English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Demented

Demented translate Turkish

432 parallel translation
So you're not demented.
Demek ki deli değilmişsin.
Demented men, pathological cases.
Deliler, patolojik vakalar.
The only person who wouldn't think me demented... because I believe a house can be filled with malignity. Malignity directed against a certain child.
Bir evin habis güçlerle, bir çocuğu hedef alan habis güçlerle dolu olduğuna inandığım için aklımı kaçırmadığıma inanacak tek insan sizsiniz.
And we need to take care of the demented, too.
sonra delilerle de uğraşmamız gerekiyor.
He's not demented.
Akıl sağlığında bir sorun yok.
Are you demented?
Delirdin mi sen?
You are demented.
Sen aklını kaçırmışsın!
The only possible answer would conclusively prove that I'm... either unconscious or demented.
Verilecek tek cevap, şuursuzluğumu ya da delirmiş olduğumu kanıtlardı.
I am unconscious or demented.
Ya şuursuzum ya da delirdim.
There's talk of finding these demented people and treating them before they get to the point of killing.
Bu rahatsız insanların bulunup cinayet işleme noktasına gelmeden tedavi edilmesi üzerinde konuşuluyor.
I listened to your demented dialogue, too, didn't I?
Saçma sapan laflarını dinledim, değil mi?
Guards, take this demented lady out of here.
Muhafızlar, bu çılgın bayanı çıkarın buradan.
Well, I suppose if I was married to the only woman in the neighbourhood, I might be just as demented.
Sanırım ben de bölgedeki tek kadınla evli olsaydım böyle deli gibi davranabilirdim.
I'm sitting here boozing, and you come in and tell me... some demented story about your father's religious conversion.
Ben burada oturmuş kafayı çekiyorum, siz de gelmiş bana babanızın çarpık dinsel deneyimlerinden bahsediyorsunuz.
I am not, you demented fictional character.
Hiç de değilim, seni çatlak düş ürünü.
So long as you don't make me have to listen to that demented rubbish of yours.
Senin bu saçmalıklarını dinlemek zorunda kalmam en azından.
Or do you want to give birth to a demented child?
Yoksa özürlü bir çocuk mu doğurmak istiyorsun?
She's demented.
Çıldırmış.
I find my own, you demented lollipop!
Ben bulurum, seni manyak lolipop!
A demented man enjoying cruelty and destruction.
Ortalığı yakıp yıkmaktan ve zalimlikten hoşlanan bir çılgın.
I'm going to tell everyone that you are the one who's crazy, demented, cruel, evil -
Herkese bu adadaki tek çılgın, zalim ve şeytanın sen olduğunu söyleyeceğim.
Stop I say! Are you demented?
Polisi çağıracağım.
Some sort of demented creature, surviving in the wilderness.
Bir çeşit yaratık olarak doğada hayatta kaldı diyorlar.
The defeated, the demented and the damned!
Yenilecek, çıIdıracak, kahrolacaktım!
- Looks like a demented paratrooper.
- Kaçık bir paraşütçüyü andırıyor.
Master, since the battle of Jinsha... my son has been acting sort of demented.
Efendi, Jinsha Savaşı'ndan sonra... oğlum akli dengesini yitirdi.
Demented and sad, but social, right?
Çılgın ve üzgün ama sosyal. Doğru mu?
Apparently all they want are demented madmen... running around in ski masks hacking up young virgins.
Tek görmek istedikleri, kayak maskesi takıp genç bakireleri doğrayan çılgın sapıklarmış.
What kind of demented psychopath would even think of this?
- Jack! Ne biçim kaçık bir psikopat bunu düşünebilirdi?
Like real sick, demented shit.
Çok hoşuna gider!
A corrupt, vicious, demented, low-life scoundrel.
Namussuz, kötü, bunak, alçak bir adamsın.
A sick, twisted, psychotic, demented, deranged pledge prank.
Sinir bozucu, salak, kendini çok akıllı zanneden biri gibi.
My lady, I must be a demented, pitiful, old man.
Hanımefendi, bunak, zavallı ihtiyarın tekiyim.
They are demented.
Onlar deli.
Demented crickets?
Dengesiz cırcırlar?
- He's demented.
- Delirmiş!
And with trembling hands she placed the last four pieces... and stared in horror at the face of a demented madman at the window.
Titreyen ellerle son dört parçayı da yerine yerleştirdi ve korku dolu gözlerle, penceredeki delinin yüzüne baktı.
Isn ´ t that demented?
Bu delice değil mi?
They say I am deluded... demented... deranged!
Diyorlarki ben bir yalancı... kaçık... ve deliyim!
She's like Glenn Close in Fatal Attraction - on the surface she's charming and pretty, but underneath she's obsessed and demented.
Ölümcül Cazibe'deki Glenn Close gibi... Görünürde hoş ve iyi, Ama derinlerde takıntılı ve psikomanyak.
You almost killed me, you demented freak.
Genelde sen öldürürdün beni seni kaprisli deli.
Somehow, a demented madman, probably full of self-hate, and possibly a couple of months behind in his rent, finally snapped.
Kendinden nefret eden, büyük olasılıkla kirasını geciktirmiş bir çılgın deli... sonunda tırlattı.
We're nearly demented.
Delirmek üzereyiz.
Mr. Wilcox, I am demented.
Ben delirdim, Bay Wilcox.
Demented.
Delirdin.
You demented freak. I've heard enough.
Bizi dertten kurtaran sensin.
He has the demented melancholia Of a Tennessee Williams heroine.
Tennessee Williams eroini çekmiş deli melankolikler gibi dolanıyor.
A woman who acted boldly to stop a demented maniac... from pulverizing the private parts of the man she loves?
Bu kadın, sevdiği adamı, onun cinsel organlarını paramparça etmek isteyen kaçık bir manyağın elinden kurtarmak için cesurca davrandı.
- Incidentally, you're seriously demented.
Sırası gelmişken, sen cidden kafayı çizmişsin.
"Demented clothes and hats." "Super-feminist, flamboyant and diabolical."
Kıyafetler ve hepsinden önemlisi de şapkalar olağanüstüydü.
Dobbs is looking for a demented guy who escaped from a German military hospital.
Dobbs, Almayanda askeri hastaneden kaçan bir akıl hastasının peşinde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]