English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dismal

Dismal translate Turkish

215 parallel translation
Oh, it'll be a relief to see light in those dismal old windows.
O kasvetli eski pencerelerde hayat görmek güzel olacak. Kesinlikle.
I don't want to spend it watching your grieving, dismal, sweet, intelligent face.
Hayatımı senin kederli, kasvetli tatlı ve zeki suratına bakarak geçirmek istemiyorum.
First a roundup of brigands - that last dismal vestige of ancient predatory soldiering... the last would-be conquerors.
Önce çeteleri bu eski yağmacı asker gruplarından kalan son kırıntıları da yakalayacağız. Kalan son sözüm ona fatihleri.
" Oh, Bark, that home for the aged is so dreary and dismal.
Bark, O yaşIılar evi o kadar bunaltıcı ve kasvetli ki...
How bravely he overcame the dismal handicaps of his parentage.
Ailesinin üzücü engelleriyle nasıl da cesurca başa çıkıyordu.
- What right have you to be dismal?
Senin karamsar olmaya ne hakkın var?
You'll always represent what's most dismal and most alien in life.
Hayatında her zaman en kederli ve en farklıyı temsil edeceksin.
Having you in my family is a pretty dismal prospect.
Sizin aileme katılmanız çok küçük bir olasılık.
and my fell of hair would at a dismal treatise rouse and stir as life were in't.
Korkulu masallar gerçekmiş gibi, diken diken ederdi saçlarımı.
Why do you bring me to this dark and dismal place?
Neden beni bu karanlık, kasvetli yere getirdiniz?
I don't think I've ever tried so hard to be gay and made such a dismal mess of it.
Neşeli olmaya hiç bu kadar çalışmamış, kederli bir duygusal karmaşaya da hiç böylesine düşmemiştim.
What a dismal bore you are, Anquetin.
Çok sıkıcı bir adamsın Anquetin.
Sounds very dismal.
Çok hüzünlü gibi.
I would not spend another such a night... though'twere to buy a world of happy days... so full of dismal terror was the time.
Yani dini bütün bir Hıristiyan olarak yemin ederim, bana dünyanın mutluluğunu verseler böyle bir gece daha geçirmek istemem. O kadar dehşet doluydu.
Arched over me a dismal gloom
Beni kasvetle sardı
D for dull and for depressing, dismal and deadly!
Berbatın B'si..... iç karartıcının İ'si!
It's movingly dismal.
Ne kadar iç karartıcı.
Keeping to the theme of tonight's program, I must warn you that before you get a look at the pleasant scenery, we must first pass through one of those dismal tunnels.
Bu akşamki programımızın konseptine uygun olarak,... hoş manzaraları seyre dalmadan önce,... kasvetli tünellerden geçmek zorunda olduğumuzu söylemeliyim.
Yesterday we were privileged to witness... the dismal failure of Mr. Bolton's demonstration.
Dün, Bay Bolton'un sönük, başarısız gösterimine şahit olma imtiyazına sahip olduk.
A pathetic need, arising out of a dismal and anonymous life... that would like to enlarge itself to the dimensions... of cinematic life.
Sinema hayatının boyutlarına ulaşmak isteyen... kasvetli ve adsız bir yaşamın sonucu olarak... ortaya çıkan zavallı bir ihtiyaç.
Anniversaries are so dismal, especially one particular anniversary.
Yıldönümleri öyle iç karartıcı ki, özellikle de bir tek özel yıldönümü.
Yet, this is the dismal case of every soul in this congregation who has not been born again, however moral or strict, sober and religious you may otherwise be.
Şimdi, bu topluluktaki insanlar da tekrar doğmayacaklar, buna karşın dindar olan sizler, tersi durumda olabilirsiniz.
I only guessed... after you turned that dismal little fat man into a blackbird.
Sıkıcı şişkoyu siyah bir kuşa dönüştürdükten sonra tahmin ettim sadece.
They saw a barren-looking island, flanked, like life's ramparts, by the contours of a horribly steep and dismal bluff.
