English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Deported

Deported translate Turkish

821 parallel translation
If we're deported, they'll feed us.
Sınır dışı ederlerse yemek verirler.
He was afraid he might be deported.
Sınır dışı edilmekten korkuyordu.
The moment i withdraw my guarantee, you will be deported to greece.
- Evet. Kefaletimi kaldırdığım an, Yunanistan'a iade edilirsin.
I'll get you deported out of the country!
- Seni ülkeden sürdüreceğim!
You shouldn't have been deported.
Sınır dışı edilmemeliydin.
- Am I being deported or something?
- Sınır dışı mı ediliyorum yoksa?
The women were to be deported.
Kadınlar sınır dışı edildi.
Getting me deported?
Sınır dışı mı?
Brazil was under the rule of a brutal military dictatorship, thus, the risk of being arrested, deported and tortured was constant.
Brezilya'yı zalim bir askeri diktatörlük yönetiyordu, bu yüzden, tutuklanma, sınır dışı ve işkence olasıydı.
Seized in Warsaw, deported from Lodz, Prague,
Varşovada yakalanıyor, Lodz'dan sınırdışı ediliyor, Prag,
I was deported.
Sınır dışı edildim.
Hundreds are being deported.
Yüzlercesi sınır dışı ediliyor.
When the jews will be deported?
Yahudiler ne zaman sınır dışı edilecek?
He's to be deported to Germany.
Almanyaya sürülecek.
- The others were deported yesterday.
- Diğerleri dün sınır dışı edildi.
Had they reported me, they could have deported me.
Beni polise ihbar ederlerse sınır dışı edilebilirdim.
I was scared I'd be questionned, beaten and deported
Sonra sorgulanmaktan korktum dayaktan ve sınırdışı edilmekten.
And I was deported
Ve ben sürüldüm.
Of course, with my friends in the Ministry of Justice... I may even have you deported.
Tabii, Adalet Bakanlığı'ndaki dostlarım sayesinde... sizi sınır dışı bile ettirebilirim.
He was imprisoned at Fresnes... on the 24th of June, 1944, and deported on the 14th of July, 1944.
24 Haziran 1944 de Fresnes'de hapse atıldı ve 14 Temmuz 1944'de tehcir edildi.
They deported me just to bust it up with Choo Choo.
Beni gönderdiler, tam da ben ve Choo Choo arasında bir şey olacakken.
They look deported.
Daha çok ıskartaya benziyor.
Τhe chef from here was deported.
Şef buradan sürülmüştü.
In 1958, he was deported from Britain for smuggling pornographic literature.
1958'de pornografik eserler kaçakçılığı nedeniyle İngiltere'den sınır dışı edilmiş.
We are being deported from Russia.
Sınır dışı ediliyoruz.
The Jews are being deported.
Yahudilerin hepsi gönderiliyor.
But what about the purges, all those who get deported, labor camps...?
Peki ya bütün o tasfiyeler, sınır dışı etmeler, çalışma kampları?
He was deported three years ago.
Üç yıl önce sınırdışı edilmişti.
- She ought to be deported.
- Sınır dışı edilmeli.
- then deported to the islands.
- sonra adalara sürüldü.
Deported to the islands.
Adalara sürüldüler.
I hadn't seen my parents in four years, and I was told they'd been deported.
İçinde kimin olduğu kimse bilmiyordu. 25 Ağustos 1944'te firar ettim.
As the Germans hadn't planned on deporting these children, they first deported the parents to camps in France, hence separating the children from their parents, while waiting for a decision.
Daha çok Kuveykır ya da Protestan kadınlar olmak üzere toplum çalışanlarına ciddi sorunlar yarattılar.
While they were waiting, Laval is reported to have said, "The children must be deported, too."
Hayır, çocuklara ne yapılmasını sormak için Berlin'e telgraf çeken Eichmann'ın temsilcisi Röthke'ydi.
- I was deported to Ravensbruck.
- Ravensbrück'e nakledildim.
His Highness is to be kept under close guard until such time as he is deported.
Prens yakın gözetim altında tutulsun. Sınır dışı edileceği güne kadar.
25,000 already got deported...
25,000'i çoktan sürüldü...
Until recently, two anarchists like Sacco and Vanzetti, would have been deported.
Sacco ve Vanzetti gibi iki anarşist sınır dışı edilene kadar öyle.
And his sister has been deported
Kız kardeşi de sınır dışı edilmiş.
He was, until he got deported.
Sınır dışı edilene kadar öyleydi.
- You were deported?
- Sınır dışı mı edildin?
He wanted to go back to America... but there was a problem because he'd been deported.
Bruno Amerika'ya dönmek istiyordu. Ancak sınır dışı edildiği için sorun yaşıyordu.
I could have you deported, you know that?
Biliyor musunuz, sizi sınır dışı ettirebilirim.
The simple suspicion of affection for the enemy, it took entire groups as the "Germans of the Volga" e the "Tartars of the Crimeia" to be deported for Central Asia.
Düşmana duyulan küçük bir sempatiden bile tüm ulusal gruplar, Volga Almanları, Kırımlı Tatarlar Orta Asya'ya sürgüne gönderildi.
Death - natural or not, prison, deported...
Öldüler veya öldürüldüler, hapse atıldılar veya sürüldüler.
- The area's being deported.
- Franziskaner sokağındakiler sürülüyor.
Did you know that many people were arrested on Jaude Square, many young people who were deported?
Açıkçası, bu durum hakkında bir şey yapmak zorundaydık. Elbette partizanlar ortadan kayboldular.
An extremely disturbing census was taken of the Jews who were either deported or arrested in the various countries occupied by Germany, and, with the exception of France, the statistics are terrifying.
Kaç Yahudi'nin gerilla saflarına sızdığı konusunda hiçbir fikrim yok. Her hâlükârda Yahudilere göz kulak olmak ordumun işi değildi.
Not once you've been deported as a criminal.
Hiç şansın yok.
You know why they deported me?
Beni neden sınır dışı ettiklerini biliyor musunuz?
You'll be deported Crucify him
Onu çarmıha ger

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]