Delay translate Turkish
3,424 parallel translation
- What's the delay?
- Ne kadar gecikir?
I'll delay the payment.
Ödemeyi geciktireceğim.
Again, I protest this delay.
Yine, gerçekleşen bu gecikmeyi protesto ediyorum.
♪ So, eat buffet, and play and pray ♪ ♪ There's some delay on our way back ♪
Yani açık büfe, oynamak ve dua etmek dönüş yolumuz da biraz gecikme var.
I checked this morning and they said there was a delay.
Sabah kontrol ettiğimde gecikme vardı.
We can not delay relief efforts another minute.
Destek girişimlerini bir dakika daha erteleyemeyiz.
Sorry, boys, there's been a delay.
Üzgünüm beyler. bir gecikme söz konusu.
We've got a delay.
Gecikmemiz var.
We gave you a placebo to see if you'd fake another symptom to delay going to prison.
Hapse girmeyi geciktirmek için başka semptom uyduracak mısın görmek için sana plasebo verdik.
There's just a delay.
Sadece biraz gecikme oldu.
Had to delay the surgery because our patient drank ammonia from the janitor's cart.
Ameliyatı ertelemek zorundayız çünkü hastamız hademenin arabasından amonyak içmiş.
You were going to basically perjure yourself so that I could delay jail time.
Nasılsa hapis süremi erteletmek için yalan yere şahitlik etmiş olacaktın.
I sent the Crimson Dynamo to delay her, but she will make him talk.
Crimson Dynamo'yu onu oyalaması için gönderdim ama onu konuşturacaktır.
Winger's critics suggest he merely improvised hot-button patriotic dogma in a Ferris Bueller-ian attempt to delay schoolwork.
Winger'ı eleştirenler, onun ödevini erteletmek için sadece Ferris Bueller'ımsı bam teline dokunan, bir vatansever dogma doğaçlama denemesinde bulunduğunu belirttiler.
If you can delay your enemy for a few minutes- - It may be enough to win the day.
Düşmanını birkaç dakika bile geciktirebilirsen zaferi kazanmak için sana yeter.
I don't want any delay.
Hiç bir gecikme istemiyorum.
I but delay your passing, so that I may savor it.
Zevk alabilmek için ölümünü yalnızca geciktirdim.
Perhaps it wise to delay the act.
Belki de bunu geciktirmek akıllıca olabilir.
Except perhaps upon cause of delay.
Belki de gecikmenin nedenini suçlayabiliriz.
I will hold no delay in marching south.
Güneye hareketimizde bekleme yapmayacağız.
The reason for the delay and absence of ferox.
Bu yüzden geciktik ve Ferox gelemedi.
Count Dooku, I apologize for my delay.
Kont Dooku, geciktiğim için özür dilerim.
Your careless delay could have ruined my plan, Eval.
Önemsemediğin gecikme, planımı mahvedebilirdi Eval.
Another delay and the press is gonna annihilate us.
Bir gecikme daha olursa basın bizi yerin dibine sokar.
Another delay. Oh.
Başka bir erteleme.
How long of a delay?
Ne kadar sürelik bir gecikme?
Why should we delay the good news from him?
Güzel haberi neden ona vermeyi erteliyoruz?
And in fact, if you were trying to establish an alibi, wouldn't you delay the embedding for exactly the moment you were in court?
Aslında, bir mazeret oluşturmak isteseydiniz, tam da mahkemede bulunduğunuz zamana bu yerleştirme işini ertelemez miydiniz?
- Can we delay the funeral?
- Cenazeyi erteleyebilir miyiz?
Do what you want, as long as you delay invasion by a week.
İşgali bir hafta geciktirmediğiniz sürece, ne isterseniz yapın.
First you screwed up that Indian casino out West had to delay their opening. There were safety violations on that college dorm in Hartford. And now this.
Önce batıdaki Kızılderili kumarhanesini batırdın, sonra Hartford'taki fakülte yurdunun açılması güvenlik ihlalleri yüzünden 9 ay gecikti, ve şimdi...
Ladies and gentlemen from Suvarnabhumi international airport to Phuket international airport have to delay 30 minutes due to technical problem, we will start boarding again, Sunset airline we do apologize in your inconvenience... thank you.
Bayanlar ve baylar Suvarnabhumi uluslararası havalimanından Phuket uluslararası havalimanına gidecekler....... teknik problemden ötürü 30 dakikalık gecikme olacaktır. Kapıları tekrar açacağız, Günbatımı Havayolu olarak sizden özür dileriz. Rahatsızlık için özür dileriz, teşşekürler.
Delay that.
İptal edin.
- Confirm weather delay.
- Hava tecilini onaylayın.
But there's delay but not denial.
Geç olabiliyor ama güç olmuyor.
All right, now I just have to get rid of the delay in the alerts.
Şu gecikmiş uyarılardan kurtulmamız gerek.
The delay in order!
Için gecikme!
Every second of delay increases the risk of that the Chinese see them.
Gecikilen her saniye riskini artırır Bu Çinli onlara bakın.
It's always something small - a static pop on your safe house phone, a slight delay in authorization using your credit cards, or the almost imperceptible pauses in conversations with your handler.
Hep ufak şeylerdir. Güvenli evdeki telefonda çok minik kesilmeler kredi kartı onaylanmasında ufak gecikmeler ya da üstünüzle konuşurken neredeyse farkedilmeyecek ufak esler.
Now, I know you're frustrated, but delay tactics will only dismantle all the work I've done to prevent a lawsuit.
Hayal kırıklığına uğradığını biliyorum ama geciktirme taktikleri dava açmaması için harcadığım bütün çabayı yerle bir eder sadece.
Why all this delay?
Neden bu kadar uzun sürdü?
Based on your testimony, the board has decided to delay any decision to transfer Mona.
Yaptığın ifade ile Monanın transfer işlemleri ertelendi.
Sorry for the delay.
Gecikme için özür dileriz.
Ladies and gentlemen, we apologize for the delay in our arrival.
Sayın yolcularımız, inişimizin gecikmesinden dolayı tekrar özür dileriz.
'So, don't delay.
"O yüzden gecikmeyin."
I can't ask you to delay intercepting those asteroids.
O asteroitlere müdahele etmeni ertelemeni isteyemem senden.
Maybe we should delay the trial and wait for Will to come back.
Belki de mahkemeyi ertelemeli ve Will gelene kadar beklemeliyiz.
But for the moment, please delay your inspection, okay?
Fakat şu an için, lütfen denetiminizi erteleyin olur mu?
Your case here is obviously to delay until Mr. Duverney gives up.
Açıkça görülüyor ki, davanız Bay Duverney vazgeçene kadar ertelemek.
Yes, and in addition, the APHL lawyers will delay.
Evet, ama bunun yanısıra APHL avukatları da erteleyecek.
What is the delay here?
Neden geçiktiniz?