Kıraç görünümlü sanki hayatın korkutucu ve kasvetli uçurumuyla çevrilmiş bir ada gördüler.
You dismal bird!
Seni sıkıcı kuş!
Your tricks are so bloomin'dismal.
Şakaların hiç komik değil.
You see man as a rather dismal creature.
İnsandan sıradan bir yaratık gibi bahsediyorsunuz.
Don't be so dismal.
Bu kadar karamsar olma.
The money that would be for the house... and you gave this dismal because of his wife, as if I were the treasurer of your office.
Ev için olan paramı... Ya sen ne yaptın? Evli olduğun için hayâtımı kararttın.
Norway, in terrible numbers assisted by this traitor, the Thane of Cawdor began a dismal conflict till Bellona's bridegroom, Macbeth confronts the king arm against arm, curbing his lavish spirit.
Muazzam sayıda Norveçli hain Cawdor Beyi'nin desteğiyle müthiş bir saldırıya girişti, ta ki Bellona'nın damadı Macbeth krala kılıç kılıca karşılık verip, onun ruhuna gem vurana kadar.
My fell of hair would at a dismal treatise rouse and stir as life were in it.
Kasvetli bir hikaye dinlesem, gerçekmiş gibi tüylerim diken diken olurdu.
No more of the dreary, boring classes... dismal lectures, sitting around bullshitting..
Artık sıkıcı, kasvetli sınıflar... boğucu dersler, kendini beğenmiş koca götlü..
Suffering makes life seem dismal and suspect.
Istırap yaşamı kasvetli ve kuşkulu gösterir.
Now he was burdened with the harassing cares and responsibilities which are the dismal adjuncts of great rank and property.
Şimdi de asalet ve mal mülkün kötü yan etkileri olan... can sıkıcı sorumlulukların altında eziliyordu.
If we start with our present atmosphere the experiment is a dismal failure.
Eğer şu anki atmosferimizle başlarsak, deney başarısız olacaktı.
I warn this dismal, hollow, worn-out Sultan that we're neither marionettes nor fiends
Bu karanlık, kasvetli ve... tükenmiş halife için!
How long will we have to hide in these dismal caverns?
Daha ne kadar bu kasvetli mağaralarda saklanmak zorundayız?
Those dismal Russian poems.
Bir de o kasvetli Rus şiirleri var.
With Aaron away in Greece, I couldn't imagine a more dismal place than this.
Aaron, Yunanistan'dayken burası çok kasvetli.
- Coach, I'm on top of the world. Which is a dismal spot in Greenland somewhere.
- Koç, tam anlamıyla dünyanın tepesindeyim ki orası da Gronland gibi kasvetli bir yer işte.
I think we're stuck with a very stupid and dismal-looking album.
Bence çok aptal ve sıkıcı görünümlü bir albüm kapağına kaldık.
* What a dismal thing to do!
Ne kadar üzücü bir şey olur bu!
- "Dismal" is better.
- "Hazin" daha iyi.
- "Dismal," then.
- "Hazin," olsun o zaman.
All I know is that one night you were mine... in a dismal setting, faint with love.
Tek bildiğim O bir gece benim olduğundur Kasvetli bir ortamda
" In an otherwise dismal evening,
" Genelde Kasvetli bir gece olsa da,
I'm Lois burnham Wilson, the wife of a helpless, hopeless, drunken sot, a selfish, sick alcoholic who's kept me imprisoned in this dismal sanitarium for more years than I care to remember.
- Ben louise Burnham Wilson. Dünyanın en umutsuz, en zayıf ve en egoist alkoliğinin karısıyım. - Yıllardır bu hapishanede senin gibi bir ayyaşa gardiyanlık yapıyorum!
The sight is dismal.
Manzara kasvetli.
As a human being, I have been a dismal failure.
Bir insan olarak, iç karartıcı bir başarısızlık oldum.
Dismal.
İç karartıcı.
Dismal?
Hüzünlü mü?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]