English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Deceiving

Deceiving translate Turkish

663 parallel translation
The moment when Allison finds out that Gerard is deceiving her is a whole'nother low.
Allison, Gerard'ın onu aldattığını anladığı an... daha da kötü hissetti.
Please excuse me for deceiving you. Countess Told
Size yalan söylediğim için, lütfen beni bağışlayın Kontes Todd
They are deceiving themselves.!
Onlar kendilerini kandırıyorlar!
First about yourself, my deceiving you.
Öncelikle senin durumun, benim seni kandırmam.
- You mean deceiving him?
- Onu kandırmam mı?
I knew it was impossible but... I kept deceiving myself.
İmkânsız olduğunu biliyordum ama kendimi aldatıp durdum.
- And yet every minute, you were deceiving yourself.
- Her saniye kendini kandırdın.
That's rather deceiving.
Korkarım bu biraz yanıltıcı.
You must forgive me, Father, for deceiving Mother.
Annemi kandırdığım için beni affetmelisin baba.
- Looks can be mighty deceiving.
- Görünüş aldatıcı olabilir.
I'm afraid your memory is deceiving you.
Korkarım hafızan seni aldatıyor.
And you've been deceiving me all these years.
Bunca yıldır beni kandırdınız.
Somewhere along the way, I got fed up, and in order not to be deceived, I started deceiving others.
Öyle bir an geldi ki, canıma tak etti ve artık aldatılmamak için ben başkalarını aldatmaya başladım.
She's convinced that the reason the trial is going so badly is because her father is deceiving you.
Ona göre davanın bu kadar kötü gitmesinin tek nedeni babasının sizi aldatıyor olması.
I already know that your father is deceiving me.
Babanın beni aldattığını zaten biliyorum.
I'm against deceiving such a simple man.
Bu kadar saf birisini kandırmak istemiyorum.
Mrs. Emery has been deceiving both of us with a third party.
Bayan Emery ikimizi de bir başkasıyla aldatıyordu.
Well, if you are not, then you've certainly... been deceiving us all in a very inexcusable manner.
Eğer öyle değilsen, o zaman hepimizi affedilemez bir şekilde kandırıyorsun.
You're not deceiving me.
Beni aldatamazsınız.
- Shut up, sugar. Perhaps he is the soul of honor and perhaps appearances are deceiving.
Belki onurlu biridir ve belki de görünüşe aldanmamak gerekir.
He has given her a set of values that finds no wrong in deceiving even the Church itself.
Ona hiç kimsenin hatta kilisenin bile yanlış bulamayacağı değer yargıları verdi.
Her husband thinks she's deceiving him.
Kocası, onu aldattığını düşünüyor.
If you're not thinking of deceiving your friend... what's the point of this stimulating game?
Eğer arkadaşını kandırmayı düşünmüyorsan... bu benzetme oyununun ne anlamı var?
I had no illusion about deceiving you.
Seni kandırabilecek bir illüzyonum yok.
That we killed one man while deceiving another, that we think only of ourselves. It would be a relief.
Bir adamı aldatırken bir başkasını öldürdüğümüz, kendimizden başkasını düşünmediğimiz.
She's not deceiving me.
Beni aldatmıyor.
She won't die in peace, deceiving so many men.
Bu kadar adamı aldattı, kolay can veremeyecek.
And after all the pains we took deceiving everybody.
Yakalanmamak için onca eziyete katlandık.
By deceiving, dominating, and outwitting the teacher, he experiences... the exhilarating feeling of superiority.
Öğretmeni kandırarak, ona hükmederek ve onu alt ederek, insanı coşturan... o üstünlük duygusunu tadıyor.
I'm not deceiving you, Pinto.
Seni kandırmıyorum, Pinto.
There's no sense in maintaining that you are deceiving us any more than we are deceiving you.
Bizi kandırmaya çalışmanızın alemi yok. Biz sizi kandırıyor muyuz hiç?
What sort of sentence can they give a man for deceiving the Secret Service?
Gizli Servis'i kandırmaktan kaç yıl verirler?
- Unless he's deceiving us.
- Bizi aldatmadıkça.
Unless they're both deceiving us.
İkisi beraber bizi aldatmadıkça.
Listening to your conversation I just couldn't help thinking that we're all a little guilty of deceiving someone we care for and, more importantly who cares for us.
Sohbetinizi dinlerken hepimizin değer verdiği ve daha önemlisi bize değer veren birini kandırdığımız için suçluluk duyduğumuzu hissettim.
Some are good, even if their looks can be deceiving.
Görünüşleri aldatıcı bile olsa, bazıları iyidir.
" As she is famed to do, deceiving elf.
" Bununla ünlüdür oysa, aldatan peri
My eyes are deceiving me.
Gözlerim bana oyun oynuyor.
Looks can be deceiving, Dr. Archer.
Görüntü aldatabilir Dr. Archer.
Emily deceiving me?
Emily beni aldattı mı?
So you're the one deceiving Nobuko?
Demek, Nobuko'yu kandıran sensin?
I'm not deceiving her.
Onu kandırmıyorum.
You know, Hyakutaro... I'm hardly in a position to be giving sermons... but if you've been making a habit of lying and deceiving people... you really should try to give it up if you can.
Biliyorsun Hyakutaro..... öyle sana vaaz verebilecek bir konumda değilim..... fakat yalan söylemeyi ve insanları kandırmayı bir alışkanlık hâline getirdiysen..... eğer gerçekten yapabilirsen bütün bunlardan bir an önce vazgeçmelisin.
I don't blame you for deceiving me.
Beni kandırdığın için seni suçlamıyorum.
David, I wasn't deceiving you.
David, seni aldatmıyordum.
I am both shocked and dismayed to learn that my client has been deceiving me.
Müvekkilimin beni aldattığını öğrendiğim için çok şaşırdım hem de dehşete kapıldım.
Unawares, I was deceiving them and being deceived by them.
Bilmeden, onları kandırıyordum, onlar da beni kandırıyordu.
Leonora isn't only deceiving her husband.
Leonora yalnızca kocasını aldatmıyor.
She's deceiving you too, with an enlisted man.
Seni de aldatıyor. Bir erle.
Looks are sometimes deceiving.
Görüntü bazen yanıltıcı olabilir.
My apologies, gentlemen, for mistrusting you, but appearances on occasion can be deceiving.
Kuşkularımı bağışlayın beyler, ama dış görünüş her zaman yanıltıcıdır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]