English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dishonor

Dishonor translate Turkish

394 parallel translation
Here I am facing dishonor, perhaps death and it means nothing to you.
Ben burada alçaklıkla, belki de ölümle karşı karşıyayım.. ... ve bunların senin için bir anlamı yok.
I meant no dishonor to him or to you.
Kendisine de sana da hiç bir onur kırıcı tavrım olmaz.
I saw Baigneur yesterday and played the big dishonor scene
Dün Baigneur'u gördüm ve gururumu ayaklar altına aldım.
She has too much honor to conceive of dishonor in anyone she loves.
Kendisi öyle onurlu ki, sevdiği insanları onursuz düşünemiyor.
But those who dishonor themselves on the battlefield will lose everything!
Fakat savaştaki şerefsizler herşeylerini kaybedecek!
Even those who had heard the most evil things against him - strange rumors about his mode of life which became the chatter of the clubs - could not believe anything to his dishonor when they saw him.
Ama şüphe çekmiyordu. Hakkında en korkunç şeyleri işitenler, yaşam biçimi hakkında dedikodular duyanlar bile onu gördüklerinde duyduklarına inanmıyordu.
What have I taught you that showed you how to bring dishonor on us?
Ben seni böyle mi yetiştirdim, ismimize leke süresin diye mi?
I've brought you no dishonor.
Ben ismimize leke sürecek bir şey yapmadım.
Only dishonor.
Sadece şerefini düşündü.
Maybe I wanted to honor you and maybe I wanted to dishonor and discredit all greatness.
Ya seni gururlandırmak istemişimdir ya da mükemmelliği küçültmek ve bayağılaştırmak.
I would never dishonor your name.
Bana inanmanı istiyorum.
Try not to dishonor it.
şerefini lekeleme.
Tell Father I didn't dishonor his sword after all.
babama herşeyden önce kılıcının şerefini ayağa düşürmediğimi söyle.
Do what you will, dishonor shall be humor.
Hakaret et, şaka sayacağım.
The treaty you signed on behalf of the Emperor is unworthy of Rome and it brings us dishonor.
İmparator adına imzaladığın antlaşma Roma'nın şanına aykırı ve bizim için utanç kaynağı oldu.
But living with you here like this... brings dishonor on them... and they hate any of us who give that impression to foreigners.
Ama burada seninle böyle yaşamak... onurlarının kırılmasına neden oluyor... ve yabancılara bu izlenimi veren hepimizden nefret ediyorlar.
Is it your wish that you dishonor your father?
Babanın onurunu kırmak mı istiyorsun?
Dishonor.
Utanc.
Dishonor.
Bu alçaklık.
Dishonor.
Alçaklık.
Dishonor!
Alçaklık!
So that she will not fall in an ugly position of dishonor when she dies.
Böylece öldüğü zaman onursuz olmanın çirkinliği yüzüne yansımamış olacak.
Dishonor to himself, to his ancestors.
Kendinin ve atalarının şerefini lekeledi.
Samon, you dishonor yourself by even speaking with him.
Samon, onunla konuşmakla bile şerefini lekeliyorsun.
So... is it a dishonor?
Yani... bu utanç verici mi?
I've led you to dishonor, defeat and death.
Sizi şerefsizliğe, yenilgiye ve ölüme götürdüm.
What Your Holiness suggests does us both dishonor.
Papa cenaplarının sözleri her ikimizi de aşağılıyor.
My dishonor onblag they may regret.
Onur kırıcılar pişman olabilirler.
That you achieved honor from dishonor and sent five men to their certain death.
"şerefsizlikten şeref elde ettin... "... ve beş kişiyi ipe gönderdin.
I know this leg means I won't last very long but I pray I can manage to have enough time to amass evidence and bring to a court-martial all those who discredit and dishonor the uniform of the Union.
Bu bacak yüzünden fazla ömrüm kalmadığını biliyorum. Ama Tanrı'dan tek isteğim birliğin üniformasına itibar etmeyen ve saygısızlık gösterenlerin yaptıklarını kanıtlayıp, askeri mahkemeye çıkarabilmem için bana biraz daha zaman tanıması.
We are here to judge you by the law ofthe mountains, because you have sought to bring dishonor on us.
Biz, dağların kanununa göre sizi yargılamaya geldik. Bizim ailemizi lekelemeye çalıştığın için..
I find less dishonor in living at a friend's house than in being on the government payroll.
Bana göre hükümetin memuru olmak bir arkadaşın evinde kalmaktan daha onursuz bir olay.
Dishonor is unbearable!
Şerefsizliğe katlanılamaz!
The article suggests'capital punishment with dishonor'for a riot in front of the enemy.
Bu kanun maddesi, düşman önünde bir isyanı "idam cezası" ile cezalandırmayı öneriyor.
This is a dishonor for my battalion.
Bu taburumuzun şerefine sürülen bir lekedir.
As usual, Your Dishonor.
Her zamanki gibi, Yargıç efendi.
Your Dishonor.
Yargıç efendi.
I've been here 4 1 / 2 months... watching Your Dishonor juggle objections... like an old monkey with peanuts.
Dört buçuk aydır burada elinde fıstık, yaşlı bir maymun gibi haksız, saçma sapan itirazlarınızı izliyorum.
I gave her freedom, but I taught her never to dishonor her family.
Onu özgür bıraktım ama aile şerefini korumasını da öğrettim.
In the same way, we, while modern Japanese soldiers, we did not have leaving to imprison in them because it would be a dishonor.
Bize de modern Japon askerleri olarak tutsak olmamamız gerektiği, bunun tam bir kara leke olduğu öğretildi.
" If you dishonor our name, I'll kill myself
"Eğer aile adımıza leke sürecek olursan intehar ederim."
What a disgrace! You brought dishonor on us!
Şerefimizi iki paralık ettin.
And dishonor!
Ve şerefsizlik!
Damned whores! You dishonor the name of all women!
Bütün kadınların yüz karasısınız.
No dishonor.
Asla kırılmam.
What have I done to deserve such dishonor?
Onun şerefini lekeleyecek ne yaptım ki?
Letting Kira live is the greatest dishonor we can do to our master.
Kira'nın yaşamasına göz yummak Efendimize yapabileceğimiz en büyük şerefsizliktir.
Why does he dishonor us in this way?
Neden bize böyle bir şerefsizlik yaptı?
Had I known earlier that he's Amari's dog he wouldn't have been alive today to bring dishonor to us.
Daha önce bilseydim Amari lerden olduğunu... bugünlerin olmasına dahi izin vermezdim
... a villain. I too will dishonor you. I will show you.
Göstereceğim sana gününü.
My Lulu, better death than dishonor...
Dostum, ölüm bu hale düşmekten iyidir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]