English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Devastated

Devastated translate Turkish

1,526 parallel translation
The severe storm that devastated Wick and Arbroath earlier today is continuing to wreak havoc further south having left a trail of carnage in Scotland.
Sabahın erken saatlerinde Wick'i vuran şiddetli fırtına... Güney sahillerini aynı şiddetle vurmaya devam ediyor.
- Whole villages were devastated.
Bütün köyler mahvolmuş.
The world has been devastated by a catastrophic disaster but you're still alive.
Dünya korkunç bir felaketle harap oldu ama sen hâlâ hayattasın.
These six contestants have been thrown together in a devastated wasteland with only the clothes on their backs and the will to survive.
Bu altı yarışmacı harap olmuş bir yere sırtlarında bir elbise ile bırakılacaklar. Amaçları hayatta kalabilmek olacak.
And when that thing happened, they were just devastated.
Bu olay olduğunda perişan oldular.
Prudie must be devastated.
Prudie harap olmuştur.
BUT THEN THIS MAN- - HE LEFT SOON AFTER, BACK TO HIS REAL LIFE, LEAVING THE STUDENTS DEVASTATED.
Fakat kısa bir süre sonra öğrencileri yıkılmış bir şekilde bırakarak gerçek yaşantısına geri döndü.
The refugees are supposed to return to the devastated city.
Mülteciler harap şehre geri dönmek zorundaydı.
I know a lot of people who are devastated by this new level of violence.
Bu vahşetten etkilenen birçok insan tanıyorum.
Don't... A couple of years later she ran off with a young Greek guy and Mr. Koco was devastated.
( Müzik ) Ya yapmaaaa.... ( Müzik ) Birkaç sene sonra kiz bir Rum delikanlisina kaçmis.
The poor woman is devastated.
Kadincagiz perisan bir durumda...
I'm sure they'd be devastated to hear it.
Bunu duyarlarsa perişan olurlar eminim.
Oh, believe me, I'm devastated right now.
İnan bana, çok kızdım şu anda.
She was devastated by his death.
Rol yapmıyordu.
A divorce would have left me Financially devastated.
Bir boşanma benim mali durumumu yeterince harabetti.
The man is devastated.
Adam yıkılmış.
It devastated the small family.
Ailesi harap olmuştu.
He's completely devastated.
Tamamiyle harap biçimde.
the impact, from damage to loss of life, is devastated
Verdiği hasardan, can kayıplarına kadar, etkisi yıkıcı olur.
the forest was devastated, too
Ormanlar da yerle bir oldu.
He's devastated.
Yıkıldı.
She's devastated.
Annesi yıkıldı.
You must be devastated...
Mahvolmuşsunuzdur...
They must be devastated. Oh.
YıkıImış olmalılar.
He's beyond devastated.
Dağıldı gitti resmen.
Says he's devastated, begs me to forgive him.
Harap durumda olduğunu söylüyor ve onu affetmem için bana yalvarıp duruyor.
Devin, I'm the only other person who understands what you were willing to do for this job and how devastated you must be that you're not going to get it.
Devin, Senin bu işi almayı nasıI istediğini ve alamadığında da nasıI yıkıImış olabileceğini anlayacak tek kişi benim.
It devastated him.
Bu onu mahvetti.
- the grandchildren, they'd be devastated.
- Üzgünüm, kardeşim.
I can't remember the last time I was so devastated.
En son ne zaman bu kadar yıkıldığımı hatırlamıyorum bile.
it had been seven days since a tornado devastated wisteria lane, and the residents continued to pick up the pieces of their lives.
# Fırtına, Wisteria Lane'i.. # # yıkıp geçeli tam yedi gün olmuştu... # # Ve insanlar, hayatlarından.. # # geride kalan parçaları toplamaya devam etmişlerdi... #
Well, she must be devastated.
Yıkılmış olmalı.
A sunbeam reveals a devastated land. Soldiers haunt your dreams and hold you in their arms and come back every spring after bidding you farewell.
Günışığı vurduğunda bu harap toraklara, askerler olur kabusun, tutarlar kolundan, ve gelirler her baharda sana emrederler bir hoşçakalı.
After the Wall Street Crash devastated the USA and Europe, the international financial crisis has hit France.
Wall Street Büyük Çöküşü'nün, USA ve Avrupa'daki sarsıntısının ardından uluslararası ekonomik kriz, Fransa'yı da vurdu.
My own daughter will be devastated.
Benim kızım da çok üzülecek.
After my father left us, my mother was devastated.
Babam bizi bıraktıktan sonra annem perişan oldu.
I was devastated.
Yıkılmıştım.
Bao had failed his daughter and was devastated.
Bao kızını kaybetmiş ve harap olmuş bir durumdaydı.
Eugene was devastated when he lerned that, upon attempting to eat Ackbar the bunny,
Eugene olanları öğrendiğinde yıkılmıştı. Bilbo'nun Ackbar'ı yeme girişimi ikisinin de ölümü ile sonuçlanmıştı.
You must be devastated.
Yıkılmış olmalısınız.
The local economy is devastated.
Yerel ekonomi mahvolmuş.
And while 80 % of the city was devastated, that 20 % where the tourists are was not.
Şehrin yüzde sekseni harabeye dönerken turistlerin bulunduğu diğer yüzde yirmilik kısmın durumu yerinde.
Whatever happened with their breakup really kind of devastated him and just left him vulnerable to someone like Shirley. " Andrew!
Onların birlikteliğini sona erdiren şey her neyse onu gerçekten harap etmiş ve Shirley gibi birine karşı onu savunmasız bırakmıştı.
Bill was just devastated, as we all were, but especially so.
Hepimiz gibi Bill de harap olmuştu, ama özellikle o, çok etkilenmişti.
He must have been devastated.
Perisan olmus olmali.
If he knew, he'd be devastated.
Bilseydi perisan olurdu.
You must have been pretty devastated.
Oldukça yikilmis olmalisin.
- You must have been pretty devastated.
- Bayağı yıkılmış olmalısın.
He was devastated, devastated to a point that I've never seen any other human being in that kind of condition.
Yıkılmıştı. O kadar ki daha önce bir insanı hiç böyle bir durumda görmemiştim.
I... financially it's just devastated me.
Finansal olarak perişan haldeyim.
August is devastated.
- Artık evede gelmiyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]