Darkest translate Turkish
1,068 parallel translation
The elephant from darkest Africa!
Afrika'nın karanlıklarından, fili.
A year later, just before Christmas, their darkest fears seemed justified.
Bir yıl sonra, Noel'den önce ; onların en büyük korkuları doğru çıkmıştı.
I'm just rushing to the station to meet Maggie, the nurse and guardian you insisted I send for from darkest Yorkshire.
Acelem var. Maggie'ye yetişmeliyim. Kasvetli Yorkshire'dan çağırmamda ısrar ettiğiniz koruyucum.
SHUNSUKE SENGOKU From deep within the darkest corners of the night,
337 ) } ADI : \ h \ h \ h \ h \ h \ h \ h \ hSHUNSUKE SENGOKU
I'm very close, but the last few steps are always the darkest and most difficult.
Çok yaklaştım. Ama son adımlar daima en karanlık ve zor olanlarıdır.
The darkest day in Fire Nation history.
Ateş Ulusu Tarihinde en karanlık günü.
I want to know what happened to the Fire Nation on their darkest day.
Ateş Ulusu'na en karanlık günde ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
I need to know what happened on the darkest day.
En karanlık günde ne olduğunu öğrenmem gerek.
It's literally the darkest day in Fire Nation history. Now I get it!
Tam olarak, Ateş Ulusu tarihindeki en karanlık gün.
Darkest darkness fell on the dock.
Birden dünyanın en karanlık gecesi oldu.
I was always the darkest one in my class.
Ben her zaman sınıfımdaki en koyu renkli insan oldum.
And in her despair, in her darkest hour of life, she comes to you.
Ve o çaresizlik içinde, hayatının en karanlık saatinde, sana geliyor.
Eavesdrop on real people... telling their innermost secrets, darkest desires.
En gizli sırlarını, en karanlık ihtiraslarını anlatan... gerçek insanlarla bire bir sohbet.
But we're now very near the darkest hole in Great Britain and you still won't speak to me.
Fakat şimdi Büyük Britanya'daki en karanlık deliğe çok yakınız ve sen hala benimle konuşmuyorsun.
The darkest is the brightest.
Ne kadar karanlıksa o kadar parlak olurlar.
It's my duty, after all, as a human being to enlighten the darkest depths of experience to expose certain secrets unjustly hoarded by others.
Buna rağmen insanların adeletsizce kendilerinden gizlenen karanlık varlıkların ve sırların var olduklarını bilmelerini sağlamak görevimdir.
If you call deepest, darkest North Carolina a jungle, yeah.
Eğer Kuzey Carolina'yı derin ve karanlık bir orman sayıyorsan, evet bulundum.
It's always darkest before the dawn, son.
Şafaktan önce her zaman karanlıktır, evlat.
In their darkest hour, the stalwart officer and good-hearted waitress shared a bowl of soup with me.
En kötü anlarında, yiğit polis ve iyi kalpli garson benimle çorbalarını paylaştı.
Deep into the darkest heart of the urban jungle.
Şehir ormanının karanlık merkezine... Devam et "ulu efendim".
We suppress the id, our darkest desires... and adopt a more socially acceptable image.
En karanlık arzularımızı kimliğimizde saklar... toplumda kabul edilebilir bir görüntüye bürünürüz.
We have him in the deepest, darkest cell in the dungeon.
En aşağıda, buranın en karanlık hücresinde.
This is Gene Tierney, an angel face with the darkest of hearts.
Bu Gene Tierney, kötü kalpli bir melek yüzlü.
# Even when the darkest clouds # # Are in the sky #
# En karanlık bulutlar bile # # gökyüzünde olsa da #
Tell me your deepest darkest fears.
Bana... en derin... ve karanlık... korkularınızı anlatın.
It was winter, the grimmest hour of the darkest day of the year.
Kıştı, yılın en karanlık gününün en zalim saatiydi.
May our Lord Jesus Christ wash this earth with His holy light... and purge its darkest places from heathens and philistines.
Efendimiz İsa kutsal ışığıyla yıkarken bu dünyayı... karanlık köşelerini de barbar ve kafirlerden temizlesin.
Because you gave a reason to the darkest period of my life and also made me forget about Paco.
