Decent translate Turkish
7,179 parallel translation
Why doesn't every man have a decent shirt on his back?
Herkesin sırtında neden adam akıllı bir kıyafet yok?
Let me do one decent thing with my miserable life.
Şu sefil hayatımda düzgün bir şey yapmış olayım.
Hmm, that's actually a pretty decent t-shirt idea.
Güzel t-shirt baskısı olur bundan.
Flat with a decent face was the best we could hope for back then.
Göğüssüz, kibar yüzlü biri o zamanlarda arzulayabileceğimiz bir kızın en iyisiydi.
I'll make a decent person out of you.
Seni adam edeceğim.
Okay, well, t-the next time you ask me for a favor... I'll... probably help you out because I'm a decent guy.
Bir daha benden iyilik istediğinizde muhtemelen yardım edeceğim çünkü ben iyi biriyim.
We are decent people just trying to do the right thing!
Doğru şeyi yapmaya çalışan insanlarız!
You can go anytime I'm here, but you don't dare because you're the only decent parent.
Ben buradayken istediğin yere gidebilirsin ama sakın sadece kendinin iyi bir ebeveyn olduğunu söylemeye kalkma.
But until then, keep your mouth shut and be a decent person.
O zamana kadar ağzını tut ve insan gibi davran.
Once he made a decent woman out of me, I prayed to God for a fresh start.
Beni eli yüzü düzgün bir kadın olarak tanıyınca Tanrı'ya temiz bir başlangıç için dua ettim.
What we're talking about is finding a decent way out for an exemplary teacher who is been acting on her own for years now.
burada toplanma nedenimiz yıllarca sadece kendi bildiğini yapan örnek bir öğretmen için saygın bir çıkış yolu bulmaktır.
Because maybe for once in your miserable life, you'll want to do something decent.
Çünkü rezil hayatında bir kez olsun doğru bir iş yapmak istersin diye.
Ma, I hope you're decent.
Umarım uygunsundur anne.
He's just a lovely, decent guy.
Hoş, temiz bir adam.
Yeah. You're such a decent man.
Evet, ne de iyi biriymişsin sen.
I am sure you're a decent enough mechanic, but I need guys I can rely on.
Mekanikte yeterince düzgün biri olduğundan eminim ama bana güvenebileceğim birileri lazım.
betraying the only people who gave you a chance at being a decent human being.
Sana düzgün biri olma şansı veren yegâne insanlara ihanet ettin.
I found a man with a respectable position. Decent house. Some money put away.
Saygın konuma sahip düzgün bir evi, birikmiş parası olan bir adam buldum.
I'm not decent going to the oath-taking like this.
Yemin törenine böyle gidecek kadar terbiyesiz değilim.
Your brother was the most decent man I've ever known.
Agabeyin tanidigim en iyi insanlardan biriydi.
Any decent scoff though, we split it, yeah?
Yiyecek güzel bir şeyler çıkarsa, bölüşeceğiz ona göre.
You were a decent kid once,
Sen aynı kişi değilsin. Sen iyi bir çocuktun,
Army life suiting you, Mr. Strong? Better since you swiped me a decent pair of boots.
Bana iyi bir çift bot yürüttüğünden beri çok daha iyi.
Sung-hoon tried so hard to get a decent job.
Sung Hoon düzgün bir iş bulabilmek için çok uğraştı.
And the boy is decent enough.
Oğlan iyi çocuk Allah'ı var.
I got decent instincts about people.
Kişiler hakkında içgüdüm genelde iyidir.
I mean, Paul seems like a pretty decent guy other than the armed robberies and stuff.
Paul düzgün biri gibi görünüyordu silahlı soygunu falan saymazsak.
And if... Nevison had done the decent thing in the first place. when I asked him for a rise, then none of it, again, none of it would've happened.
Bir de Nevison en başta ondan zam istediğimde geri çevirmeseydi bunların hiçbiri olmazdı.
When you got here, I thought you were an imbecile, but you got competent, like a decent handyman.
Embesil olduğunu düşünüyordum ama yetenekli bir işçi gibi becerikliydin.
Yeah, I mean, it's a decent turnout, but for this to work we need everyone's help.
Evet, iyi stok yaptık ama bunun işe yaraması için herkesin yardım etmesi gerek.
She looks like a decent person. Decent? !
- İyi birine benziyor.
I know he's committed the unpardonable crime of making a lot of money, but perhaps in spite of his talent, hard work, and enormous accomplishments, he's still a decent guy.
Çok para kazanmak gibi özrü olmayan bir suç işlediğini biliyorum ama belki de yeteneğine, çalışkanlığına ve büyük başarılarına rağmen iyi bir adamdır.
Decent pints.
Düzgün bira için.
Come on, can't you be decent?
Hadi ama. Adam gibi davranamaz mısın?
If I was seduced by a man, I would not let any grass grow under his feet if he'd offered to do the decent thing.
Eğer beni bir erkek baştan çıkarsaydı,... doğru şeyi yapmayı teklif etseydi...
For a dirt bag in prison, you look surprisingly decent.
Hapisteki bir şerefsize göre, şaşırtıcı derecede efendi görünüyorsun.
Find yourself a decent man.
Kendine düzgün bir adam bul.
Who the hell wants a decent man?
- Kim düzgün bir adam ister ki?
Decent.
Düzgün.
I have to thaw her out carefully, or I'll ruin any chance I have at a decent tissue sample.
İşe yarar bir doku örneği alabilmek için buzu çözerken dikkatli olmak gerekiyor.
He were a good and decent lad.
İyi ve düzgün bir adamdı.
It helps to think that decent folk can see our Archie was a victim.
Düzgün insanların Archie'nin bir kurban olduğunu gördüğünü bilmek güzel.
Decent.
Kabul edilebilir.
A decent man, too.
- Hem de düzgün bir adam.
It's a decent start, but it's gonna be slow-going without more resources.
Düzgün bir başlangıç olur fakat daha fazla kaynak olmadan çok yavaş ilerleriz.
You are the only person I know who thinks a decent upbringing is something to be ashamed of.
Düzgünce yükselmenin ayıp olduğunu düşünen tanıdığım tek insansın.
I'm a decent listener... if you ever want to talk about, you know... whatever.
Konuşmak istersen hani, ne bileyim... havadan sudan.
- Stu, as decent a cook as you are...
- Stu, ne kadar iyi aşçı olsan da...
You know, for a while there, I thought we'd actually pieced together a pretty decent life.
Bir süreliğine düzgün bir hayat kurduğumuza inanmıştım.
I was being decent!
Gayet terbiyeli davranıyordum.
Go get decent.
Git toparlan biraz.