Delphine translate Turkish
448 parallel translation
Oh! Oh, gee!
Delphine!
No, Delphine, you're not doing it right.
- Doğru yapmıyorsun.
I won't be needing this now, and... well, Delphine liked it so much.
Buna ihtiyacım olmayacak ve Delphine çok sevmişti.
Dolphins!
Delphine!
- Dolphins!
Delphine!
Dolphins, is plum-schnapps still there?
Delphine erik brendisi kaldı mı?
Thank you, my good dolphins.
- Delphine.. Teşekkür ederim.
- Good ldee, dolphins.
- İyi fikir, Delphine.
Delphine, come look.
Delphine! Gel de bak.
I'm late. Delphine, pick up Booboo?
- Delphine, Booboo'yu alır mısın?
Have you seen Delphine?
Delphine'i gördün mü?
- Delphine... my daughter.
- Delphine, kızım o benim.
I haven't seen Delphine in three days.
Delphine'i üç gündür görmedim.
I'll work with the philharmonic, and Delphine the Opéra.
Ben filarmoni ile çalışacağım, Delphine de operayla.
Delphine dances.
- Delphine dansçıdır.
- Delphine is a dancer.
- Delphine dansçıdır.
- No, Delphine.
- Hayır, Delphine'i.
Delphine... my sister.
Delphine, kız kardeşim.
I'm going to write to Delphine Downing today.
Bugün, Delphine Downing'e yazacağım.
Why do you say that, Delphine?
Neden böyle söylüyorsun, Delphine?
Charles is pulling your leg, Delphine.
Charles seninle dalga geçiyor, Delphine.
What do you want me to do, Delphine?
Ne yapmamı istiyorsun, Delphine?
- Delphine, don't be stupid.
- Delphine, aptal olma.
I didn't touch Delphine, did I?
Delphine'e dokunmadım, değil mi?
This is a neighbor of Mrs. Delphine Downing... 3435 Byron Center Road.
Ben, Bayan Delphine Downing'in bir komşusuyum... 3435 Byron Center Road.
Well, Delphine Grezel is out of prison!
Delphine Grézel hapishaneden çıkıyor mu?
The first time I saw Delphine wasin a country restaurant.
Delphine'i ilk kez bir lokantada görmüştüm.
What first drew me to Delphine was the way she moved... like a piece of seaweed.
Delphine'de beni çeken ilk şey hareketlerinin bir yosun gibi olmasıydı.
It took me a while before I understood what Delphine wanted.
Delphine'in ne istediğini anlamam biraz zaman almıştı.
Delphine!
Delphine.
In Delphine's case... so much that she had to wait quite a while before she could go home.
Delphine'deyse bu cümle o kadar doğruydu ki eve gitmeden önce uzun bir süre beklemesi gerekiyordu.
Oh, listen. Come on, Delphine!
Yapmayın Delphine.
AFTER SALE SERVICE Delphine was becoming too dangerous.
Delphine fazla tehlikeli olmaya başlamıştı.
Delphine!
Delphine!
Delphine! You forbade it!
Bunu bana siz yasakladınız Delphine.
But really, Delphine, why such a scene?
Ama kendinizi neden böyle bir duruma sokuyorsunuz?
For ages I made sure... that no woman spent the entire night in my bed... and here, thi smorning, I woke up next to Delphine.
Uzun zamandır bütün geceyi yatağımda geçiren kadın olmamıştı. Ve o sabah uyandığımda Delphine yanımdaydı.
After Delphine'sa rrest, I went through a gloomy period... gloomy and chaste.
Delphine'in tutuklanmasından sonra kasvetli bir döneme girdim. Evet, kasvetli ve sade.
Delphine had made my life difficult, but, at the same time, exciting.
Delphine, hayatımı zorlaştırmakla kalmamış, ilginçleştirmişti de.
I had to admit to myself that with Delphine there was never a dull moment.
Önemli bir şeyi kendime itiraf etmem gerekiyordu : Onunla birlikteyken hiçbir zaman sıkılmamıştım.
Delphine.
Delphine.
- I swear, Delphine!
- Yemin ederim, Delphine!
It's Delphine, the old blind woman.
Delphine, yaşlı kör kadın.
Delphine, it's for you!
Delphine, sana!
Hi, Delphine.
Selam, Delphine.
Delphine, come see us in Dublin this summer.
Delphine, bu yaz sen de Dublin'e gelsene.
Listen, Delphine, you know it's all over with Jean-Pierre.
Dinle, Delphine, Jean-Pierre'le ilişkiniz bitti, biliyorsun.
Where's Delphine?
Delphine nerede?
It's because Delphine is sad.
Çünkü Delphine üzgün.
This is Delphine, and I'm Francoise.
Bu Delphine, ben de Françoise.
When Delphine asked me. :
Delphine bana "Özgür olsaydım, benimle yaşar mıydın?" diye sormuştu.