Demanding translate Turkish
1,626 parallel translation
Calling the quarantined neighborhoods death traps, they are demanding the release of their loved ones immediately.
Karantina bölgelerine "ölüm kapanları" adını takmışlar. Sevdiklerinin derhâl salıverilmesini talep ediyorlar.
He showed up at my office out of his mind, high on drugs, demanding cash.
Kafası uyuşturucudan kıyak halde ofisime daldı. Para istedi! Sonra hırçınlaşınca, karşı koymak zorunda kaldım ben de.
Trust me, killer, there's plenty of sugar mamas out there who would love a good looking guy like you without demanding surgical alterations.
Güven bana, katil, dışarıda ameliyatla eklenecek birşey istemeden senin gibi yakışıklı bir genç çocuğu sevecek çok fazla tatlı güzel annecikler var.
2 weeks ago, kathy landis appeared out of nowhere demanding to see emma.
2 hafta önce Kathy Landis aniden peydahlandı. Emma'yı görmek istiyordu. Craig'le tartıştı.
That's not the assurance I give my very demanding high-profile clients.
Bu, benim çok dikkat gerektiren ve üst tabakadan müşterilere verdiğim bir özgüven değildir.
How would your very demanding high-profile clients feel if they found out that you procured heroin for Warren Lynch?
Senin şu çok dikkat gerektiren üst tabaka müşterilerin Warren Lynch'e eroin sağladığını öğrenseler ne hissederlerdi?
I don't like guys waving machine guns, demanding to come on board.
Gemiye çıkmayı isteyen makineli tüfekli adamlardan hiç hoşlanmıyorum.
The Home Secretary is demanding inter-agency co-operation to get to the bottom of the recent attacks.
"İçişleri Bakanı son saldırıları iyice incelemek için birimler arası işbirliği yapılmasını istiyor."
They're demanding custody of amber and melody.
Melody ve Amber'in gözetim hakkını talep ediyorlar.
Mmm-hmm. Well, college football is so much more demanding than high school.
Üniversitedeki futbol lisedekinden çok daha fazla çalışma ve ilgi gerektiriyor.
It's just too demanding, especially with test scores as low as his.
Meşakkatli bölümdür.
nobody demanding anything from you. that's what youth is.
Kimse senden birşey istemiyor İşte gençlik bu.
Another he sent to Caesar, demanding he leave his army at the border and return to Rome.
Bir diğerini Caesar'a gönderdi, Sınırda ordusunu dağıtmasını ve Roma'ya dönmesini emretti.
'With opposition parties demanding free and fair elections.'
"Muhalefet partileri özgür ve adil seçim talep ediyor."
Some guy come in, swinging a gun in your face, start making threats, demanding cash and you're thinking you're the muscle there, so you got to do something about it.
Anlıyorum. Birisi içeri girip, yüzüne silah doğrultup, seni tehdit edip, senden para isterken ; Orada kaslı olanın sen olduğunu düşünüp, bir şeyler yapmaya karar verdin.
They're the largest and most demanding wildernesses of all.
Kutuplar, doğal ortamların en geniş ve en çetin olanlarıdır.
Yeah, because you're obnoxious and demanding and totally self-absorbed.
Evet, çünkü sen sevimsiz, kan emici ve bencilsin.
What a teacher that Tanaka, so demanding and always in a hurry!
Öğretmen bu yüzden her zaman hızlı Tanaka der sana.
Han is demanding tributes because Ju-Mong stole and attacked Han merchants and tributes.
Han vergi istiyor çünkü Jumong onlardan çalıyor.
C.C. Is demanding that we go public with our relationship, which is impossible.
C.C. ilişkimizi ortaya çıkarmamızı istiyor ki bu imkansız.
She's dumb, demanding, Totally self-centered, especially in bed.
- Onu gördün o aptalın teki, şımarık ve bencil, özellikle yatakta.
"and demanding the president's resignation."
"... ve başkanlığın istifasını isteyecekler. "
Hundreds of thousands surrounded the palace, demanding the return of Chávez.
Yüzbinlercesi sarayı kuşattı, Chávez'in dönmesini talep ettiler.
Like the people of Venezuela's barrios, demanding the return of their president, they demanded their country back.
