English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Disarm

Disarm translate Turkish

780 parallel translation
Disarm yourselves and surrender immediately.
Silahlarınızı bırakıp derhal teslim olun.
Take the plate to the kitchen and disarm the fricassee.
Tabağı mutfağa götürün ve pilici silahtan arındırın.
To disarm suspicion, you will go hunting.
Ördek avına çıkmış görüntüsü verme emri aldılar.
Line'em up and disarm'em! - Get back there.
Sıraya sokup, silahlarını alın!
Disarm him first.
Önce silahını al.
You ask us to disarm.
Silahsızlanmamızı istiyorsun.
How can we get our land or keep it if we disarm?
Silahsızlanırsak, toprağımızı nasıl geri alır ve koruruz?
I think it is essential to take my troops to Morelos and help him decide to disarm.
Birliklerimi Morelos'a sevkedip onu silahsızlanmak için ikna etmek hayati bir konu oldu.
Disarm or perish!
Silahlarınızı bırakın, ya da yok olun!
He's dropping leaflets on the British government, telling them to disarm.
İngiliz hükümetine silahsızlanmalarını söyleyen broşürler atıyor.
You disarm me by beating me to the punch.
Erken davranarak beni hazırlıksız yakalıyorsun.
The Basque provinces, Malaga, Barcelona, Madrid, victoriously resist and disarm the model.
Bask bölgesi, Malaga, Barcelona ve Madrid'de başarıyla karşı koyuldu ve isyancıların ellerinden silahlarını alındı.
- Disarm them!
Silahlarını alın şunların!
( Soldiers disarm Tegana and Ian. ) - Stop him!
( Askerler Tegana ve Ian'ı silahsızlandırdılar. )
- Did you disarm it? - I don't know.
- Devre dışı yaptın mı?
We tried to disarm the warhead in time, but we don't know.
Vakti geçmeden füzeyi devre dışı bırakmaya çalıştık ama emin değiliz.
Or you may not be able to disarm all the charges and the ship might be scuttled... in which case you're likely to drown... or be rescued by the Germans... or by the Allies.
Ya da patlayıcıları etkisiz hale getiremeyebilirsiniz ve gemi batırılır... Bu durumda büyük ihtimalle boğulursunuz... Ya da Almanlar veya Müttefiklerce kurtarılırsınız.
- Ja. I was trying to disarm them.
Zararsız hale getirmeye çalışıyordum.
I will continue to disarm the charges... in the event that we are intercepted by an Allied warship.
Müttefik savaş gemilerinin yolumuzu kesme durumuna karşı düzenekleri zararsız hale getirmeye devam edeceğim.
- Did you disarm it?
- Etkisiz hale getirdin mi? - Evet.
Number two... issue an order to disarm the entire city.
İkincisi tüm şehre silâhsızlanma emri verilmesi meselesi.
To disarm us, what else?
Bizi silahsız bırakmak için tabii ki, başka ne olabilir?
Cast down your enemies, disarm them!
Devirin düşmanlarınızı, silahsız bırakın!
Major Benson, disarm...
Silahlarınızı...
Disarm.
Silah bırakın.
Jindrich sent peace petitions to Stalin and Truman, and appealed to our army to disarm.
Jindrich, Stalin ve Truman'a barış dilekçeleri gönderir ve ordumuzun silahsızlandırılması için çağrıda bulunurdu.
You're the only one who can disarm the mechanism by inserting your red key in one of the substations located throughout the facility.
Sen kırmızı anahtarını kullanarak, bu mekanizmayı etkisiz hale getirebilecek tek kişisin tesisin içindeki herhangi bir deaktive aygıtını kullanabilirsin.
This'll help me... disarm her.
Bu onu silahsızlandırmak için bana yardım edecek.
And at the very beginning, I had some 700,000 Japanese soldiers, sailors and airmen to take the surrender, disarm, put into prison camps, awaiting transportation back.
Ve en başında teslim almak, silâhsızlandırmak ve esir kamplarına koymak zorunda olduğum geri gönderilmeyi bekleyen, 700.000 dolayında Japon askeri, denizcisi ve havacısı.
I repeat previous order, you are to disarm yourself and return to the bomb bay immediately!
Önceki emri düzeltiyorum. Kendini silahsızlandırıp,... derhal bomba ambarına dön.
Disarm yourself. This is an order.
Derhal kendini silahsızlandır!
For example, just waiting around awhile so we can disarm you? No.
Mesela, ambarda beklesen, böylece biz de seni silahsızlandırırız.
You know, we've really gotta disarm the bomb.
Bombayı silahsızlandırmamız lazım.
Look, we catch the man, disarm the bomb. There's still 16 hours to go.
Dinle, adamı yakalayacağız, bombaları etkisiz hale getireceğiz. 16 saat daha var.
( Koenig ) Disarm laser!
Laseri devre dışı bırak.
- They can disarm the charges in 30 microns, once they reach them.
- Patlayıcılara ulaştıkları anda 30 saniyede etkisiz hale getirebilirler.
Wait, Swallow... don't disarm the tent yet.
Bekle Andorinha... çadırı toplama daha.
When they go to sleep, you must disarm them. "
Onlar uyuduğunda, silahlarını almalısınız.
- Disarm him.
- Silahlarını alın.
And you must disarm
Ayrıca silahlı giriş yasak
Now we don't need to disarm it!
Etkisiz hale getirmemize gerek kalmadı!
You're gonna have to disarm him.
- Onu silahsızlandırmak gerekir.
- I'll disarm the other bomb. - Just in the nick of time.
- Diğer bombayı keseceğim.
All must disarm here at the pavilion.
Herkes Kamelyada silahını teslim etmelidir
"Disarm yourself"
"Silahını teslim Et!"
Disarm the Public Safety Committee, it has outlived its usefulness
Halkın Kurtuluşu Komitesi silahsızlandırılmalı. Yetkilerini aştılar.
- Can't we disarm the missiles?
- Füzeleri silahsızlandıramaz mıyız?
Order it to disarm the missiles.
Füzeleri silahsızlandırmasını emret.
Master Dugu, if you wish to visit Wudang Please ask your men to disarm
Dugu Bey, Wudang'a girecekseniz... lütfen silahlarınızı bırakın!
Tell them to disarm!
Silahları Bırakmalarını Söyle!
If I have to disarm anything even remotely sophisticated, two hours ain't exactly leaving time for a coffee break.
Hafiften sofistike bir bomba düzeneğini bile etkisiz hale getirmek için iki saat bile yetmeyebilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]