Decided translate Turkish
27,029 parallel translation
I've decided to overlook everything you've done. Let bygones be bygones.
Şüpheli tarife uyan bir araç Point View'a yaklaşıyor.
You know, so if by the time you're five, you haven't decided you want to be the second trombone player of the New York Philharmonic, you're too late.
Yani beş yaşındayken New York Filarmonisi'nde ikinci tromboncu olmaya karar vermediysen artık çok geç.
I've decided we're not going through with it, for now anyway.
Bunu yapmamaya karar verdik. En azından şimdilik.
Oh, um, the, uh... the communications department decided to stream "Identity" on their website.
İletişim Bölümü, Kimlik'i kendi sitesinde yayınlamaya karar verdi.
When we decided to get into this field, we did a study.
Bu alana girmeye karar verdiğimizde bir çalışma yaptık.
Heather's parents decided to sue her for full custody of the boy,
Heather'ın ailesi, çocuğun velayetini almak için dava açmaya karar vermiş.
Since your daughter was less than truthful with, Well, everyone, we decided to analyze Dna samples from both the men
Kızınız hemen hemen herkese yalan söylediği için torununuzun babası olduğunu iddia ettiği iki adamdan da örnek alıp DNA testi yapmaya karar verdik.
No. And I've decided I'm not going to.
Hayır ve aramamaya karar verdim.
Well, she decided to speak english, which was good,
Eh, İngilizce konuşmaya karar verdi ki bu iyi bir şey.
Um, but then I decided that I would be completely honest.
Ama sonra tamamıyla dürüst olmaya karar verdim.
There might have been someone standing outside of the frame who could have seen what happened, but decided not to get involved.
Çerçevenin dışında duran, olanları görmüş ama bulaşmak istememiş biri olabilir.
I've decided to let you have the phone call you demanded if you tell us about your relationship with Dwight Darnell.
Dwight Darnell'le olan ilişkini anlatman karşılığında talep ettiğin telefon hakkını kullanmana izin vereceğim.
Did Dwight ever explain why he decided to murder these people?
Dwight neden bu insanları öldürmeye karar verdiğini açıkladı mı hiç?
I suggest you look into Kelo vs. New London, wherein the supreme court decided that government...
Kelo - New London davasına bakacak olursanız, yargıtayın kararı...
You decided.
Sen kararını verdin.
He decided he wanted me.
Baban da beni istediğine karar verdi.
- Had you already decided to cut?
- Kesmeye karar vermiş miydin? - Hayır.
So I'm not gonna step down just because you decided to file a restraining order.
Yasaklama emri çıkarmaya karar verdiğin için geri çekilmeyeceğim.
You decided to resuscitate.
Canlandırmaya karar verdiniz.
Well, she wanted to get something to eat, so we decided to buy a lottery ticket.
Bir şeyler yemek istemişti, biz de piyango bileti almaya karar verdik.
I brought backup in case you decided to murder me.
Beni öldürmeye karar vermişsinizdir diye yanımda destek getirdim.
Which are cold and impersonal, so I have decided to make a virtual memory book.
Ki bunlar da soğuk ve kişisel olmayanlardı, bu yüzden sanal bir hatıra kitabı yapmaya karar verdim.
Um, Steve was the neighbor across the street, helped her start getting treatment, they fell in love, decided to run away together.
Karşı komşuları Steve, ona tedavi için yardım etmeye başlamış, birbirlerine aşık olmuşlar ve birlikte kaçmaya karar vermişler.
Yes, I've decided to have decompression surgery.
Evet, basınç azaltma ameliyatı olmaya karar verdim.
Um, my wife and I were down here drinking, and, uh, I got tired, so I decided to go upstairs.
Eşim ve ben burada içiyorduk ve ben yoruldum ve yatmaya karar verdim.
Unfortunately, the D.A.'s decided we have enough evidence to charge Clair with murder.
Ne yazık ki savcılık Claire'i cinayetle suçlamak için yeterli delile sahip olduğumuza karar verdi.
The D.A. has decided to charge you.
Savcılık seni suçlamaya karar verdi.
I haven't decided yet whether or not Aristotle's "Poetics" or...
Aristo'nun "Politika" sına mı ya da...
So maybe they decided to turn that drug habit into a drug business.
Belki uyuşturucu bağımlılıklarını, bir uyuşturucu işine dönüştürmeye karar verdiler.
Until Hall decided he didn't need her expertise anymore.
Ta ki Hall, artık bir uzmana ihtiyacı olmadığına karar verene kadar.
- And Leah decided she didn't need him.
- Leah da ona ihtiyacı olmadığına karar verdi. - Yağ bombası.
We'll just send you downtown till you decided
Fikrini değiştirip, bizimle konuşmak isteyene kadar,...
Right after my husband decided to cut our Mexican vacation short so he could make a business meeting.
Kocamın Meksika tatilimizi, iş toplantısı için kesmeye karar vermesinden hemen sonra.
Well, I decided to indulge my curiosity with further metallurgy tests.
Ben de merakımı metalürji testiyle gidermeye karar verdim.
And I have decided that it's best if I have them.
Ve ben de en iyisini bende kalmasına karar verdim.
You've decided to take the job, haven't you?
İşi kabul etmeye kadar verdin, değil mi?
- I think that's why I decided to be a cop. - Hm.
Sanırım bu yüzden polis olmaya karar verdim.
I have to say, I'm glad you've decided to settle rather than fight these suits.
Bu davalarla savaşmak yerine anlaşmayı tercih ettiğinize sevindiğimi söylemeliyim.
Maybe twice. I haven't decided yet.
Karar veremedim.
Then you have decided!
Sen bilirsin!
Tito decided to offer the program to Americans for a fixed amount of money.
Tito programı Amerikalılarsa belli bir fiyata sunmaya karar verdi.
Because of the assassination attempt on Tito's life it was decided to cease the negotiations and promptly return Tito to Yugoslavia.
Tito'ya düzenlenen suikast girişimi nedeniyle müzakerelerin sonlandırılması ve Tito'nun derhâl Yugoslavya'ya dönmesi kararlaştırıldı.
So, the Yugoslavs decided to send 26 engineers to the United States to help the Americans with their space program.
Bunun üzerine, Yugoslavlar ABD'ye 26 mühendisi Amerikaların uzay programlarına yardım etmeleri için gönderdi.
Just like it wasn't your decision when they decided to cut your ass.
Tıpkı seni kesmelerinin senin kararın olmadığı gibi.
You decided it.
Buna sen karar verdin.
We decided that stitches could only be made better with ice cream.
Dondurma yersek dikişlerin daha çabuk geçeceğine karar verdik.
Haven't decided yet.
- Henüz karar vermedim.
Hey, you finally decided to come home.
Sonunda eve gelmeye karar vermişsin.
The Supreme Court case Fong Yue Ting v. United States, decided 1893.
1893 yılında sonuçlanan Fong Yue Ting v.'nin Birleşik Devletlere karşı kazandığı dava.
We've decided to transition you into a research position this year and have a new professor teach Introduction to Criminal Law.
Bu sene seni araştırma poziyonuna getiriyoruz ve Ceza Kanununa Giriş dersini de yeni bir Profesör verecek.
Oh, is that why you decided to poison Alan last night?
Oh, o yüzden mi dün gece Alan'ı zehirlemeye çalıştın?