English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Digs

Digs translate Turkish

820 parallel translation
Boy, she really digs you.
Senden gerçekten hoşlanıyor.
At night that same Nosferatu digs his claws into his victims and suckles himself on the hellish elixir of their bloode.
O Nosferatu ki, gece olunca pençelerini kurbanlarına geçirir ve onların kanlarının cehennemî iksirini emer.
Digs wells
Kuyu kazar
No, he digs them, he digs them.
Hayır, kayaları kazıyor.
- I was in my digs. I waited for you.
- Pansiyonda seni bekliyordum.
I figure best we leave something like this on him lest somebody digs him up and makes out he was killed.
Onun üzerine bunu koyup öyle gömsek iyi olur, birisi burayı kazıp, onu bulursa öldürüldüğünü sanmasın.
A man who rises from his chair and digs his heels sternly into the carpet is violently opposed to something, and the Admiral being quite distressed by the criticisms of the Press would be most apt to resent my intrusion.
Sandalyesinden hiddetle kalkan ve topuklarıyla halıda izler bırakan biri bir şeylere şiddetle karşı çıkıyordur ve Amiral'in canı, basının eleştirileri yüzünden de bir hayli sıkılmış tabi benim fuzuli ziyaretime de bir hayli içerlemiş.
Honda's digs? I wouldn't know.
- Nerelere takılır.
I've got some money at my digs.
- Pansiyonda biraz param var.
He sleeps in the cemetary and - digs up the corpses.
Mezarlıkta uyuyor ve cesetleri kazıyor.
For reasons that will take too long to explain, she can't stay in rented digs.
Çeşitli nedenlerden ötürü bunu açıklamak çok uzun sürecek kız kiralık yerlerde kalamaz.
The sun digs them up.
Güneş dışarı çıkartıyor.
Well, I thought perhaps... you see I have to get fixed up in digs...
Düşündüm ki, belki... kalacak bir yer ayarlamam gerekli.
Now digs, Mabel would you get me an outside line.
Şimdi ev işini halledelim. Mabel, bana bir dış hat bağlar mısın?
That is as good as fixed and one of the best digs in Warnley too.
Güzel bu da ayarlandı. O ev Warnley'deki en iyi evlerden biri.
Ives here is a tunnel man, so he digs in front, pushes the dirt behind him.
Ives iyi kazıcı, o önden kazıyor, çıkan toprağı arkasına doğru itiyor.
I've got digs with his widow.
Karısının pansiyonunda kalıyorum.
We'll just have to wait until someone digs us out.
Birileri bizi kurtarana kadar bekleyeceğiz.
"He who digs a pit will one day lie in it."
Bir başkası da demiş ki... "Mezar kazan günün birinde kendini mezarda bulur."
- He digs for old bones and things.
- Kazı yapıp kemik falan arıyor.
'Cause everybody digs a swingin'cat
Çünkü ancak kediler nasıl becerileceğini biliyor.
The mole is an animal that digs tunnels underground ln search of the sun, it sometimes comes to the surface
Köstebek yer altında tüneller kazan bir hayvandır... Güneşi aramak için arada bir yer yüzeyine çıkar...
General, if anyone digs deep enough, they'll discover I've let your construction company charge a fortune.
General, iyice araştıracak olurlarsa, şirketinizin maliyet artışı olarak istediği fahiş farkları onayladığım anlaşılır.
The Heavy digs it.
Ağır Adam çok beğendi.
Crew comes in, digs a hole.
Ekip gelir, çukuru kazar.
She digs me.
Beni anlıyor.
It's me they want, away from the digs! They wanna clean it out!
Altına konmak icin beni uzaklaştırıyorlar!
A shovel for a man who digs.
Toprağı kazan kürek kullanır.
- I shared digs with the president's brother.
- 39. - Başkanın kardeşiyle aynı yurtta kalmıştık.
Well, it's a chick who digs intellectual types and super bright guys.
Şey, entelektüel tipleri ve çok zeki adamları seven piliç demek.
A white girl that digs black brothers... that want a black brother.... I done had experience with a few of them.
Siyah kardeşlerden hοşlanan... siyah kardeş isteyen bir beyaz kadιn... böyle bir kaç tanesine rastladιm.
He always digs for his food so instinctively, he tries to solve this problem by digging.
Yyeceğini hep kazarak elde ettiğinden, içgüdüsel olarak, bu sorunu da kazarak çözmeye çalışıyor.
For a while, she looks on as he scratches and digs for the few scraps of food he can find.
Bir müddet boyunca, porsuk birkaç parça yiyecek için tırmalayıp kazırken, kuş sadece seyrediyor.
The longer the Lieutenant digs into this, the greater the risk.
Komiser bunu ne kadar irdelerse, tehlike o kadar artar.
A rake. And I have a need for a rake and spade to once more gather the earth in which the water digs deep tombs.
Şimdi sonbahar geldi ve ihtiyacım olan şey ve ihtiyacım olan şey su dol derin çukurları toprakla örtebilmek için bir kürek ile tırmık.
- thunder and rain were so tempestuous that scarcely any fruit could ripen in my yard now I'm in the autumn of my years and I have need for a rake and spade to once more gather the earth in which the water digs deep tombs.
Şimdi sonbahar geldi ve ihtiyacım olan şey su dol derin çukurları toprakla örtebilmek için bir kürek ile tırmık.
I guess he digs it.
Sanırım o, kazı yapıyor.
You see the nose digs in first on touchdown, the whole thing goes ass over tip.
İner inmez, yere çakılma tehlikesi var.
The animal digs his sweaty brow into his cheek... and they stand in the dark for an hour... like a necking couple.
Hayvan terli alnını onun yanağına dayıyor... ve bir saat boyunca öylece duruyorlar karanlıkta... tıpkı sevişen bir çift gibi.
Poor Frank digs into the boy too much, but nothing in excess.
Zavallı Frank çocuğu çok fazla eşelerdi, fakat sinirliydi.
There's a vacancy in my digs.
Pansiyonumda boş bir odam var.
Background of the exhibit, patrons of archaeological digs.
Arkeolojik kazıların ardındaki patronu göstermek için.
Digs deep.
Derine dalıyor.
She's got eyes for you. She digs you.
Gözlerini sana dikmiş, resmen gözleriyle yiyor.
So what, if he digs it?
Diyelim ki öyle, ne çıkar ki?
The lifelike clubfoot look is caused by a built-in spring which digs into the ankle, causing excruciating pain.
Canlı gibi görünen kulüp ayağı görüntüsünü gizli bir yay sağlıyor, ayak bileğine değiyor ve şiddetli ağrıya sebep oluyor.
Face, you get us some digs and start throwing snowballs at the film commissioner.
Face, bize bir pansiyon bul ve film komisyoncusuna kartopu atmaya başla.
He discharged himself just like you, my friend did went to London, found digs in Brixton and never looked back.
Arkadaşım, tıpkı sizin gibi kendini taburcu etti. Londra'ya gitti, Brixton'da oda tuttu ve bir daha geriye bakmadı.
I'll go to the digs and see if I can get a fire lit.
Pansiyona gidip şömineyi yaktırmaya çalışacağım.
Violence does, in truth, recoil upon the violent, and the schemer falls into the pit which he digs for another.
Şiddet, gerçekten de,... şiddeti doğurur ve entrika çeviren kimse kurbanı için kazdığı kuyuya kendisi düşer.
- She digs you, man.
- Senden hoşlanıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]