Dejeuner translate Turkish
21 parallel translation
And now we're going to have our dejeuner on a tray just like your mother has hers.
Şimdi tıpkı annen gibi tepside öğle kahvaltın.
Yeah. it started with the dejeuner sur l'herbe lot. Evidently, they were moved away From above the radiator or something.
Déjeuner sur l'herbe takımıyla başladı radyatörden uzağa konmuşlar diye.
Nous voulons commander a dejeuner.
Siparişimizi alır mısınız.?
- Will you order some petit dejeuner?
- Küçük bir kahvaltı söylememi ister
Et une petit dejeuner...
Et une petit dejeuner...
15 new francs per day, including petit dejeuner.
Her gün için 15 yeni Frank, ara öğün dahil.
I'm just making petit dejeuner.
Sana petit dejeuner yapıyorum.
Do you know there is something about an American diner griddle that turns out eggs that rival even the greatest boite du dejeuner in all of Paris.
Amerikan lokantalarında yumurtayla yapılan gözlemenin Paris'teki en iyi yemeklerle yarıştığını biliyor muydun?
Hope I didn't interrupt your petite dejeuner.
Umarım kahvaltını bölmemişimdir.
What if we enjoy "la dejeuner"?
Peki'öğlen yemeğinin'tadını çıkarsak?
Even if the combination of open-air picnics and after-dinner poker make me feel as though I've fallen through a looking-glass into the Dejeuner Sur L'Herbe.
Açık hava piknikleri ve akşam yemeğinden sonra poker geceleri beni aynanın içinden "Kırda Öğle Yemeği" tablosunun içine düşmüş gibi hissettirse de.
Le petit dejeuner est servi a huit heures, s'il y a le moindre probleme et je ne suis pas a la reception, vous n'hesitez pas a me sonner.
Le petit dejeuner est servi a huit heures, s'il y a le moindre probleme et je ne suis pas a la reception, vous n'hesitez pas a me sonner.
Apres le petit dejeuner...
- Apres le petit dejeuner...
I'm bringing you some petit-déjeuner.
Size petit-déjeuner getirdim.
I'll buy you a little déjeuner and we can haggle about price over the steak tartare.
Sana Dajeuner ısmarlayacağım ve böylece biftek sonrası fiyat pazarlığı yapabiliriz.
Kindly ask all our friends to forgather in the lounge after they have finished their petit déjeuner.
Lütfen dostlarımıza yemekten sonra salonda toplanmalarını söyleyin.
Pour le déjeuner? Oui. ( At lunch?
Déjeuner ( öğle yemeği ) için mi?
DéJEuner First, Then Dessert, Right?
Ana yemek tatlıdan önce gelir değil mi?
You may have one 15-minute déjeuner.
Öğle molan 15 dakika olabilir.
Le déjeuner.
Öğle yemeği.
Le déjeuner. S'il vous plait?
Öğle yemeği.'Lüften'?