English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Darkness

Darkness translate Turkish

7,220 parallel translation
Actually, according to Bruno Bettelheim, the, uh, stories that involve the darkness of abandonment, injury, and death allow children to grapple with their own fears in remote and symbolic ways that lead to emotional growth
Aslında Bruno Bettelheim şöyle diyor : Terk edilme, sakatlanma ve ölümle ilgili hikâyeler çocukların sembolik anlamda korkularıyla yüzleşmesine yardımcı olur böylece duygusal olarak gelişip yetişkinliğe daha hazır olurlar.
About 700 years ago, a nun locked herself away after having "Visions of Darkness."
Yaklaşık 700 yıl önce bir rahibe karanlık görüntüler görüyor diye kendini kapatmış.
There was the Darkness.
Karanlık vardı.
God locked the Darkness away where it could do no harm. And he created a Mark that would serve as both lock and key.
Tanrı Karanlık'ı zarar vermemesi için kilitledi ve hem kilit hem de anahtar olması için mührü yarattı.
So I could remove the Mark... but only if you will share it with another... to ensure that the lock remains unbroken... and the Darkness remains bound.
Mührü kaldırabilirim ama başka birine verirsen. Kilidin kırılmadığına emin olursak Karanlık kapalı kalabilir.
- The Darkness.
Karanlık.
I have this thing on my arm... and you're willing to let the Darkness into the word.
Benim kolumda bu şey var ve sen Karanlık'ı dünyaya salmaya niyetlisin.
The Darkness.
Karanlık.
When someone takes the life of someone we love it's easy for the heart to become full of darkness.
Birisi sevdiğimiz birinin canını aldığında kalbimiz kolayca kinle dolabilir.
Even in all that darkness, there may be hope... and happiness at the end.
Tüm bu karanlığa rağmen sonunda umut ve mutluluk olabilir mi?
♫ I walk through the darkness because ♫
Ayrıca senin yerine o acıyla baş eden benim.
♬ So that I don't let my hand go, I'm trying my hardest to erase the hellish times ♬ So, that child in the basement, was Cha Do Hyun? ♬ In this place that I locked myself ♬ ♬ I walk through the darkness because ♬
O zaman rüyamdaki o çocuk Cha Do Hyun muydu?
Lights are on, and you're scurrying from rock to rock, but there's no darkness left to hide in.
Işıklar açık ve oradan oraya kaçıp duruyorsun ama artık saklanacak karanlık kalmadı.
Oh, there's always darkness, Ryan, but I don't have to tell you that.
Karanlık her zaman vardır, Ryan, ama bunu sana söylememe gerek yok.
Joe carroll might bring the darkness out in you, but there is a good man in there.
Joe Carroll, içindeki karanlığı dışarı çıkartmış olabilir ama içinde iyi bir adam var.
Darkness.
Karanlık.
- The darkness was the worst part.
Karanlık en kötüsüydü.
" Darkness.
" Bilinmezlik.
In baptism, God calls us out of darkness and into his marvellous light.
Vaftiz törenlerinde, Tanrı bizi karanlıktan çıkıp, fevkalade nur'u içine girmeye çağırır
Lighten our darkness, we beseech Thee, O Lord ;
Karanlığımızı aydınlat, sana yalvarıyoruz, Tanrım ;
These vessels contain darkness to drive them to madness, brimstone to blind and burn, and blood to drown the survivors.
Bu küpler karanlığı, kör edip yakmak için ve hayatta kalanları boğmak için sarı bir şeye çeviriyor.
Father's orders were to cast these sinners out into the darkness.
Baba'nın emirleri, günahkârları karanlıktan çıkarmak içindi.
To the darkness, far from the warmth of Father's light.
- Karanlığa, Babanın ışığından çok uzağa.
Your grace is a light that shines in the darkness.
Lütufun, karanlığı aydınlatan bir ışık.
You want to go play in the darkness, Little Miss Sunshine?
Karanlıklarda mı oynamak istiyorsun, Küçük Gün Işığım?
Yes, diamonds twinkling as they climbed up into the darkness.
Karanlığa doğru yol alırlarken mücevherleri parıldardı.
But that still left millions of lower angels lost in the darkness.
Ama hâlâ karanlıkta kaybolan milyonlarca melek var.
This is the fifth Amphora, darkness.
5. amfora bu, Karanlık.
"and his kingdom was full of darkness, and they gnawed their tongues for pain."
Melek şişesini döktü ve krallığı karanlığa büründü, ve onlar da acıdan dillerini kemirdiler. "
Fitting that it's the plague of darkness that helps the lower angels who've suffered in darkness in a penal system created by the archangels.
Onu tutmak, Başmelekler tarafından yaratılan karanlıktaki ceza sisteminde acı çeken ast meleklere yardım eden karanlığın vebasıdır.
God created them out of darkness in the exact same moment.
Tanrı, onları aynı anda karanlığın dışında yarattı.
Much as I enjoy drifting in darkness, it is nice to be back on two feet again.
Her ne kadar karanlıkta başıboş olmaktan keyif alsam da, tekrar iki ayak üzerine basmak güzel.
They damned me to the darkness, and you can't comprehend what that means.
Beni karanlığa gönderdiler ve sen bunun ne demek olduğunu idrak edemezsin.
I take the battle to the very heart of darkness.
En karanlık yerlerde savaştım.
Don't wish for darkness, Edward.
Karanlığı arzulama, Edward.
They return to the outer sphere, waiting in darkness for their next chance to possess.
Dış küreye geri dönerler, sıradakine hakim olma şansı için karanlıkta beklerler.
How's the darkness feel, Gabriel?
Karanlığın hissi nasıl, Gabriel.
But soon you'll be free to wander in darkness forever.
Ama yakında, karanlıkta amaçsızca dolaşmak için özgür kalacaksın.
Jethro, the darkness here is undeniable. But what we're dealing with is a... well, it's a child.
Buradaki karanlığı inkar edemeyiz ama sonuçta o sadece bir çocuk.
♪ It's like the darkness is the light ♪
Işık esas karanlıkmış gibi.
All I know is silence..... and darkness.
Tek bildiğim sessizlik ve karanlık.
A weapon to fight back against the darkness.
Karanlığa karşı savaşabilmeye yarayan bir silah.
Gazing into the darkness, seeing if it gazes back.
Karanlığın içine bakıp o da bize bakıyor mu göreceğiz.
How the setting sun would make the scene magical until everything was suddenly plunged into darkness.
Karanlık her şeyi yutmadan önce batan güneşin sahneyi sihirli hale getirdiğinden.
She was pure light, but she did see a darkness coming.
Saf nurdu kendisi ama bir karanlığın geldiğini görmüştü.
She saw the darkness, and now she's gone.
Karanlığı gördü ve şimdi ölü.
So the "darkness" she spoke about, was she specific?
Peki, bahsettiği karanlıkta ayrıntılara inmiş miydi?
If we aren't careful, those choices can fill us with darkness, leaving us destined to never see light again.
Dikkatli olmazsak bu seçimlerimiz bizi karanlığa sokar bir daha da ışığı görmemeye mahkûm oluruz.
I know now that revenge brings only darkness.
İntikamın karanlığı taşıdığını şimdi biliyorum.
Kira's electricity trouble was our only hope against the darkness.
Kira'nın elektrik sorunu karanlığa karşı tek umudumuzdu.
Will never rest until his brother is free of the Mark... which simply cannot happen lest the Darkness be set free.
Basitçe Karanlık'ın serbest kalmasına izin veremeyiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]