English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Deadlines

Deadlines translate Turkish

224 parallel translation
We got deadlines to make!
Daha mukavelesini yapacağız!
Keep in mind that the factory must meet deadlines.
Unutmayın ki fabrika teslim tarihlerine uymak zorunda.
They're just terrible about deadlines.
Yazı yetiştirme konusunda çok berbattırlar.
Duties, insolvencies, unsold stock, deadlines consultancies.
Görevler, aciz halleri, satılmamış stoklar, vade bitimleri danışmanlık.
- We got deadlines to meet, you know.
Manşetlere çıkacaksınız ama!
Following the distribution of the kits, those of you who have p.m. Deadlines... you better dash to your phones.
Kitapçıklar dağıtıldıktan sonra, öğleden sonraya haber yetiştirecekler... telefona koşsalar iyi olur.
THESE SCHOOLS HAVE DEADLINES.
Tatlım, bu okulların zaman sınırları var.
I've got deadlines hanging all over me.
Üstüne üstlük projelerim var.
I've just remembered about some deadlines...
Zamanımın dolduğu geldi aklıma...
You know, deadlines.
Zamanım kısıtlı.
No deadlines.
Zaman kısıtlaması yok.
Rush, push, speed, deadlines.
Acele et. Zorla. Hız.
We are talking long hours, major deadlines and total commitment.
Uzun saatler, acil işler ve koşulsuz özveriden bahsediyorum.
- I know deadlines.
- Biliyorum.
- Nah. I got deadlines.
Yetiştirmem gereken işler var.
Sweating the details, making the deadlines.
Detaylarla uğraşmak zamanında yetiştirmek.
No itinerary, no deadlines.
Plan yok, tasa yok...
Don`t hold them to deadlines. they`II only turn in rough drafts.
Teslim tarihleriyle sıkıştırma, müsveddelerle gelirler.
You have no more deadlines.
Artık son teslim tarihleriniz yok.
Yes, s... I got deadlines, George.
Pek vaktimiz kalmadı.
- We got deadlines.
- Zaman doluyor. - Biliyorum.
Agent Mulder, I appreciate this little visit, but I have deadlines to face.
Ajan Mulder, bu küçük ziyaretiniz beni onurlandırdı. Ama yetiştirmem gereken işler var.
I'm gonna be working like mad, you know, and it means a lot of late nights and, uh, deadlines and, uh, migraines, and, um...
Deliler gibi çalışmam gerekecek bu da demek oluyor ki, gece geç saatlere kadar çalışmalar bitirilmesi gereken işler, baş ağrıları...
Let bankers and politicians meet deadlines.
Bırakalım bankacılar ve siyasetçiler takvimlere uysun.
- Ooh. Mm-hmm. - It's writing and deadlines.
Yazılar ve teslim tarihleri.
I know deadlines are a horrible sort of nuisance but we would need to move on this immediately.
Son teslim tarihlerinin çok sıkıcı şeyler olduğunu biliyorum... fakat bunun üzerinde en kısa zamanda çalışmak zorundayız.
Oh. Deadlines.
Teslim tarihi.
Well, he wont meet any deadlines sitting in the park.
Parkta oturarak teslim tarihine iş yetiştiremezsin ki.
Anyway people are writing reports for me pushing back deadlines to fit my schedule.
Her neyse insanlar benim için rapor yazıyor teslim zamanlarını benim programıma uydurmak için geriye alıyorlar.
- Threatening letters refusal to meet deadlines.
- Ne? - Tehdit mektupları son teslim tarihlerine uymamazlık gibi.
I'll take a look at what you got but I'm not moving any deadlines because you say so.
Elindekine bakacağım fakat son tarih koymayacağım çünkü sen kendin söylüyorsun.
I have deadlines.
İşlerim var.
deadlines, circulation... that I understand.
Süre bitimi, dolaşım. Benim anladığım bu.
- Half of these acceptance deadlines have lapsed!
- Bu kabullerin yarısının son teslim tarihi geçmiş!
You understand deadlines.
Beni anla lütfen.
With no daily deadlines, noJanine, I had lots of time on my hands.
Makale ve Janine olmadığı için birçok boş zamanım oluyordu.
- [Chuckling] Even if it meant Walter screaming about deadlines.
Walter yine sıkıştırmaya başlamıştı.
I have two deadlines to meet.
Yetiştirmem gereken iki tane işim var.
All right. I know you all want to make your deadlines, so I'll be brief.
Hepinizin haberi yayına yetiştirmeniz gerektiğini biliyorum, bu yüzden bildirimi kısa tutacağım :
They want it to be good but won't change their deadlines.
Çok iyi olmasını istiyorum ama bitirme tarihini değiştirmiyorlar.
The next day I searched for unpaid bills, unanswered calls, unmet deadlines.
Ertesi gün ödenmemiş faturalar. aranmamış kişiler ya da yetiştiremediğim iş var mı diye baktım.
The press are starting to complain about making their deadlines.
Fırtına yüzünden çok parazit var. Basın, zamanın dolmaya başlamasından dolayı söylenmeye başladı.
In my experience, people are at their best facing unreasonable deadlines.
Deneyimlerime göre, insanlar en çok bu tip limitlerle başarılı oluyor.
- I miss it. The action, the deadlines.
Biliyorsun, hareket, son teslim tarihleri.
But impossible deadlines...
Ama dedikleri vakitte yetiştirmemiz mümkün değil.
The clinical reports... indicate the degree of damage... or organic insufficiency, and allow establishing deadlines.
Klinik raporlar hasarın derecesini veya organik yetersizlikleri göstermekte, miadın tespitine imkan sağlamaktadır.
- We all have deadlines, Caspar.
- Hepimizin tarihleri var.
You have to help yourself and meet your deadlines.
Başınızın çaresine bakmanız ve son teslim tarihlerine riayet etmelisiniz.
My job's okay but the deadlines are tiring.
İşim iyi ama teslim tarihleri yoruyor.
Well, I gotta go, baby, you know, deadlines.
Gitmem gerek bebeğim. Teslim günü.
Nothing's set in stone, there were just these deadlines and if I want to keep the possibility of going there alive this interview is something I have to do.
Ortada kesin bir şey yok sadece, oraya gitmek istiyorsam bu görüşmeye muhakkak katılmam gerek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]