Çünkü hayatımın bu karanlık döneminde bana yaşamam için neden verdin ve üstelik bana Paco'yu unutturdun.
"The hunter from the darkest wilds... ... makes you feel just like a child."'
"Karanlık ormandaki Avcı çocuk gibi hissetmeni sağlayacak."
There was a beautiful woman... a woman with a smile so lovely it could brighten the darkest night.
Çok güzel bir kadın vardı... en karanlık geceyi aydınlatacak kadar güzel gülümseyen bir kadın.
It's darkest before dawn.
Gecenin en karanlık anı şafak öncesidir.
They embody the darkest emotions of its people.
İnsanların karanlık duyguları bu sayede somutlaşmakta.
This is the darkest day in the history of Springfield.
Bu, Springfield tarihinin en karanlık günü.
The streets are safe old people strut confidently through the darkest alleys and the weak and nerdy are admired for their computer-programming abilities.
Sokaklar daha güvenli yaşlı insanlar en karanlık ara sokaklardan rahatça geçebiliyorlar ve güçsüz ve ineklerin bilgisayar programlama yetenekleri takdir ediliyor.
Loving God, bless this water... and give us Your protection and strength in this, our darkest hour.
Sevgili Tanrı bu suyu kutsa. Bu en karanlık saatimizde bizi koru ve güç ver. Amin
In mine ignorance your skill shall, like a star i'th'darkest night stick fiery off indeed.
Benim acemiliğimle, senin hünerin kapkara gecede bir yıldız gibi ışıl ışıl parlayacak.
You've come to Paris in her darkest hour, Captain.
Paris'e en karanlık zamanında geldiniz, Yüzbaşı.
I'll show you a world you've only glmpsed in your darkest dreams.
Size sadece en karanlık rüyalarınızda gördüğünüz dünyayı göstereceğim.
Through the darkest hours
En karanlık saatler boyunca
These past few hours... have been the longest, darkest of my life.
Geçtiğimiz birkaç saat... hayatımın en uzun, ve en karanlık saatleriydi.
I want to share your thoughts, learn your fears, expose your darkest secrets.
Düşüncelerinizi paylaşmak, korkularınızı öğrenmek istiyorum en karanlık sırlarınızı ortaya çıkartmak istiyorum.
Even in my darkest hour, I can turn to the Good Book for -
En karanlık vaktimde bile Kitaba arkamı
- Into their darkest fantasies?
En karanlık fantezilerinin mi?
If you find the right starting point and follow it, not even secrets of the darkest of men are safe.
Eğer doğru başlangıç noktasını bulur ve onu izlerseniz en gizemli adamın sırları bile açığa çıkar.
Into their darkest fantasies.
En karanlık fantezilerinin mi?
You can give up on yourself and take the Barney-guarding job - like so many of us have contemplated in our darkest moments - or you can admit to yourself there's only one person that can make you happy... and do whatever it takes to get them back!
Kendinden vazgeçip Barney'e göz kulak olmak hepimizin kötü zamanlarında yapmayı düşündüğü gibi ya da burada seni mutlu edebilecek tek kişinin kendin olduğunu farkedip ne gerekiyorsa onu yapmalısın.
Just remember in the darkest hour Within your heart's the power
En karanlık anlarda Yüreğinin gücü yetti
By the grace of Valka, I will send you back to the darkest pit of hell!
Valka adına, seni cehnnemin en karanlık çukuruna yollayacağım!
It's the darkest, most cynical thing you can imagine, but it's absolutely true.
Bu belki düşünebilecek en karanlık, en kötümser şey... ama kesinlikle doğru.
That you roam the earth climbing the highest peaks of the Himalayas and plunging into the darkest forests of Borneo to return triumphant to this delightful conservatory in the shadow of Westminster Abbey to exhibit your... specimens.
Bu yaptığınız, Himalayaların.. en yüksek tepelerine çıkıp.. Borneo ormanında gezdikten sonra..
From deep within the darkest corners of the night,
Gecenin en karanlık köşelerinde yer alan meskenden... en dipteyim artık. 337 ) } ADI : \ h \ h \ h \ h \ h \ h \ h \ h { \ alphaHFF } MERRILL YANAGAWA 337 ) } ADI : \ h \ h \ h \ h \ h \ h \ h \ hMERRILL { \ alphaHFF } YANAGAWA