English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Degradation

Degradation translate Turkish

277 parallel translation
The effects of unemployment threaten all miners with the same degradation.
İşsizliğin etkisi tüm madencileri aynı derece yıkımla tehdit ediyor.
- I can't bear to think of him in degradation.
- Sefil bir hayat süremez o.
I should fancy in remorse, in suffering, in the consciousness of degradation.
Pişmanlığı düşünmeliyim, acıyı, alçaldığımın farkında olarak.
That would be degradation.
Bu rezalet olur.
He's been constantly harassed by the police... subjected to extreme mental cruelty and public degradation.
Polis tarafından sürekli olarak taciz edilmekte... ağır manevi eziyete maruz bırakılmakta, herkesin önünde aşağılanmaktadır.
Sin can transport you to heights of fame and fortune and plunge you to degradation, demoralization and depravation.
Günah sizi şanın ve servetin zirvelerine çıkarabilir ve sizi yıkılışın, ahlaki çöküntünün ve sefaletin karanlık kuyularına sürükleyebilir.
I'd thought of these things before - - humiliation and degradation - - but I'd never experienced them.
Bu şeyleri, yani aşağılama ve kepazelik gibi şeyleri daha önceden düşünmüştüm ama hiç tecrübe etmemiştim.
In my opinion, that thing's a degradation.
Bence bu alçaltıcı bir şeydi zaten.
I'm calling upon Lieutenant Kolnay to come back on pain of degradation, and to hand over the secret possessions of the Club, 2 forints and 97 pennies!
Teğmen Kolnay'ın rütbesinin tenzilini ve Kulüb'ün 2,97 Forint tutarındaki gizli parasının kendisinden teslim alınmasını talep ediyorum!
We are confronted by the degradation of our country.
Topraklarımızın yok olmasıyla karşı karşıyayız.
Beware of cinema and television vehicles also of depravity and degradation
Sinema ve televizyondan da sakının ki onlar da, ahlaksızlık ve bozulmaya vesiledir.
The predicament of man forced to live in a barren, godless eternity like a tiny flame flickering in an immense void with nothing but waste, horror and degradation forming a useless straightjacket in a black absurd cosmos.
Çıplak, tanrısız bir boşlukta, kara, saçma bir evrende bir deligömleği oluşturan korku ve aşağılanmanın olduğu engin bir boşlukta küçük bir alev gibi yaşamak zorunda kalan insanın çıkmazı.
Such degradation of the holy source!
Kutsal bir kaynak için ne kadar alçaltıcı bir şey!
You, Yates, were not wholly aware. of the depths of degradation to which your wife had sunk.
Sen, Yates, karının içine battığı iğrençliğin boyutları hakkında bir fikrin yok.
While I... Oh, what am I... but Ulysses returning home to witness the shame and degradation of his household.
Ben ise ben neyim ama Odysseus evine dönüp ev ahalisinin ayıbına ve rezaletine tanık oluyor.
If we give in to the will of the Ceddo, we will become their slaves and that would be a degradation.
Eğer Ceddo'nun arzusunu yerine getirirsek onların kölesi olur ve küçük düşeriz.
The moral decline, the degradation!
Ahlaki çöküntü, yozlaşma!
There's no degradation left.
Batmaya yer kalmadı.
We'll offer pride and dignity to those who've known only degradation.
Sadece aşağılanmaya tabir kalanlara, gurur ve saygınlık sunacağız.
A subculture based on pain and degradation.
Acı ve aşağılamaya dayalı bir alt kültür.
I wonder why stories of degradation and humiliation make you more popular.
Tamam. Acaba neden aşağılayıcı ve küçük düşürücü hikayeler... -... seni daha popüler kılıyor?
When the encephalitis became active, it caused synapse degradation, interrupting the consolidation of your memory.
Beyin iltihabı tekrar etkin hâle geldiğinde hafıza deseninin birleşim yerlerinin nöronları arasında geniş çaplı bir bozulmaya yol açtı.
Cruelty, sex. Degradation.
Vahşet, seks ve yozlaşmayı.
The beginning of the torture and degradation.
Işkence ve yozlaşmanın başlangıcı...
Here is the incontrovertible proof that those animals you've rescued from degradation were stolen for the sake of their glands.
