Discipline translate Turkish
2,436 parallel translation
Compulsively showing up four hours late, ignoring discipline, ignoring rules...
Özellikle dört saat geç gelerek, disiplini yok sayarak, kuralları yok sayarak.
She had to do something, somehow she had to discipline me and this was the only way that she could do it.
Bir şeyler yapması gerekiyordu. Bir şekilde beni disipline sokması gerekiyordu ve tek yapabileceği buydu.
An hour class demands 45 minutes of discipline.
Bir saatlik dersin 45 dakikasında disiplin için uğraşıyoruz.
This game requires discipline, precision, a still hand and a steady heart.
Bu oyun disiplin, duyarlılık, sakin bir el ve sağlam bir kalp gerektirir.
- And discipline.
- Ve disiplin.
Stop saying he just needs a discipline, Norman.
Sadece disipline ihtiyacı var demeyi kes Norman.
You do manage to maintain little discipline, right?
Her şeye açık olurlarken disiplini de koruyacaksınız değil mi?
You have no idea what it takes to be knight courage, fortitude, discipline.
Şövalye olmanın gereklerini cesaret, dayanıklılık ve disiplinin ne olduğundan haberin yok.
You are competent on the discipline of justice.
Siz adaletin ilmine vakıfsınız.
Excuse me, I must discipline Ron.
Müsaadenle. Gidip, Ron'u disipline sokmalıyım.
The army lacked discipline, the troops were scattered and administration was ignorant.
Ordu disiplinsizdi, asker darmadağın, yöneticiler cahildi.
Sheikh, there is a man who cannot control his wife because God forbid, he's married to strong and fierce woman He wants to teach her discipline what shall he do?
Şeyhim, güçlü ve öfkeli bir kadınla evli olup da eşine söz geçiremeyen bir adam eşine edep öğretmek için ne yapmalıdır?
Darwin's brilliance was to connect what he was seeing with an idea from a completely different discipline - economics.
Darwin'in parıltısı, gördükleriyle, tamamen farklı bir disipline - ekonomi- ait bir fikir arasında bağlantı kurmasıydı.
Famous monks and poets had practiced self-discipline at this temple.
Bu tapınak kendisini soyutlayan şair ruhlu keşişleriyle meşhurdur.
You still lack discipline.
Hâlâ terbiye olmadın.
- We're talking about teaching them discipline.
- Disiplini öğretmekten bahsediyoruz?
They got no discipline.
Onlar hiç disiplinli değildir.
And I like to discipline too.
Ayrıca disiplini de çok severim.
So, discipline is of utmost importance.
Bu yüzden disiplin daha önemlidir.
She needs the discipline.
Disipline ihtiyacı var.
France will save herself by observing the highest standards of discipline.
Fransa kendini, çok disiplinli davranarak kurtaracaktır.
What they're looking for is discipline and technique.
Aradıkları teknik ve yetenek
That means discipline over every part of your life.
Bu da demek oluyor ki hayatınızın her anında disiplinli olacaksınız.
And learning to listen, that takes a lot of discipline.
Ve dinlemeyi öğrenmek, işte bu büyük disiplin ister.
Discipline, healthy mind for a healthy body.
Ben size disiplin hakkında ne öğrettim? Sağlıklı beyinler disiplinli vücutta olur.
I'm better suited to a life of thought debate, intellectual discipline.
Ben ise daha çok düşünceli, münakaşalı ve entelektüel disipline sahip bir hayat için yaratılmışım.
The program requires discipline, dedication and some hard work.
Bu programda disipline, kendinizi adamanıza ve sıkı çalışmaya ihtiyacınız olacak.
Discipline, sir!
Disiplin, efendim!
At Vertical Trinity, we don't believe violence is appropriate discipline.
Vertical Trinity'de disiplini sağlamak için şiddete uygulamaya inanmayız.
We will enforce strict discipline.
Disiplinden asla taviz vermeyeceğiz.
He found a lifeboat, rigged a sail... and being of a nautical discipline... turned his eyes to the Heavens and read the stars.
Cankurtaran botu bulur, bilgilerinin ışığında yıldızları okur ve rotasını çizer.
Things that require discretion, and the utmost discipline.
Tedbirli olmayı ve katı disiplini gerektiriyor.
No thinking for yourse ves... no a ternative p ans... and above a, DISCIPLINE
Kendi kendinize kararlar vermek yok. Başka planlar yapmak yok. En önemli şey ise :
- Yes, discipline.
- Evet, sana ceza verecek.
Get some discipline in his life.
Hayatı düzene girecekti.
Specialist Martinez had two commendations scored in the top 1 % in that aptitude area and it's discipline and hard working.
Uzman Martinez'in iki takdirnamesi var. Yetenek sınavında en yüksek puanı aldı ve disiplini ve sıkı çalışıyor ve sıkkın zamanında rahatlatmanın dışında ona asla dokunmadım.
Rules are in place to maintain good order and discipline, and our job here is to enforce those rules.
Kurallar düzeni ve disiplini sağlamak içindir. Buradaki görevimiz bu kuralları uygulamaktır.
Here, you will learn a discipline.
Burada disiplini öğreneceksiniz.
If I had any power in this film school I'd give you... -... the highest grades in every discipline.
Biliyorsun, Eğer bu okulda nüfuzlu biri olsaydım her dersten en yüksek notu sen alırdın..
Pienaar's team played without discipline, without strategy and without courage.
Pienaar'ın takımı, disiplinden taktikten ve cesaretten yoksun bir oyun sergiledi.
You will want to die. But you must have strong courage and discipline.
Ölmek isteyebilirsiniz ama büyük bir cesarete ve disipline sahip olmalısınız.
It requires discipline
Disiplin de gereklidir.
Okay granted, we do have some discipline issues.
Tamam haklısın, bazı disiplin sorunlarımız var.
Eating kids is not a discipline issue.
Çocukları yemek disiplin sorunu değildir.
Discipline, Lads, discipline!
Disiplin beyler, disiplin!
Keep your discipline.
Disiplininizi koruyun.
But you'd never know it'cause I have mental discipline.
Ama bundan haberin yok, çünkü zihinsel disipline sahibim.
And the best that we can hope to do is to quell it through relentless discipline.
Elimizden gelmesini umabileceğimiz en iyi şey ise onu mütemadî bir disiplinle bastırmaktır.
I found discipline in books.
Disiplini kitaplarda buldum.
I'm Captain Discipline.
Kontrol altına alınamam.
Over thousands of years, societies all over the world have found that one discipline above all others yields certain knowledge about the underlying realities of the physical world. That discipline is mathematics. I'm Marcus Du Sautoy, and I'm a mathematician.
Zamanı ölçmekten, evrendeki konumumuzu anlamamıza dünyanın haritasını çıkarmaktan denizlerdeki yolumuzu bulana kadar insanlığın en eski buluşlarından bugünün gelişmiş teknolojisine dek matematik, insan hayatının ekseni olagelmiştir.