Venezuela barrio'larındaki insanlar gibi, başkanlarının geri gelmesini istediler,... ülkelerinin geri gelmesini istediler.
Now the old bag's stopped payment and she's demanding some real answers.
Moruk ödemeyi kesti ve gerçek cevaplar istemeye başladı.
# Living in the city can be demanding #
# Şehirde yaşamak, çaba ister #
There's a whale online demanding to see you.
Sırada bir balina var, seni istiyor.
She pioneered k-18 obedience, where demanding dog owners got double from their canines.
K-18, itaat etme eğitiminin öncülüğünü yapmıştı. Fazlasını isteyen köpek sahiplerinin köpekleri burada iki kat eğitiliyordu.
- I know I've become demanding.
- Israrcı olduğumu biliyorum
I also found the prints of a certain grad student named Ethan Robinson along with a stack of letters from said grad students demanding the professor stop ruining his life.
Ayrıca öğrencilerin, Ethan Robinson adlı öğrencinin rahat bırakılması için yazdıkları mektupların yanında izlerini bulduk.
It's not that demanding.
O kadar zor bir iş değil.
Malik Sahib, we're not demanding return of a thief.. .. dacoit or a killer.
Malik Sahib senden ne bir hırsızı ne de bir katili teslim etmeni istemiyoruz ki.
And what they were demanding at this time, was elections.
Onların talep ettikleri, seçimlerin yapılmasıydı.
Tubbs'lawyer's been here for the last hour Demanding we release him.
Tubbs'ın avukatı bir saattir burada ve onu bırakmamızı istiyor.
Tracy demanding dvds seems like a low-risk situation to me, so something must have changed.
Tracy'nin DVD talepleri bana düşük riskli bir durum gibi geliyor. - Öyleyse bir şey değişmiş. - Tamam.
No, demanding that we issue a severe-weather alert and an immediate shelter order for all personnel... -... military and civilian.
Kötü hava durumu duyurusu yapmamızı istiyorlar ve asker, sivil tüm personelin sığınaklara gitmesini emrediyorlar.
" this project was so demanding,
" Bu proje çok ilgi gerektiriyor,
And the demanding? I don't appreciate it. Ordering everyone around.
Etrafındakilere emirler vermen hoşuma gitmiyor.
I'm aware it's a very demanding position and that not everyone can do this kind of work.
Çok çaba gerektiren bir pozisyon olduğunun, ve herkesin böyle bir işi yapamayacağının farkındayım.
You're demanding.
Çok talepkarsın.
If he's this demanding now, how's it gonna end?
Eğer şimdi bunları talep ediyorsa, bu nasıl son bulur?
He said he'd give up Assad for $ 25 million, but he's demanding something more than money.
25 milyon dolara karşılık Assad'ı bize getireceğini söyledi. Ama paradan başka bir şey daha istedi.
And psychiatrists began to find more and more people coming to them, demanding to be made normal.
Psikiyatristler onları daha ve daha çok bunlarla beslediler Normali oluşturmak için.
Fighting for your country with violence can be deeply moral, demanding the greatest sacrifice of all :
Ülkeniz için şiddet kullanarak savaşmak, daha etik olabilir. Kaldı ki savaş, en büyük fedakârlığı ister :
Simply demanding results will not guarantee them.
Sadece sonuç talebi onları garanti etmez.
NARRATOR : But Pete's new opera was much more demanding live than Tommy had been.
Ama Pete'in yeni operasını canlı sunmak Tommy'den daha fazla çaba gerektiriyordu.
But soon enough, you have little wannabes trying to hit you up at school, Demanding respect they haven't earned.
Derken, özenti olanlar hak etmedikleri saygıyı kazanmak için sana okulda da bulaşırlar.
You're way too fast for me, and I'm way too demanding for you, and...
Bana göre çok hızlısın, ve ben de sana göre çok talepkârım ve...
It's not like the baby's going to storm in here demanding dessert-colored walls.
Bebek bütün hışmıyla içeri dalıp çöl rengi duvar diye tutturacak değil.
- Well, we can't be too demanding in the winter term.
- Kış döneminde fazlasını isteyemeyiz.
Why is he demanding so much money?
Çok mantıksız.