English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Delinquent

Delinquent translate Turkish

339 parallel translation
Am I just a delinquent after all?
Yani kabahatli ben miyim?
She isn't a delinquent.
O kabahatli değil.
- Forget it. It's a delinquent.
- Git bunun üstüne iyi bir uyku çek.
Am I going to run a home for delinquent girls?
Söylesene bu parayı suçlu kızlar için mi kazanıyorum?
Why, I've been running the crap game since I was a juvenile delinquent.
Suç dünyasına atıldığım gençlik yıllarımdan beri barbut oynatırım.
He might overlook a delinquent.
Bir yaramazlık görmezden gelinebilir.
- He's gonna end up a juvenile delinquent.
O herif sonunda çocuk istismarcısı olacak.
Now, first of all, I'd like to meet a typical juvenile delinquent. OK.
İlk olarak sıradan bir çocuk suçluyla tanışmak istiyorum.
Very well, Mr. Damon, I shall find my delinquent.
Peki Bay Damon, kendi suçlumu bulurum.
- I was looking for your delinquent.
- Suçlunu arıyordum.
And he's not really a delinquent at all.
O gerçek bir suçlu değil.
She's a delinquent
Onun bir kabahati var.
And the delinquent who signed in for her accomplice.
İmzayı atan suç ortağı kızı da.
Philippe * s delinquent, Dandelo * s disappeared, I * ve got to go to Professor Augier * s alone.
Philippe cezalı Dandelo kayıp, Profesör Augier'e kendim gitmeliyim.
Mr. Hirsh, do I look like a delinquent teenager?
Bay Hirsh, kabahat işlemiş bir genç kız gibi mi duruyorum?
- I can let you have this juvenile delinquent.
- Seni bu çocuk suçluya veremem.
- Yes. I Was A Teenage Delinquent.
- Evet.Gecikmeli olarak gençlik çağları.
"I Was A Teenage Delinquent"!
"Gençlik maceralarımı yazacakmış!"
You never wanted to box and now you're going to ruin your life for that delinquent?
Dinle bana boks yapmak istemediğini söylemiştin. Bu vicdansızın yüzünden yaşamını değiştireceksin öyle mi?
I'll be the Gaullist delinquent or the purifier hero.
Kahraman olarak döneceğim.
And you'd be put in a school for delinquent girls.
Suçlu kızların iyileştirilmesi için özel okullardan birine yerleştirilirsin.
He can't become a delinquent.
Hapislere düşecek biri değil o.
You're not the only crook in the family. - Okay, you write home, and say... what a delinquent I am.
- Ailedeki tek kanun dışı kişi sen değilsin.
She was a delinquent long before anyone contributed anything. Señor!
Kimse bir şeye yardım etmeden çok önce suçluydu.
Frigidity In Women? The Psychopathic Delinquent and Criminal?
"Kadınlarda Cinsel Soğukluk"? "Psikopat Çocuk Suçlular ve Sabıkalılar"?
I, as the father, am about to enter with my delinquent son, Stanley - that's you, Arthur.
Baba olarak ben, kötü oğlum Stanley'le içeri girmek üzereyim - yani sen, Arthur.
You've turned your backs on the God of love and compassion..... and invented for yourself this cruel, senile delinquent..... who blames the world and all that he created for his own faults.
Sevgi ve şefkatin Tanrısı'na sırtınızı döndünüz ve kendiniz için bu zalim, bunak ihmalciyi icat ettiniz dünyayı ve kendi hatalarından yarattığı tüm her şeyi kim suçlayabilir.
- Delinquent.
- Suçlu.
For all I know, it could stand for Consolidated Mobilisation of Delinquent Females.
Bildiğim kadarıyla, Görevini Savsaklayan Kadınların Birleşik Seferberliği olabilir.
Too old to be a juvenile delinquent, too young to be a hardened criminal.
Çocuk suçlu olabilmek için yaşlı, kaşarlanmış suçlu olabilmek için de gençsin.
Delinquent at 10, a big boss at the age of 15.
10'unda suç işliyor, 15'inde çete reisi oluyor.
Or the emblem of some delinquent gang?
Ya da çocuk serseri çetelerinden birinin amblemi mi?
What are you raising, some kind of delinquent?
Ne yetiştiriyorsun, bir tür cani mi?
But on the other hand, it's no more than the cost... of keeping a juvenile delinquent in Borstal.
Ancak diğer yandan bu fiyat, Brostal'daki ıslahevinin geçimini sağladığı paraya eşit.
I don't want to seem negative, but I can't see anything here but delinquent accounts.
Olumsuz görünmek istemem ama burada ödenmemiş hesaplardan başka bir şey görmüyorum.
Oh, well, you'll find that Spock is quite delinquent in those matters.
Spock'ın bu konularda çok suçlu olduğunu göreceksin.
How you can live with that overage juvenile delinquent I'll never know.
O çocuk zekalı yaşlı herifle nasıl yaşıyorsun anlayamıyorum.
- Delinquent.
- Sorumsuz.
With her live her trusted traveling companion Cotton... her delinquent son Crackers... and her mentally ill mother Miss Edie.
Hayatının seyahat arkadaşı Cotton... suçlu oğlu Crackers... ve kafadan sakat annesi Bayan Edie ile birlikte.
And tell him you're a delinquent.
Suçlu olduğunu da söyle ona.
I know what your name is, you delinquent!
Ne yapmak istediğini anladım, seni hapis kaçkını!
He was a delinquent cadet.
O suça meyilli bir öğrenci idi.
What's right with her? She's a bloody delinquent.
Sıkıntı olmayan tarafı mı var?
You've been taken in by a 15-year-old delinquent.
15 yaşında bir suçlu çocuk tarafından kandırılıyorsun.
I am keeping you separated so we don't have any more delinquent behaviour.
Küstah tavırlarınıza bir son vermek amacıyla sizleri ayırıyorum.
Ain't deprived, I'm delinquent.
Yoksul değilim, suç işleyen çocuğum.
That daughter of mine is a delinquent.
Şu benim kızım hatalı davranıyor.
Most mixed-up non-delinquent on the block
Sorunların belki de çaresiz
A typical juvenile delinquent.
Tipik bir çocuk suçlu.
Would you happen to be the delinquent that this furious cop was talking to me about?
Şu kızgın suçlu polisin bana anlattıklarını, yapacak mıydınız?
c in lockup by delinquent.
Çıldırdınız mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]