Disgraceful translate Turkish
384 parallel translation
It's disgraceful!
Hiç utanman da yok!
I have been driving in the streets and I have seen disgraceful things.
Sokağa çıktım ve utanç verici şeylere şahit oldum.
It's disgraceful.
Utanç verici...
If you'll permit me to say so, your lordship, your parents'graves are in a disgraceful condition.
Söylememe izin verirseniz efendim, ailenizin mezarı utanç verici bir durumda.
Last year, the gaol and the hospital were a disgraceful sight.
Geçen yıl kodesteki ve hastanedeki manzaralar utanç vericiydi.
His appearance is so disgraceful, I... I hate to take him any place.
Görüntüsü öyle rezil ki onu bir yere götürmeye utanıyorum.
- This is disgraceful.
- Bu bir rezalet.
It's disgraceful.
Utanç verici.
The performance tonight was disgraceful.
Bu geceki gösteri utanç vericiydi.
They're disgraceful.
Şartlar çok kötü.
Entirely disgraceful.
Tam bir rezillikti.
This is disgraceful.
Bu gerçekten utanç verici.
Well, if you ask me it's disgraceful,
Hımm, bana sorarsan bu bir rezalet?
Isn't it disgraceful?
Ne ayıp, değil mi?
Disgraceful hitting a child!
Bir çocuğa vurmak utaç verici!
- It's disgraceful.
- Utanılacak durumda.
It's disgraceful.
- Evet. Bu rezillik.
Talking is disgraceful during services.
Ayin sırasında konuşmak ayıptır.
My dear fellow, the way that you flirt with Gwendolen... is perfectly disgraceful.
Gwendolen'le flört edişin çok rezil.
I think his behavior utterly disgraceful. He knows perfectly well why!
Bence yaptığı son derece rezil bir şey ve o nedenini çok iyi biliyor.
It's absolutely disgraceful!
Bu resmen, utançverici.
Just the same, I think it's disgraceful.
Umarım başına kötü bir şey gelmez.
Have they been telling you disgraceful things about me too?
Hakkımda utanç verici şeyler de söylediler mi?
It's disgraceful what they're doing to you, Billy.
Sana yaptıkları haksızlık, Billy.
THEY MUSTN'T GET THE SLIGHTEST INKLING OF THIS DISGRACEFUL AFFAIR.
Bu utanç verici mesele hakkında en ufak bir kuşkuya kapılmamaları gerekiyor.
IT'S DISGRACEFUL, MRS. WILBERFORCE.
Bu utanç verici Bayan Wilberforce.
It's disgraceful.
Isırarak öldürmüş.
Sneaking back here prying into our personal affairs, of all the disgraceful outrageous performances...
Gizlice geri dönüp burnunu bizim kişisel sorunlarımıza sokarak, bütük yüz kızartıcı ve rezilane yönleriyle...
Disgraceful.
Utanç verici.
- It's disgraceful.
- Bu utanç verici.
How disgraceful.
Ne kadar ayıp.
I think it's disgraceful that anyone should smoke at a time like this.
Böyle bir zamanda çok saygısız bir şey.
He did not remember when he had attained humility but he knew he had attained it and he knew it was not disgraceful and it carried no true loss of pride.
Ne zamandan beridir tevazu sahibi biri olduğunu hatırlamıyordu ; ama ona sahip olduğunu biliyordu. Ayrıca bunun kendini küçük düşüren, onur kırıcı bir şey olmadığını da biliyordu.
- How disgraceful.
- Ne kadar da aşağılayıcı.
In a position like this, there's nothing disgraceful about honourable surrender.
Bence bu şartlar altında, teslim olmanın onursuz yanı olmaz.
- Roger, you are disgraceful.
- Roger, sen ailemizin yüz karasısın.
A disgraceful scene.
Utanılacak bir durum.
- Disgraceful.
- Rezalet.
But it was disgraceful.
Ama rezaletti.
Disgraceful!
Çok ayıp!
That dress is disgraceful.
Bu elbise çok utanç verici.
I think she's disgraceful.
Onu çok rezil buluyorum.
Just look at how disgraceful it is. Observe her dress and her pose.
Kusura bakmayın ama giyimine ve şu duruşa bir bakın!
This disgraceful practice has put many houses at a loss as to what to do.
Bu yüz kızartıcı durum bir çok evi ne yapacağı konusunda çaresiz bırakmış durumda.
In contrast to many disgraceful ronin, and the spineless timidity of other daimyo households, both parties in this instance acted in an exemplary manner that will open eyes and clear the air.
Bir çok utanç verici roninin ve diğer daimyo evlerinin omurgasız çekingenliğine karşın bu meselede iki taraf da gözleri açıp sis bulutlarını dağıtacak şekilde örnek bir davranış sergilediler.
Disgraceful!
Tanrı aşkına.
It's disgraceful!
Bu rezil bir şey!
- It's disgraceful!
- Utanç verici!
It's disgraceful.
Ne ayıp.
It's disgraceful!
Ne kadar ayıp!
Disgraceful.
- Tam bir rezalet.