally crumble, they are used as paving stones or sidewalks and you walk over them Without giving it a thought'.
Sonunda onlar ufalandığı zaman, beton kullanmaya başladılar ya da kaldırım taşlarını. Onların üzerinden hiç düşünmeden yürüyorsun.
Empires crumble, republics founder.
İmparatorluklar parçalandı, cumhuriyetler kuruldu.
It's starting to crumble before our eyes.
Gözlerimizin önünde çökmeye başladı.
" Touch, and my heart begins to crumble
" Bir dokun, kalbim o an erir
First it's a block, then it begins to crumble, bit by bit.
Önce bir duvar gibidir, sonra ufak ufak parçalanmaya başlar.
Is it to crumble away?
Harap olup gidecek mi?
After I take care of Russia, China will collapse, crumble.
Rusya'yı hallettikten sonra, Çin de çökecek, paramparça olacak.
You'll be on your own for a couple of hours, but when the tanks come up to you, this whole front will crumble fast.
Birkaç saat için tek başınıza olacaksınız, ama tanklar size eriştiğinde,... bütün cephe hızla çökecektir.
I have summoned you because you're the best architect in Alexandria... not that that is saying very much, your building crumble.
Edephus! Alexandria'da, en iyi mimar sen olduğun için seni çağırdım... binalarının parçalanıp un ufak olduğu söylentisi olduğu için değil.
The facade of the bourgeoisie had already begun to crumble long before.
Burjuvazi cephesi, çoktan parçalanmaya başlamıştı.
As a point of information, we've discovered that the counterfeits tend to crumble very easily.
Bir de bilgi ekleyelim sahtelerinin çok kolay çöktüğünü keşfettik.
They don't crumble.
Parçalanmıyorlar.
Nazi resistance appears to crumble.
Nazi direnişi çaresiz kalıyor.
But you too will crumble, believe me.
Ama sen de parçalanacaksın. İnan bana.
The very foundations of civilization are beginning to crumble... under the dread assault of that horror long feared : Germ warfare.
Medeniyetimizin temelleri, korkunç bir virüs savaşının dehşet verici saldırısı altında, yıkılmaya başlamıştır.
The town can crumble into dust, a lot more than they deserve.
Kasaba toz toprağa karışabilir. Zaten bunu hak ediyorlar.
As usual, we've turned up something concrete only to have it crumble before our eyes.
Tabii ki gözlerimizin önünde tuz buz olsun diye beton misali bir şeye dönüştüreceğiz.
The country's champions all crumble under my hands
Ülkenin tüm şampiyonları ellerimde un ufak olur.
waiting for the marble to crumble away, for the wood to turn to pulp, for the houses to collapse noiselessly, for the diluvian rains to dissolve the paintwork, pull apart the dowel-joints in hundred-year-old wardrobes, tear the fabric to shreds, wash away the newspaper ink,
... mermerin param parça olmasını odunun toz haline gelmesini evlerin çıt çıkarmadan yıkılmasını tufan gibi yağmurların, tabloların boyasını dökmesini yüz yıllık gardıropların ahşap bölmelerinden ayrılmasını kumaşların paramparça olmasını gazetelerin mürekkebinin akmasını...
The world's edge begins to crumble everything starts to collapse tumbles, falls, crumbles and collapses.
Dünya kenarlarından ufalanmaya başlıyor her şey yıkılıyor altüst oluyor, düşüyor, ufalanıyor ve yıkılıyor.
I shall be destroyed. This picture of blossoming youth will crumble.
Gençliğimi soldurup, beni ortadan kaldıracaksın.
Crushed from both sides, the king's army will crumble.
Kral'ın ordusu her iki taraftan vurulunca çökecektir.
Crumble up some Saltines into it, Shel, that will absorb the grease.
İçine biraz ekmek kır. Yağı çeksin.
We've been found to be the greatest gentlefolk in the county reaching back long before Oliver Crumble's time back to the days of the pagan Turks.
Bölgedeki en soylu kişiler olduğumuz ortaya çıktı. Köklerimiz, Oliver Crumble devrinin çok gerisine uzanıyor.
He said that if you don't cut on drinking your stomach will crumble like wet Kleenex.
Böyle içmeye devam edersen zar gibi kalan midenin patlayacağını söylemişti.
Tha bars are now as brittle as old cheese, which I crumble and scatter, so!
"Çubuklar artık benim onları ufalayıp..." "... dağıtacağım eski peynirler kadar çürük. "
"I have seen galaxies crumble and new suns aborning."
Galaksilerin ufalandığını gördüm ve yeni güneşlerin doğduğunu.
The old order is gone forever, and now we too must crumble into dust.
Eski düzen sonsuza dek gitti. Şimdi, biz de yine toprağa döneceğiz.
Watch the room crumble at the awe of the H-Man.
Odanın H-Man'in dehşetiyle çatırdamasını izle.
You just call him out, stare at him eyeball to eyeball, and watch him crumble.
Onu dışarı çağır, onun gözlerinin içine bak ve onun harap olmasını izle.
It doesn't crumble!
Dimdik ayakta!
Until you do right by me everything you think about will crumble!
Bana iyi davranana kadar... tuttuğun her şey... elinde kalacak!
"I crumble at your touch and"
"Senin dokunuşunla parçalandım ve"
Their ships just crumble apart...
Döndüremiyoruz!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]