English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Disadvantage

Disadvantage translate Turkish

417 parallel translation
I feel at such a disadvantage here in Moscow.
Moskova'da kendimi çok dezavantajlı hissediyorum.
What I'm afraid of is that some of the jurors might not know you... and that'd put me at a great disadvantage.
Benim korktuğum şey jürinin seni tanımaması. Bu benim için hiç de iyi olmazdı.
It's just that I feel at such a disadvantage.
Sadece kendimi biraz dezavantajlı hissediyorum.
We had the disadvantage of being Londoners... just down for a fortnight's rest.
İki haftalık bir tatil için orada bulunan Londralılar olma talihsizliğine sahiptik.
It puts the normal citizen at a great disadvantage.
Normal bir vatandaş eşit şartlarda karşı koyamıyor.
He has got my worst former disadvantage.
O benim geçmişimdeki en kötü dezavantajıma sahip.
This work was composed under a slight disadvantage.
Bu küçük bi dezavantajla bestelenmiştir.
What is the balance of advantage and disadvantage?
Avantaj ve dezavantajlarını karşılaştırsak?
Mr. Dowd, you have us at a disadvantage here.
Bay Dowd, bizi sıkıştırdınız.
That's the disadvantage.
Bu da dezavantajı.
I have little experience in criminal cases, and I shall be at a disadvantage with a skillful prosecutor.
Ceza davalarında tecrübem az ve deneyimli bir savcı karşısında dezavantajlıyım.
We're at a disadvantage because he can turn sharper than we can.
Ona karşı bir dezavantajımız var. O, bizden daha keskin dönüş yapabilir.
I find myself at an awkward disadvantage.
Kendimi dezavantajlı bir durumda hissediyorum.
Somehow they seem to put me at a disadvantage.
Her nasılsa beni biraz zor durumda bırakırlar.
Here I am at a disadvantage with respect to you, Sir.
Ne yazık ki sizin avantajınıza sahip değilim, bayım.
You leave me at a disadvantage all night?
Bütün gece benimle mi eğlendiniz?
- You leave me at a disadvantage?
- Benimle dalga mı geçiyorsunuz?
- It puts a woman at a disadvantage.
- Bu bir kadını dezavantajlı yapar.
Here's to your disadvantage.
Dezavantajı ol.
You, uh, have me at a disadvantage, mr. Tennyson.
Karşınızda zor bir durumdayım, Bay Tennyson.
"Because you took advantage of my disadvantage"
"Benim zayıflığımdan faydalandığın için"
You seem to have me at a disadvantage again, my lord.
Yine beni dezavantajlı olarak yakaladınız, efendim.
They have one great disadvantage.
Ve bir dezavantajları var.
I'm afraid you have me at a disadvantage.
Korkarım ortada bir haksızlık var.
So they ´ ve got us at a great disadvantage.
Bu yüzden onlara karşı çok dezavantajlıyız.
An education ´ s a disadvantage in this day and age.
Günümüzde artık, eğitim bir dezavantaj.
It puts me at a disadvantage.
Savunmasız kalırım.
Now, it seems to me that your greatest disadvantage is your lack of professional experience coupled with the fact that, being a gorilla you would tend to frighten people.
Bence sizin en büyük dezavantajınız profesyonel deneyiminizin olmaması ve goril olduğunuz için insanları korkutacak olmanız.
You have me at a disadvantage.
- Beni zayıf durumda yakaladınız.
Although I do feel at a disadvantage.
Biraz ters ayak üzerine kalmış gibiyiz.
You have me to disadvantage, ma'm.
Beni utandırıyorsunuz, madam.
Your Majesty, of the nine prisoners, they only freed one. And they lost nine more men. They're at a disadvantage.
Peki değil majesteleri, 9 mahkumdan... sadece biri kaçırabilindi... ama diğerleri hala elimizde
If we can sneak in, we won't be at a disadvantage!
tamam o zaman! İçeri sızmayı başarabilirsek... avantajsız olmayacağız!
To fight on England placed the Luftwaffe in disadvantage.
İngiltere üzerindeki savaş, Alman hava kuvvetlerinin zararına oluyordu.
If you find this places you to a disadvantage, I do apologize.
Bu size haksızlık olacaksa, özür dilerim.
It was a crashing disadvantage to me in the 1942 campaign in that I hadn't got a wireless set which would contact my air support in Rangoon, and, therefore, believe it or not, the only thing I could do was to tap in onto the railway telephone line, get the babu in the post office in Rangoon, and try and persuade him that it was vitally important for me to be put on to air force headquarters.
1942 seferinde benim için en vurucu dezavantaj Yangon'daki hava desteğimizle irtibatı sağlayacak kablosuz bir setimiz olmayışıydı ve bu sebeple, inanın ya da inanmayın yapabildiğim tek şey demiryolunun telefon hattına girmek Yangon'daki Babu isimli adama bağlanmak ve onu, hava kuvvetleri karargahımıza bağlanmanın hayati derecede önemli olduğuna ikna etmekti.
Yes, we're at a disadvantage
Doğru, Avantaj onlarda
It's to the clan's disadvantage if we kept her
Onu klanda tutmak yararlı olmayacaktır
Using a heavy weapon slows you down And puts you at a disadvantage
Ağır bir silah kullanmak seni yavaşlatıp dezavantaj sağlar.
Will my country be at a disadvantage?
"Ülkem kötü bir duruma düşecek mi?"
There is one small disadvantage.
Küçük bir dezavantajı var.
Whoever they may be, they have us at a grave disadvantage here in the street.
Her kimlerse, sokakta bize ciddi bir dezavantaj oluşturuyorlar.
You have me at a disadvantage, mr. Holmes.
Avantajımızı kaybettik Bay Holmes.
In fact, you have a disadvantage.
Aslında, bir dezavantajın var.
Thus, fresh air is neither an advantage, nor a disadvantage.
Bu yüzden, taze havanın bir avantajı veya dezavantajı bulunmamakta.
Mother, it looks like the battle of Jinsha was utterly to our disadvantage
Anne, görülüyor ki Jinsha savaşı tamamen aleyhimize.
As a child you are at disadvantage and then you keep on because it's easier!
Çocuk olarak dezavantajlısın ve kolay olduğu için devam ediyorsun!
We are already at a disadvantage because it's several months since he left the wild.
Şimdiden çok geç kaldık çünkü vahşi ormandan ayrılalı aylar oldu.
- You have me at a disadvantage, sir.
Bana karşı avantajlı durumdasınız.
Neither am I, so obviously no disadvantage here.
Ne de ben. Yani burada dezavantaj değil.
Therefore, we were in disadvantage since the beginning. The Japanese were in minority, was two for each one.
Japon ordusu sayıca azınlıktaydı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]