English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Didn't happen

Didn't happen translate Turkish

3,346 parallel translation
If you didn't let this dam happen, all your farms would go barren!
Bunun olmasını sağlamazsanız, Bütün topraklarınız çoraklaşacak!
No, that didn't ever happen.
Hayır, öyle bir şey olmadı.
Shit didn't happen like that.
Böyle olmadı ki bu.
If I hadn't been such a stupid drunken dumbass who didn't even consider something hideous could happen...
Çok kötü bir şey olabileceğini bile düşünemeyen geri zekâlı aptal sarhoşun teki olmasaydım.
And when that didn't happen... ... I panicked.
Bu gerçekleşmeyince de paniğe kapıldım.
But I didn't think- - I-I didn't allow myself to think what could happen, what Ben could do, and I should've,'cause Mikey...
Ama düşünmedim... Neler olabileceğini,... Ben'in neler yapabileceğini düşünmek istemedim ama düşünmeliydim. Çünkü Mikey...
Didn't happen that way.
- Aslında böyle olmadı.
I was up very late one night - in the lab running experiments - I saw something anomalous... something that I told myself for a long time didn't happen, that it was some kind of a practical joke, or RF interference -
Bir gece geç saatlere kadar çalıştım... Laboratuarda bazı deneyler yapıyordum. Anormal bir şey gördüm...
Well, no, since it didn't happen last time.
Hayır, çünkü geçen sefer bir şey olmadı.
What didn't happen?
Ne olmadı?
I didn't expect all this to happen.
Bunların olacağını tahmin etmedim.
Honestly, Sharley, I didn't mean for it to happen.
Dürüstçe, Sharley, bunun olmasını ben istemedim.
The only people who could have got into the boathouse, were, firstly, whoever completed the murder hunt and found the key which didn't happen, secondly, Mrs Oliver or someone to whom she gave her key which she says didn't happen and Poirot was with her.
Kayıkhaneye girebilecek olanlar, birinci olarak, cinayet avını bitirip anahtarı bulan kişi, ki böyle bir şey olmadı, ikinci olarak, Bayan Oliver ya da kendi anahtarını verdiği kişi, ki böyle bir şey olmadığını söylüyor, ve Poirot da onunla birlikteydi.
I slit his throat to make sure that didn't happen.
Bunun olmaması için de boğazını kestim.
I didn't mean for any of this to happen. I didn't want to come between friends.
Bunların hiçbirisi olsun istemedim, ben arkadaşlar arasına girmek istemedim.
It just didn't happen.
Hamile kalamadım.
That didn't happen.
Bu olmadı sayalım.
Didn't it happen right after you went in?
Sen içeri girdikten hemen sonra olmadı mı bu?
Now obviously this was gonna happen because you're a goddess with that face and that hair, but even if you didn't have a nice face, and even if you had absolutely no hair because of some bizarre medical reason, I'd still adore you, and I...
Bunun olacağı çok belliydi... çünkü sen, o yüzünle ve saçlarınla... bir tanrıçasın... ama güzel bir yüze sahip olmasaydın... ve tuhaf bir tıbbi sebepten dolayı... tek bir tel saçın olmasaydı da... seni yine çok severdim... ve ben de... duygularımı paylaşıyor olabilme ihtimalin var mı diye merak etmiştim.
- You didn't think that would happen?
- Bunun olabileceğini düşünmedin mi?
I didn't want this to happen, man!
Bunun olmasını ben istemedim.
That's so American to just swipe it under the carpet and act as if it didn't happen.
- Oğlun unutuyor mu sanıyorsun? Halı altına süpürüp bir şey olmamış gibi yapmak tam Amerikalılara göre.
Didn't happen here, though.
Burada olmamış.
I mean I can't exactly leave you here and pretend it didn't happen, can I?
Aslında, seni burada bırakıp, sanki hiçbir şey olmamış gibi çekip gidemem, değil mi?
I didn't expect that to happen today.
- Bugün bunun olmasını beklemiyordum.
Which part, the story or the fact that it didn't happen?
Hangi kısmı, hikaye mi yoksa olmaması mı?
She didn't happen to mention where they might be staying?
Kalacakları yerden bahsetmedi, değil mi?
I didn't mean for it to happen.
Nasıl oldu bilmiyorum.
- What didn't happen.
- Ne olmamış ki.
I wanted to cherish everything about you, but it just didn't happen.
Seni her şeyinle beğenmek istiyordum ama bu olmadı işte.
But that didn't happen.
Ama düşündüğüm gibi olmadı.
And when the worst didn't happen on its own, she made it happen.
Ve kendi başına gelenin Mirabella'nın başına gelmesinden korktuğu için böyle yaptı.
I didn't know this would happen!
Böyle olacağını bilmiyordum!
Oh, and you didn't happen to see the directions...
Peki bunları görmedin mi?
I didn't ask for this to happen!
Böyle olmasını ben istemedim!
- That didn't fucking happen!
- Öyle bir bok olmadı!
It didn't fucking happen.
Çünkü öyle bir sikim olmadı.
Which didn't happen, fyi.
Hangisi gerçek.
I didn't make it happen?
Ben yapmadım mı?
Didn't happen. Look. You're looking at one of God's perfect little miracles right now.
Şu an tanrının küçük mükemmel mucizelerinden birisine bakıyorsun.
I didn't want this to happen.
Bunun olmasını istememiştim.
I didn't know it would happen.
Olacağını da bilmiyordum.
You know, I didn't plan for this to happen, Matt.
Bunların olmasını planlamadığımı biliyorsun Matt.
Wait, we didn't belong here either, so what's gonna happen to us?
Bekle biz de buraya ait değiliz. Bize ne olacak?
And told me that he wished it didn't happen.
Ve bana keşke bunlar yaşanmamış olsaydı dedi.
It's like it didn't even happen.
sanki hiç olmamış gibi.
I didn't mean this to happen.
Bunun olmasını istememiştim.
This didn't happen and it'll never happen again.
- Böyle bir gece yaşanmadı. Ve bir daha da asla yaşanmayacak.
I know you saw it happen but you didn't see the bite.
Olanları gördün ama, ısırdığını görmedin.
I can tell you it didn't happen again.
Bir daha hiç benzer bir şey olmadı.
I'm sorry, but I visited him. I didn't mean for it to happen.
Üzgünüm. onu ziyaret ettim ama amacım bu değildi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]