Bezeleri uğruna çalınıp, bozunmaya uğrayan hayvanaları kurtarmanız için yadsınamaz bir kanıt.
God, the degradation.
Tanrım, ne kadar küçültücü.
The activity of your servant Christopher Columbus Admiral of the ocean sea and Governer of that island the truth he now presides over a state of chaos of degradation and madness.
"Okyanus Amirali ve bahsi geçen adanın valisi olan..." "... kulunuz Christopher Columbus ile ilgili gerçek şudur ki... " "... kendisi şu anda karışıklık, rezalet ve çılgınlık... "
I want to play an integral part in his degradation.
Onun değerini düşürme işinde büyük payımın olmasını isterim.
It looks like some minor hull degradation on their warp nacelles,
Warp motorlarının yatağı boyunca birkaç küçük gövde aşınması var gibi.
In 17 hours, their hull degradation will become dangerous.
17 saat içinde gövde parçalanması tehlikeli seviyelere gelir.
There's less than 0.003 percent signal degradation.
% 0.003'ten daha az bir sinyal bozulması var.
My people will have pain and degradation. Your people will have stick shifts.
Benim halkım acı çekerken ve zavallı bir şekilde yaşarken, seninkiler refah içinde.
We're going to find a gene-sequence degradation.
Gen dizisi bozulması bulacağız.
A clone has identical DNA to that of the donor, but certain cloning methods cause a gene-sequence degradation which can be detected.
Klon vericisiyle özdeş DNA'ya sahiptir, belli klonlama metotları tespit edilebilen gen dizimi bozunumuna yol açar.
I'm picking up cellular degradation.
Hücresel bozulma tesbit ediyorum.
You should explain the speech degradation is misleading
Konuşma geriliğinin yanıltıcı olduğunu açıklamalısın.
After years of horror and degradation the time had come for Dachau's first religious service.
Yıllar süren dehşet ve aşağılanmadan sonra... Dachau'da ilk dinsel törene sıra gelmişti.
If you don't mind living a life of servitude and degradation I hear Saudi Arabia needs blonds.
Eğer köle gibi, aşağılamayla dolu bir hayat yaşamaya aldırmazsan Suudi Arabistan'ın sarışınlara ihtiyacı olduğunu duymuştum.
There's no tissue damage. No synaptic degradation.
Sinaptik bozulma yok.
After 90 seconds, the plasma-venting system engages to prevent degradation of the force field.
90 saniye sonra, plazma boşaltım sistemi güç alanının bozulmasını engellemek için devreye girer.
One must forego the self to attain spiritual creaminess and avoid the chewy chunks of degradation.
Ruh dinginliğine ulaşmak için insanın benliğinden arınması gerekir. Ayrıca kendini aşağılayacak durumlardan uzak durmalıdır.
"You are a reptile, you'll turn into a reptile" is the logic that ceaselessly leads to our sad degradation, as individuals, as a species.
"Sürüngensin, sürüngene dönüşeceksin!" mantığı, hem insanların hem de canlı türlerinin sürekli aşağılanmasına yol açmıştır.
We will come out clean from this degradation!
Bu durumdan çıkacağız!
But it shows none of the data degradation dubbing would produce.
Fakat bu hiç bir zaman hayaletin içindeki bilgilerin sızdırılacağı anlamına gelmiyor.
It would be a degradation for her to marry a person... whom I could not admit as my own acquaintance.
Benim tanıdıklarımdan olmayan biri ile evlenmesini seviyesinin altına inmek olarak kabul ediyorum.
Degradation?
Seviyesinin altına inmek mi?
If that is the case, how have you solved the problem of increased signal degradation inherent to organo-synthetic transmission...
Eğer öyle ise, artan sinyaliin bozulup sentetik-iletime etki etme sorununu nasıl çözdünüz?
To resurrect our country from the fires of racial degradation.
Ülkemizi ırkların bozulması ateşinden kurtararak... yeniden yaratacağız.
A hallmark of degradation!
Aşağılayarak tebrik ediyor.
It would slow the degradation of your synaptic patterns.
Sinaptik numunelerinizin dağılmasını yavaşlatabilir.
That's the source of the degradation.
Bozulmanın kaynağı bu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]