English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dinging

Dinging translate Turkish

70 parallel translation
- [Car Door Alarm Dinging] Is this where we're picking up your friends?
Arkadaşlarınla burada mı buluşacağız?
[Dinging]
[Balçık]
- - [Dinging]
... [Balçık]
- [Dinging] - in search of a father figure. By having aj ournalist follow the young misfit throughhis career of crime, Penn suggested how history was distorted even as it was unfolding.
Genç uyumsuzu bir gazeteciye suç kariyeri boyunca takip ettirerek Penn, tarihin ortaya çıkarken bile ne derecede çarpıtıldığını gözler önüne seriyordu.
- [Bell Dinging ] - [ Dharma] Hey, Greg, ever done it in a streetcarbefiore?
Hey, Greg, sokakta bir arabanın içinde hiç yaptın mı?
- [Bell Dinging] - Hey, just kiddin', huh?
Sadece dalga geçiyordum.
[Bell dinging]
..
I'm too busy wondering who's dinging my car in the garage.
Arabamı garajdan kimin çaldığını merak etmekle fazla meşgulüm.
[Bell Dinging] So I want the monogram to read M-A-X P-O-W -
Bu yüzden baş harflerin M-A-X P-O-W -
- Very good, sir. - [Dinging]
Çok iyi, efendim.
I'm the one in charge of dinging pledges. Big job?
Adaylarla ben konuşurum.
[Microwave dinging] Comin'right up.
- Hemen geliyor.
I ain't fired up the birds yet if that's what you've been ring-a-ding-dinging about.
Eğer ding dang kastediyorsanız kuşları henüz serbest bırakmadım.
- [Dinging]
Pekâlâ!
I didn't. / You had a run-in with him the day he died, bitched him out for dinging your car.
- Olmadım. - Öldüğü gün bir tartışma yaşamışsınız, arabanı çizdiği için dırdır yapmışsın.
- Give him heart. - [Bell Dinging]
Ona kalbini ver.
It's just dinging, and it's annoying.
Zil sesi işte. Çok sıkıcı.
- Charlotte. - [Bell Dinging] - Charlotte, can you hear me?
Charlotte, beni duyabiliyor musun?
Stop dinging that bell, goddammit!
Kes şu zile basmayı lanet olası!
All they wanted to talk about was you dinging Crystal Hoyle.
Tek konuşmak istedikleri senin Crystal Hoyle'u çınlatmandı.
[dial tone ] [ train bell dinging ] [ train horn blares]
[çevir sesi ] [ trenin zilleri çalar ] [ trenin düdüğü öter]
You want my confession on dinging those serial killers, I'll give it to you after Laurie is home safe.
Seri katiller üzerine itirafımı istiyorsunuz bunu yaparım ama Laurie eve döndükten sonra.
( BELL DINGING ) But the world around them is changing fast.
Ancak etraflarındaki dünya çok hızlı bir şekilde değişiyor.
Cars, caskets- - still dinging them on the way out, huh, Frank?
Arabalar, tabutlar hala çıkış yolu değil mi, Frank?
[Bell Dinging]
( Çıngırak çalar )
The dinging. Just turn down the volume.
Şu "ding" sesini kısar mısın?
[car bell dinging] - I'm not gonna get in the car, because I know if I do, You'll try to drive me to the hospital.
Arabaya binmeyeceğim çünkü binersem beni hastaneye götüreceğini biliyorum.
( bell dinging )
( Zil çalar )
[Train bell dinging] Do you speak English?
İngilizce konuşabiliyormusunuz?
And, hey, we're not doomed. Look. [BOAT DINGING]
Şuna bak, kurtulduk!
I'm gonna dock you for dinging the car and for showing up late today, all right?
Arabaya çarptığın ve geç geldiğin için maaşından keseceğim.
If you, uh, need help warming your house, doesn't need to be like a whole... party, per se, you know, could just be... [Bell dinging]
İlla parti olması gerekmez her şey olabilir...
All dings are anonymous, and that is, of course, to encourage dinging.
Tüm reddetmeler gizlidir ve tabii ki, reddetmeye teşvik etmekte.
( Dinging )
- Seni bekliyoruz. - Lütfen. - Geri dön.
Every time Kristina adds something to their calendar, his phone starts dinging.
Kristina takvime her bir şey eklediğinde, onun telefonu ötmeye başlıyor.
Why isn't that phone of yours ringing or buzzing - or dinging or whatever it is blueberries do?
Telefonun neden çalmıyor ya da titremiyor o'Blueberry'ler ne yapıyorsa ondan yapmıyor?
[Bell dinging] Oleg, where are my burgers?
Oleg, hamburgerlerim nerede?
( bell dinging ) Turn signals... out!
Sinyalleri, çıkar!
I don't want you dinging my doors.
Kapılarıma çarpmanı istemiyorum.
You're dinging and donging right in front of my face.
Gözümün önünde çınlıyorsunuz.
Yet here you are, all growed up, still dinging and donging and don't have the sense to ditch.
Koca adam olduğun halde hâlâ kapı çalıyorsun ama kaçacak mefhuma sahip değilsin.
And I can hear the bells dinging.
Zillerin çaldığını duyabiliyorum.
( Dinging nearby ) There's too much splashing in the bath.
Çok su sıçrattın banyoda.
Oh, I-I'm unfortunately... [dinging]
Ne yazık ki- -
And come out... ( trolley bell dinging )
ve girmiş olabilir... Nerdeyiz biz?
- [Continues ] - [ Bell Dinging ] [ Dharma] Come on, darlin'!
Hadi hayatım.
Like a dinging.
Çan sesi.
[screams ] [ grunting and smacking ] [ bells dinging] Special delivery!
Özel teslim!
[Bells dinging]
Ne boktan iştir bu ya!
( computer dinging ) Sir, county sheriff is already responding.
Efendim, eyalet şerifi zaten birilerini göndermiş.
[Train bell dinging] All right, go, go, go!
Pekala, geçin, geçin, geçin!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]