English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / D'oh

D'oh translate Turkish

9,245 parallel translation
Oh, yeah, you'd... You'd think, but this burn around the wound was made at a higher temperature than your typical muzzle flash.
Öyle gözüküyor ama yaranın etrafındaki bu yanık namlu alevinden daha güçlü bir alevle yapılmış.
Oh... in Mexico, they'd call that
Meksika'da buna "Çok para" derler.
Oh, what'd you have in mind?
Ne düşünüyorsun?
I can't imagine. Oh. " Fire is alive.
Hayal bile edemiyorum. " Ateş canlıdır.
Oh, Ernie in the D.A.'s office is gonna love this case.
Savcılıktaki Ernie bu davaya bayılacak.
"I'd ri..." Oh, Winston's the naughty.
"Ben üstün..." Winston yaramazmış.
Oh, hey, uh, Axl said it'd be okay if I grabbed some chips.
Şey, Axl cips kalmış mı bir sor dedi.
- Oh, no. I'd be mortified. - [Scoffs]
Evet, çok utanırdım.
Oh. I knew what wretched things that man Reem had done, and I thought the families deserved to believe he'd been turned to ash, after all they'd been through.
Reem denilen adamın ne gibi kötü şeyler yaptığını biliyordum ve düşündüm ki ailelerin onun küle dönüştüğünü bilmeye hakkı var yaşadıkları onca şeyden sonra.
Oh, I'd get super high with Scott E and we'd ponder the big questions.
Scott E ile kafaları bulurduk ve önemli konuları görüşürdük.
I'd like you tell Santiago about the banks you robbed and how you get off on violence. What? Boyle, oh, my God.
Santiago'ya da bankayı soyup, kendini şiddetin seni nasıl tahrik ettiğini anlatmanı istiyorum.
Oh, I think you'd be surprised.
Ne kadar iyi anladığıma şaşırabilirsin.
Oh, no, I've been out.
Yok, dışarıdaydım.
I'm sure I speak on behalf of both of us when I say we'd be honored to have you as our guests. Oh.
Sizi misafir olarak ağırlamaktan büyük bir onur duyduğumuzu ikimiz adına belirteceğim.
Oh. How'd it go with Castle last night?
Dün gece Castle ile işler nasıl gitti?
Oh, I was so hoping you'd do that.
Ah, bunu yapacağını umuyordum.
Oh my God, oh my God, I have to get these in by 3 : 00 and it's totally dark outside.
Tanrım, Tanrım, Tanrım, bunları 3'e kadar götürmem lazım, ve dışarısı karanlık.
Oh, please. If my customers knew it was lard, they'd shove me in the oven.
Lütfen ama, müşterilerim domuz yağı kullandığımı bilse beni tefe koyarlar.
Oh, if you two ever fell in their clutches, I shudder to think what they'd do to you.
İkiniz onların pençesine düşseydiniz size yapacaklarını düşünmek bile bana ürperti veriyor.
- A lady you know. - Oh.
- Tanıdığın bir kadın.
Oh, look. It's a cat.
Bakın, dışarıda bir kedi var.
They're going, "Oh, shit, Paul, " if I lose this, I won't be able to go out for weeks. "
"Oh, sıçtık, Paul... bunu kaybedersem, dışarı haftalarca çıkamam."
No, I-I didn't even know you'd read my novel. Oh, yeah.
- Hayır, romanımı okuduğunu bile bilmiyordum.
- Oh, my God. D...
- Olamaz...
Oh, I'd already guessed that.
Bunu tahmin etmiştim.
Oh, that'd be great for you.
Oh, bu senin için iyi olur.
Oh, hey, Brian, I know you've been asleep for a few meetings, but Walden told us they're not actually gay.
Hey, Brian, birkaç toplantıdır uyuduğunu biliyorum, ama Walden bize aslında gey olmadığını söyledi.
Oh, d... what is all over you?
Ne var üstünde böyle?
Oh, I should've known you'd laugh at me.
Bana güleceğini bilmeliydim.
Oh, I... I'd really rather not.
Sahiden yapmamayı tercih ederim.
Oh. Before you answer that, I'd rather not.
Sen cevap vermeden önce diyeyim, yapmamayı tercih ederim.
Oh, I just assumed he'd ask Jake.
Jack'ten ister diye düşünüyorum.
Oh, yeah. I figured you'd say that.
Böyle söyleyeceğini tahmin ettim.
Oh, so you just thought you'd come and grab Kai as a failsafe.
Sen de gelip Kai'yi yedeğe alacaktın.
Oh, that'd be great.
Harika olur.
D'oh.
Dansa var mısın?
Oh, sweetie, I'd like to, but...
Tatlım, isterdim, ama...
Oh!
Yücel Baba Dışarı çık... ve yolda kendine mutfakta... yiyecek bir şeyler al. Çeviri :
Narcolepsy's merely sleeping sickness, and many narcoleptics do lead normal lives by avoiding stressful triggers like, uh, oh, let's say...
Narkolepsi sadece uyku hastalığıdır. Birçok hasta normal hayatında stresi tetikleyen şeylerden kaçınır. Mesela, şöyle söyleyelim,...
Oh, I'd like that, but I have business to attend to.
Çok isterdim ama ilgilenmem gereken bir iş var.
Oh, go ahead, I'd love to hear it.
- Açıklayabilirim. - Buyur, seve seve dinlerim.
Oh, dear. I recognize Count du Grace, but that's not the countess.
Oh, canım. du Grace kontunu tanıdım, ama yanında ki kontes değil.
Oh, that's a lesson I'd like to learn.
Oh, bu dersi bende öğrenmek isterim.
Oh, you'd do that for me?
Oh, bunu benim için yapar mıydınız?
Oh, come on, you think any of these people take their game seriously enough to commit murder?
Yapma, sence bu oyunu cinayet işleyecek kadar ciddiye alan var mıdır?
Oh, you know, you'd think the house was on fire.
- Bir de, ev darmadağın olur diyordun.
Oh, your mother'd combust, for God's sake.
Annen deliye döner yeminle.
Oh, that'd be great.
Bu çok güzel olur. Teşekkür ederim.
Oh, always the Devil's fault.
her zaman Şeytan'nın hatasıdır zaten.
Like, I'd walk in the room and he'd go, like, oh, fuck, I can't.
Odaya girdiğimde şöyle oluyordu : "Hay sikeyim, hiç uğraşamam."
I'd just like to thank you for saving... young Master Wayne's life. Oh.
Genç Efendi Wayne'in hayatını kurtardığınız için teşekkür etmek istemiştim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]