English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dealt

Dealt translate Turkish

2,661 parallel translation
- Babi has dealt with that.
- Babi bunu halletti.
You know, we haven't even dealt with what you did at my barn yet.
Ahırımda yaptıklarınla daha ilgilenmedik.
Look, you play the hand you were dealt.
Bak, durumu olduğu gibi kabullenip, elinden gelenin en iyisini yapmalısın.
You haven't dealt with anything.
Sen hiçbir şeyle uğraşmadın.
You think I can forget about what I... what I dealt with growing up.
Sence uğraştığım git gide büyüyen... bu belayı unutabilecek miyim?
Living without attracting attention is how my father dealt with those things.
Babam gibi dikkat çekmeden yaşamak, bunlarla başa çıkarız.
I've dealt with these assholes before.
Ben bu göt oğlanlarıyla daha önce tanıştım.
I dealt - her bill of sale of ownership is written of course a freedom papers, doctor.
İmtiyaz satışı belgeleri ile özgürlük belgesi burada doktor.
That was when I made a promise to do something good with the hand that fate dealt me.
Kaderin bana verdiklerini iyilik için kullanmaya işte o zaman söz verdim.
We're something this thing has never dealt with before.
Biz o şey için bir meydan okumayız.
But I just don't think Dillon McGwire has ever dealt... with the type of power that Titan's gonna bring with his punches tonight.
Ama ben Dillon'un gücünün yetmeyeceğini Titan'ın yumrukları ile bu geceyi çıkaramayacağını düşünüyorum.
The allegation has been made and now it has to be dealt with.
Gerçek şu ki suçlama yapıldı ve şimdi bunu halletmemiz gerekiyor.
For him an Arab should be dealt with a nuclear weapon and a black man is a monkey.
Ona göre bir Arap'ın icabına nükleer silahla bakılmalıdır ve esmer bir adam maymundur.
Henriqueta dealt with it.
Henriqueta halletti onu.
You, you were just dealt a shitty hand.
Sen, sadece boklu eli kılavuz ettin kendine.
You use guns to dealt with all folks?
Herkesi durdurmak için silah mı kullanacaksın?
There's a drug dealer at that school and he needs to be dealt with.
O Okulda Bir Uyuşturucu Satıcısı Var. Bu Onun İşi Olmalı..
But, look, we've dealt with hunters like this before.
Ama daha önce de onlar gibi avcılarla karşılaştık.
Well, I mostly dealt with Debra.
Çoğu zaman Debra ile uğraşıyordum.
I've never dealt with a dead body before.
Daha önce hiç kafası dağılmış cesedim olmamıştı.
It's also hard for me to find my other face, the one I always knew, the one I've always dealt with.
Her zaman tanıdığım, her zaman uğraştığım o yüzümü görmek benim için de zor oldu.
Thought it was time she was she was dealt with.
Bu konuyla yüzleşme zamanı geldi diye düşündüm.
There are no archival formats worth anything in the digital realm that you would put any stock in, so there are all kinds of issues that simply haven't been dealt with yet.
Dijital dünyada arşivlenmiş şeyleri oynatabileceğiniz hiç bir şeye yer yok ve buna benzer halledilememiş bir sürü sorun var.
Who? Someone... I have dealt with before.
Hayır, ama yardım edebilecek birine ulaşmamı sağladı.
You know what, man, people have a choice, no matter what hand you're dealt.
Biliyor musun, insanların bir seçim hakkı var, ellerinde ne olursa olsun.
Blushingtons, bug hunters will be severely dealt with.
Yankesiciliğe, ahlaksızca davranışlara ve benzerlerine müsamaha gösterilmeyecektir.
Han and dakila are working the bilges, but that hull breach is going to have to be dealt with immediately.
Bişey yapmalıyız yoksa tüm köprü yıkılacak
You have dealt with purebreds before?
Daha önce safkanlarla uğraşmış mıydın?
But I never dealt directly with this, uh..
Ama şu bahsettiğiniz, neydi adı?
I have dealt with the infected wound - - But what worries me most is how she has been damage.
Enfeksiyonlu yarayı hallettim fakat beni en çok endişelendiren ise, nasıl kendisine zarar verdiği.
I never dealt with such a formidable woman.
Bu kadar zorlu bir kadınla hiç uğraşmamıştım.
In the past few months we have dealt with the enemy spies hidden in several cities
Son birkaç ay içinde birçok şehirde gizlenen düşman casuslarıyla uğraştık.
- Yes? These would need to be dealt with pretty urgently should the situation become more serious.
Durumun kötüleşme ihtimaline karşı bunlarla derhal ilgilenmeniz gerekiyor.
You've dealt with one before? Yeah.
- Sen karşılaşmış mıydın hiç?
They've already dealt with this.
Onunla ilgilendiler.
But if we are staying in town, this Carpenter guy has to be dealt with.
Burada kalacaksak şu Carpenter denen herifin icabına bakmamız gerekecek.
I've dealt with bigger monsters than you, Doctor.
Ben sizden daha büyük canavarları alt ettim, Doktor.
Yeah, Amanda's dealt with enough pain.
Evet, Amanda yeterince acı çekti.
Imagining things, uh, reliving trauma- - that's all expected if you haven't dealt with the event.
Olayları hayal etmek, travmayı tekrar yaşamak bütün bunlar olayın üstesinden gelemeyince, beklenen şeyler.
When Mother arrives, she'll want to meet our police and she'll wanna tour the house where the orphans were dealt with.
Anne geldiği zaman, yeni polis memuruyla tanışmak ve yeni vampirlerin ortadan kalktığını görmek isteyecektir.
Man, you've been around 500 years and you've never dealt with a catatonic ghost?
Dostum, 500 yıldır buralardasın ve hiç kendinden geçmiş bir hayaletle karşılaşmadın mı?
- I only ever dealt with one guy.
- Sadece bir adamlar görüştüm.
The Enchantress must be dealt with, regardless of Zemo's duplicity.
Enthantress Zimo'nun iki yüzlülüğü ile daha önce karşılaşmış olmalı.
Brick, have you ever dealt with a patient who was stuck in serious denial?
Brick, sen hiç ciddi inkar sorunları olan bir hastaya baktın mı?
He can't be helped by your discipline, this must be dealt with by his own kind.
Sizin disiplininiz işlemez, kendi soyundan insanlar tarafından ilgilenilmeli.
"who ever smelt it dealt it."
- "Kokuyu ilk alan osurmuştur."
The Hindu saying is who ever smelt it dealt it.
- Eski Hindu deyişi "Kokuyu ilk alan osurmuştur." diyor.
Now we've dealt with these kinds of things before.
Daha önce de böyle şeylerle uğraşmıştık.
I've dealt with him before.
Onunla daha önce başa çıktım.
When I was six years old, my mom ran off and left me with my grandma which may have caused abandonment issues which have not been dealt with properly... at all really... and then when I saw you singing
Ben altı yaşındayken annem beni terk edip kaçtı ve beni bağlanma problemleri olan üstelik çok da iyi anlaşamadığım büyükanneme bıraktı.
You told her you had also dealt with an unfaithful spouse?
Evet. Sizin de sadakatsiz bir eşle uğraşmak zorunda kaldığınızı anlattınız mı ona?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]