Dandelion translate Turkish
146 parallel translation
I'm dreaming of dandelion salad.
Kendime bir yabani hindiba salatası ziyafeti çekmeyi düşünüyorum.
- Daisy Dandelion
# - Papatya Karahindiba.
Well, she'd found this jar of dandelion wine... that the husband, that Harper, had hid somewhere in the cellar.
Karahindiba kavanozunun içinde şarap buldum. Kocasınındı herhâlde. Harper, kilerde bir yere saklamış olmalı.
Well, usually she boils up a mess of tripe on Fridays... and I bring her some dandelion greens for it.
Şey, o genelde cumaları sebzeli işkembe çorbası yapar... ve ona karahindiba sebzesi getiririm.
- Dandelion?
- Dandelion?
Dandelion told me you were leaving the warren tonight.
Dandelion bu gece koloniden ayrılacağınızı söyledi.
Dandelion, why don't you tell us the story of El-ahrairah?
Dandelion, neden bize El-ahrairah'ın hikayesini anlatmıyorsun?
Dandelion!
Dandelion!
Blackberry, I want you to get Dandelion and meet me here after the others are asleep.
Blackberry, Dandelion'u da almanı... ve diğerleri uyurken burada benimle buluşmanı istiyorum.
Dandelion, Blackberry.
Dandelion, Blackberry.
Sure. Bloody Tuesday, Lips, The Dandelion Train.
Tabii. "Kanlı Salı", "Dudaklar", "Kara hindiba Treni".
There seemed to be no way atoms could spontaneously fall together and create, say a dandelion.
Öyle görünüyor ki atomların şans eseri dizilip diyelim ki, bir karahindibayı meydana getirmesi imkansız.
Perfect as a snowflake organic as a dandelion seed it will carry us to worlds of dreams and worlds of facts.
Gemimiz ise bir kar tanesi kadar mükemmel, ve bu karahindiba tohumu kadar organik olacak, bizi rüyalar alemine ve gerçeklerin dünyasina tasiyacak.
With 20 skillfully chosen questions we could easily whittle all the cosmos down to a dandelion. ( BLOWS DANDELION ) In our explorations of the cosmos the first step is to ask the right questions.
İyi seçilmiş 20 soru ile bütün kozmosu bir bitki kadar kolay tanımlayabiliriz.
Dandelion salad.
Lezzetli mercimekler, Karahindiba salatası.
Tampopo ( Dandelion )
TAMPOPO
Eating rabbit and dandelion leaves you too weak for this work.
Tavşanlar ve karahindibalar... Bunlar bir işçinin yemeği olamaz.
Okay, the Montana lamb with roquette-leaf and goat-cheese salad, and the lime-grilled free-range chicken with the pumpkin pasta and dandelion greens.
Rokalı Montana kuzu eti ve keçi peynirli salata. Fırında limonlu tavuk, yanına balkabağı püresi ve hindiba.
We just open a window and it goes out like dandelion spores.
Pencereyi açarız ve bir çiçeğin sporları gibi toz halinde uçar gider.
Where is my little dandelion flower?
Minik karahindibam nerede?
- ln that case everyone else will be standing under a dandelion witj no crowding.
- Bu durumda diğer herkes kalabalık yapmadan hindiba çiçeğinin altında oturur.
Dandelion, nettle, onion.
Hindiba, ısırgan, soğan. Mine çiçeği.
Clean as dandelion heads, apparently.
Karahindiba keser gibi, temiz bir biçimde.
Dandelion tea?
- Karahindiba çayı ister misiniz?
She always drank dandelion tea.
Her zaman karahindiba çayı içiyordu.
"Draco, the lionhearted" is really "Draco, the dandelion".
"Aslan yürekli Draco" gerçekte "Aşk kedisi Draco" imiş.
Then add a pinch of dandelion and a dash of chickweed. "
Sonra bir tutam karahindiba ve biraz kuş otu ekle.
- A dandelion.
- Bir kara hindiba.
A dandelion.
Bir kara hindiba.
A dandelion?
Bir kara hindiba?
I feel like a big dandelion cock...
- Büyük bir çük gibi hissediyorum..
Leo made me a ring out of a dandelion
Leo bana karahindibadan bir yüzük yaptı. Sordu.
Dandelion wine.
Dandelion şarabı.
We're like two dandelion seeds wafting on the breeze.
Rüzgarda savrulan iki karanhindiba tohumu gibiyiz.
is a same seed is a plant that belongs to the dandelion section
İki tohum birbirinin aynı. Adı Passiflora pervillosa stlwatica
This is Stevie Dandelion.
- Bu Stevie
Do you, Freddie Dandelion take this firearm in respect and honor till death do you part?
- Sen Fredie Dandaline. - Bu silahı alıp, saygı ve onurla... - Ölüm sizi ayırana kadar.
With these guns as witnesses, I hereby wed thee, Freddie Dandelion, to this firearm.
- Bu silahlar tanık - Sizi bu silahla bağlıyorum.
Eternally yours Dick Dandelion.
- Sonsuza kadar seninle Dick Dandyline.
- "Dandelion." - "Dandelion."
- Hindiba. - Hindiba.
I'm a dandelion that stands only for you
Ben bir orkideyim, sırf senin için ayaktayım.
Dandelion my butt!
Orkideymiş, kıçımın kenarı.
Let's go, dandelion.
Haydi yürüsene acur!
It's a wonderful dandelion-nettle blend.
Harika bir aslan ağzı ısırgan otu karışımı.
Think of a... a dandelion?
Bir siğilotunu düşün.
Dandelion greens, a sprig of wildill, fresh blackberry juice for dressing.
Karahindiba otu, bir tutan dereotu, ve üstüne taze böğürtlen suyu.
Today, you will learn to sing'Dandelion, my one and only
Bugün'Karahindiba çiçeğim, her şeyim benim'i söylemeyi öğreneceksiniz.
Imagine a vehicle so revolutionary, it runs on an extraordinary new fu derived from a renewable plant found everywhere - - the dandelion.
O kadar devrimci bir araç hayal edin ki her yerde olan bir bitkiden elde edilen, olağandışı yeni bir yakıtla çalışsın. Karahindiba.
If only the pie maker had heard the killer explain that the dandy lion sx was much more than an eco-friendly car of the future. If only he'd heard it was also a deathtrap, a dandelion-fueled time bomb.
Turtacı, keşke katilin Kara Hindi SX'in geleceğin çevreci arabası olmasından ziyade bir ölüm kapanı,... karahindiba yakıtlı saatli bir bomba olduğunu açıkladığını duysaydı.
- Dandelion, wild parsley, sedum.
- Karahindiba, yabani maydanoz, dam koruğu.
N. - "Dandelion." Correct.
- Hindiba.