English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dingy

Dingy translate Turkish

118 parallel translation
At times the illusion of love may outlast the image of a dingy room but awaken we must.
Yeri gelir sevginin o sanrısı, pis bir odanın görüntüsünden daha uzun sürebilir ama bunun farkına varmamız gerekir.
Moon Man lights the dingy sky
Ay Adamı sönük gökyüzünü yakar
The dingy sky
Sönük gökyüzü
You don't belong in a dingy hole.
Sen bu köhne yere ait değilsin.
She seems a bit dingy to me for Mazard. He'd do better than that, I'm sure.
Eminim ondan daha iyileriyle beraber oluyordur.
Your dingy, gloomy office in that dingy, dirty street, the rotten smell from the factory chimneys pressing down on the shabby little houses?
O izbe muayenehanen, insanın içini boğan, pislik içindeki bir caddede üzerineydi, fabrika bacalarından çıkan pis kokuların virane barakaların üzerini kapladığını, virane küçük barakaların üzerini kaplıyor?
To put the kindest face possible on it... the girl was a little horror - a transparent, syrupy little phony... with about as much to offer a man as Cuckoo the Bird Girl. Not even Peter, with all of his radiant innocence about women... could have been stirred for one instant by that dingy little creep.
Yüzündeki çok kibar görünüme rağmen... kız ürkütücüydü - solgun, duygusal... kaçık bir kuş gibi kendini sadece kadınlara masum duygularla yaklaşan Peter'e değil... başkalarına da sunan...
To see her married in white in a dingy little church to a plumber who'll only give her a worthless name and the squalor of good intentions?
Ona sadece değersiz bir isim ve iyi niyet dolu bir sefalet verecek bir muslukçuyla, basit bir kilisede beyazlar içinde evlendiğini görmek için mi?
I'm Dingy Bell.
Adım Dingy Bell.
Dingy, don't let this worry you.
Dingy, sen hiç merak etme.
- I don't think he's going to help us, Dingy.
- Bu adamın bize yardım edeceğini sanmıyorum, Dingy.
Dingy, I can't hold on!
Tutamıyorum, Dingy.
I've been able to rent a dingy, ugly old apartment.
Eski, çirkin ve pis dairemi kiralayabildim.
'In the spring, I wasn't holed up in a dingy hotel ducking the police.'
'Baharda, pis bir otelde saklanıp polisi atlatmaya çalışmıyordum.'
There she was on that dingy stage in that pathetic play.
Oradaydı... şu kirli sahnede o dokunaklı oyunda.
It's a whole lot better than that dingy Vogon crate!
O pis Vogon kafesinden iyidir!
Instead of screwing, Wilbur sits around all night and complains to you about his dingy old lady and his tax returns.
İlişkiye girmek yerine, bütün gece oturup yaşlı aptal karılarından şikayet ederlerdi. ve vergilerinden.
Gave me this little dingy.
Ver şu küçük pisliği var.
What a... dingy way to die.
Ölmek için... ne aptal bir yol...
Ringy-dingy
Ringi-dingi.
Dingy, but nice.
Sersem ama kibar.
He is a man who, failing in more worthy walks of life and being of meddlesome and troublemaking disposition, finally comes to rest in a dingy office over the chip shop,
Kendileri, hayatın birçok alanında başarısızlığa uğramış işgüzar ve problem yaratan bir mizaca sahip olup en sonunda bir balık restoranının üst katındaki pis bir ofise yerleşmişlerdir.
No pal of mine is gonna stay... in some dingy flophouse.
Hayır, hiçbir dostum, kirli dandik otellerde kalamaz.
Dingy.
Kirli.
As I say, it's a bit dingy at present, but it's surprising what a lick of paint'll do, isn't it?
Dediğim gibi, şu an biraz kirli ama boya yapıldığında daha iyi olacaktır.
At a dingy office in Montparnasse Station, formal end of German rule.
Montparnasse istasyonundaki harap bir büroda... Alman hakimiyeti resmen sona erdi.
Chrissie Lou Connors used to have dingy brown hair and little bitty tits.
Chrissie Lou Connors'ın soluk saçları ve küçük memeleri var.
I'm sorry, I'm sorry, I don't mean to quibble but it seems like her heart is always going heidi-hiedi ringy-dingy, or scooby dooby.
