English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Diaries

Diaries translate Turkish

457 parallel translation
I want all diaries and maps. Step on it.
Bütün günlükleri ve haritaları istiyorum.
Someone who falsifies diaries, makes false footprints and disappears into thin air.
Günlükleri tahrif eden, sahte ayak izleri yapan ve sırra kadem basan birisi.
If we are fated to die, our diaries will survive.
Bedenlerimiz yok olsa bile, günlüklerimiz sağ kalacaktı.
But I don't want to loose our maps and diaries.
Harita ve günlüklerimiz kaybolmasın istiyorum.
We don't read other people's diaries, do we?
İnsan başkalarının günlüklerini okumaz, değil mi?
Let's both keep diaries to send each other.
İkimiz de birbirimize yollamak için günlük tutalım.
Can I have a copy of Diaries?
Diaries dergisi var mı?
In the diaries, which he is to write later in his life Edvard Munch often refers to himself in the third person using the names "Brandt", "Nanssen"
Hayatının sonlarına doğru yazdığı günlüklerde Edvard Munch, kendinden üçüncü şahıs olarak bahseder.
In his diaries, Edvard Munch refers to this woman as "Mrs Heiberg",
Günlüğünde Edvard Munch, bu bayandan Bayan Heiberg olarak bahseder.
Munch writes in his diaries of making appointments to meet Mrs Heiberg on the Karl Johan only to have her pass him by with her husband or a friend on her arm,
Munch günlüklerinde, Bayan Heiberg ile Karl Johan'daki buluşmalarından yalnızca onun bir kocası ya da yoldaşı gibi birlikte vakit geçirmek olarak bahseder.
Munch writes in his diaries, repeatedly of following Mrs Heiberg to her rendezvous with other men...
Munch günlüklerinde sık sık Bayan Heiberg'in diğer adamlarla randevularını nasıl takip ettiğinden bahseder...
In Munch's diaries appear these words :
Munch'un günlüklerinde şu sözler görünür :
Inside the coffin, I put the diaries and the photographs.
Tabutun içinde koydum günlükleri ve fotoğrafları.
Come on, you chaps, get your diaries out, come on.
Haydi çocuklar, bakın bakalım randevularınıza, haydi.
- I can't find his diaries.
- Günlüklerini bulamıyorum.
It's all in my diaries.
Hepsi günlüğümde.
These are the diaries.
Bunlar günlükler.
Does he still keep his bloody Bororo diaries?
Hala şu lanet olası Bororo günlüklerini saklıyor mu?
Now, you ought to read the Turner Diaries, Barry, by William Pierce.
Seninkine de acımam. William Pierce'ın Turner Günlükleri'ni okumalısın.
Most of my writing is in these diaries.
Yazılarımın çoğu şu gördüğün günlüklerdedir.
Your grandma has his diaries.
İstersen büyük annende babanın günlükleri var.
Most of my writing is in these diaries.
Şiir falan mı? Yazılarımın çoğu bu günlüklerde.
All her old letters and diaries from her childhood.
Çocukluğundan beri tuttuğu günlükleri ve mektupları burada.
This is what my mother wrote in her diaries... in order to keep track of time.
Annem zamanı takip edebilmek için... bunları yazmış günlüğüne.
Since she was a child she wrote everything in her diaries... in order to see things in their true dimension.
Çocukluğundan beri... her şeyi gerçek boyutundan görebilmek için günlük tutmuştu.
What she wrote in her diaries has helped me overcome my terrors.
Günlüklerine yazdıkları, bana dehşet veren şeylerin üstesinden gelebilmemi sağladı.
I read the Andy warhol diaries.
Andy Warhol'un günlüklerini okudum.
And his diaries are still classified.
Ve günlükleri hala gizli belge statüsünde.
" Dr. Winninger produced diaries which he claimed...
" Dr. Winninger, Barbara Trevino'nun Yağmur ormanları konsorsiyumuna...
She doesn't have the diaries.
Günlüklerim yok.
I may not have the diaries, but he told me what was in them.
Günlüklerim olmayabilir ama o bana içlerinde ne olduğunu anlattı.
Without the diaries, you don't have anything to check out.
Günlükler olmadan, elinde hiçbir şeyin yok.
Willoughby Smith's diaries,
Willoughby Smith'in günlükleri,
I just remembered I still have Julian's medical school diaries.
Şimdi hatırladım, Julian'ın tıp okulu günlükleri hala bende.
All I've been doing is reading these diaries and wondering how the hell I'm still alive, and even if I care.
Bu günlükleri okudum ve hâlâ nasıl hayatta olduğuma hayret ettim. Umurumda da değildi.
And now we return to Red Shoe Diaries.
Şimdi Kırmızı Ayakkabı Günlüğü'ne dönüyoruz.
The so-called confession... is just as phony as the Howard Hughes will... the Hitler diaries or the Emancipation Retraction.
Bu itirafta en az Howard Hughes'ün vasiyeti, Hitler'in günlüğü ve Özgürlük Çekilişi gibi sahte.
"Prison Diaries of Ho Chi Minh"
"Ho Chi Minh'in Hapishane Günlükleri"
- There's nothing about Angel, but it's been ages since I've read the diaries of any of the watchers before me.
- Metinlerde Angel'la ilgili bir şey yok ama benden önceki gözetmenlerin günlüklerini okumayalı uzun zaman olduğunu hatırladım.
It's too bad we can't sneak a look at the Watcher Diaries and read up on Angel.
Doğru. Gözetmen günlüklerine bakıp Angel hakkında birşeyler öğrenememiz ne kadar kötü.
I've been indexing the Watcher diaries covering the last couple of centuries.
Son birkaç yüzyılın gözetmen günlüklerini indeksliyordum.
Tonight's requirements are 12 family photo albums, 9 personal diaries 17 love letters, assorted childhood photographs 26 wallets, ID's and social security cards.
Bu gece için gerekenler... 12 aile albümü, 9 günlük... 17 aşk mektubu, havalı çocukluk fotoğrafları... 26 cüzdan, kimlikler ve sosyal güvenlik kartları.
My experience of diaries is, they always give things away, sir.
Tecrübelerime göre, günlükler bazı şeyleri ele verir, efendim.
I wrote all my thoughts down in countless diaries over the years.
Ben de yıllardır düşüncelerimi sayısız günlüğe yazdım.
Those countless diaries.
Sayısız günlüğü.
You were going to let me read your diaries...
Bana okumam için günlüklerini vermen gerekiyordu.
The Hansen diaries- - not exactly light reading.
Hansen'lerin günlükleri- - tam olarak aydınlatıcı değil.
- These are all the diaries, yours included?
Bütün günlükler bunlar, demek. Seninkiler de dahil.
And lookie here, Miss Phoebe's diaries.
Ve şuraya bakın, Bayan Phoebe'nin günlükleri.
Phoebe, you keep making like you're on Red Shoe Diaries, and I'm gonna have to bust out a can of man repellent.
Phoebe, Red Shoe Diaries'deki gibi davranmaya devam edersen bir oda dolusu dili sarkmış adamı atmak zorunda kalacağım.
They still want a boyfriend, they still want to listen to music that their parents hate... they still want to suck face... they still hide things the same way... gum, secret notes, keys to their diaries.
Hala erkek arkadaş istiyorlar... Hala müzik dinlemekten hoşlanıyorlar ve ailelerinden nefret ediyorlar... Hala yüz emmeyi isterler..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]