Kusura bakmayın, aklıma bir şey takıldı da... Kadın, kalpleri sürekli hoppidi hoppidi güppüdü güppüdü ya da tıkkıdı tıkkıdı diye mi atıyor?
It was only a small. Dingy little place.
Ufak, kirli bir yerdi sadece.
It's just old and dingy, that's all.
Eski ve biraz kararmış, hepsi bu.
I can't leave it! You gouged a hole in my dingy floor!
Gidemem Kararmış zeminimde iskarpelayla delik açtın!
Here it is holiday time, and we're hiding out in this dingy rattrap.
Yılbaşı geldi ve biz bu fare kapanında kısılıp kaldık.
- Not a thingy-dingy.
- Hiç bir zamazingo yok.
Do you really wanna let her spend Christmas Eve all by herself in that dingy motel room?
Onu Noel arifesinde o küçük, pis otel odasında tek başına bırakmayı mı tercih ediyorsun?
That ringy-dingy noise... it's called a phone and it wouldn't hurt you to answer it.
Bu, pis zil sesini duyduğunda... Telefon çalıyor demektir, ve telefonu aç anlamına gelir.
The demon goes dingy when it's forced out.
İblis dışarıdan zorlandığında, tüm pisliği serbest kalıyor.
Just tie yourself on with your sash and we'll fly from the ugly mole and his dingy house far away, across the mountains to the warm countries where the sun shines more brightly than it does here and it's always summer, with its lovely flowers dear little Thumbelina.'"
Kuşağınla kendini bağlaman yeterli ve bu çirkin köstebek ve bu köhne evden uzaklara, dağların arasından sıcak ülkelere uçalım güneşin buradan daha çok parladığı ve sevimli çiçekleriyle, hep yazın olduğu yerlere sevgili küçük Thumbelina. "
All he's got is that dingy pride of his
Tek sahip olduğu saçma kibiri işte!
Freakin'evaporated like a dingy, stinkin'mud puddle.
Kahrolası bir pislik gibi kokuşmuş.
I'm Prince Lali Jhamba from the Ringy Dingy Heights near Bombay, Calcutta and New Delhi, India. India. India.
Ben Prens Lali Jhamba Ringy Dingy boylarından Bombay yakınlarında, Calcuta ve Yeni Delhi, Hindistan.
"Which is my way of saying that I miss you all and that dingy place."
Zannediyorum bu, hepinizi ve o kirli yeri özlediğimi..... söylemenin bir biçimi. "
All those young popsters come Christmas day, they'll be stretched out naked with a cute bird balancing on their balls and I'll be stuck in some dingy flat with me manager, Joe, ugliest man in the world,
Noel günü, o genç popçular çırılçıplak uzandıklarında hepsinin aletinin üzerinde bir piliç olacak. Bense, dünyanın en çirkin adamı menajerim Joe'yla pis bir dairede, kahrolası kumardan, hiçbir şey kazanamadığımız için mutsuz olacağım.
We sat down in his little dingy room and got out a piece of paper and we figured out what it costs him to live.
VE Cinayet Konusunda En Becerikliler Cinayet Karşıtı Vaaz Verenlerdir. VE Nefreti En İyi Becerenler SEVMEYİ Vaaz Edenlerdir.
Here I am... waiting to quit the dingy hole I'm living in and settling in a palace
İşte ben pis delikten çıkıp, saraylarda yaşamayı bekliyorum.
If you had a father like mine... you'd have found my palace to be smaller than your dingy hole
Senin de benimki gibi bir baban olsaydı o zaman sen de saraydan kaçıp, pis bir delikte yaşamak isterdin.
I thought it'd be nicer to eat out here than in the dingy old kitchen.
Burası o pis mutfakta yemekten daha hoş olur diye düşündüm.
I just wanted to thank you for helping me get out of that dingy cell.
Sadece beni o kötü hapishaneden çıkardığınız için Teşekkür etmek istedim.
It's probably not a real good idea... to go lookin'for it unless you want to get your dingy chopped off.
Pipinizi kaybetmek istemiyorsanız bakmayın.
You think Im dingy, dont you?
Kafaya taktığımı düşünüyorsun.
... a phantom through the dingy mist.
"..
- and some jerk steals our dingy.
- Bakın, bir saat önce limana yanaştık kahvaltıya gidip geldik ve serserinin biri sandalımızı çalmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]