Disperse translate Turkish
499 parallel translation
Please disperse.
Lütfen dağılın.
Disperse them!
Dağıtın onları!
Disperse!
Dağılın!
I order you to disperse immediately.
Size hemen dağılmanızı emrediyorum.
You should disperse.
Dağılın.
Disperse and go your ways in peace.
Dağılın ve huzur içinde yolunuza gidin.
Stand by to disperse.
Dağıtmak için hazırda bekle.
Disperse your squad along this section.
Birliğini bu bölgeye dağıt.
Disperse the crowd.
Kalabalığı dağıtın.
You must disperse.
Dağılmanız gerek!
And friends, disperse yourselves, but all remember what you have said, and show yourselves true Romans.
Hadi dostlar, dağılalım ve hiçbirimiz unutmasın verdiği sözü. Gösterelim gerçek birer Romalı olduğumuzu.
Disperse out there nicely.
Güzel bir şekilde dağılın.
Orders to disperse them.
Gösteri dağıtma emri.
We must disperse!
Dağılmalıyız!
The rest of you disperse!
Geri kalanlar dağılsın!
Chepei, leave the packhorses, disperse, and at nightfall go singly into camp.
Capey. Adamlarını al ve ne oluyor bir bak.
I've sent soldiers to disperse them.
Dagitilmalari için askerler yolladim.
Disperse around the edge of the mat.
Minderin etrafına dağılıp oturun.
If you request I will use my powers to disperse the evil forces and avert such disaster.
İsterseniz güçlerimi kullanarak, kötü güçleri dağıtır ve bu felaketi önlerim.
Please disperse.
Uzaklaşın lütfen.
- Spread out and disperse.
- Ayrılıp dağılacağız.
But Pips, we had to disperse our fighter squadrons. We had to!
Avcı uçağı taburlarımızı dağıtmamız gerekti.
We'll disperse, join forces when we're strong again.
Dağılalım. Güç kazandığımızda tekrar bir araya geliriz.
Disperse?
Dağılmak mı?
The war forced them to disperse their children.
Savaş insanları çocuklarından ayırdı.
The warriors in the head disperse to form the encircling horns.
Savaşçılar dağılıp boynuzları oluşturur.
I know how to disperse them.
Bu işi bilirim.
For words have the power to disperse the shadows from around the objects they name.
Kelimelerin gücüne inanmaya devam ediyor onlar günlük kullanımda anlamlarını yitirseler dâhi.
His orders are to disperse immediately after the funeral.
Cenaze töreninden hemen sonra içtimanın dağılmasını emretti.
Disperse the Spearhead.
Spearhead'i bilgilendirin.
Five more days, then we disperse to the Aures Mountains.
Beş gün sonra Avras Dağlarına dağılacağız.
Disperse while we can.
Fırsat varken dağılalım.
Tell the others to disperse and meet at the Aures Mountains at Jhaba Fergien.
Diğerleri dağılsın ve Avras Dağlarında Caba Fergiyen'de buluşsun.
No, disperse!
Hayır, dağılın!
Disperse any resistance!
Direnişin her türlüsünü yok edin!
Don't disperse.
Bırak, dokunma.
Disperse the riot!
İsyanı dağıt! Yap dedim!
Disperse any resistance!
Her türlü direnişi dağıtın!
Commander Giotto, disperse your search parties.
- Kumandan, gruplarınızı dağıtın.
And so, what is the object of it- - to disperse these colored balls strategically around the table?
Masanın etrafında topları stratejik bir şekilde yaymak mı?
The police were called in to disperse the demonstrators — a move that unfortunately led to violence.
Göstericileri dağıtmak için polis çağırıldı maalesef bu daha fazla şiddete yol açtı.
Only way I know to disperse a few of the planes.
Bildiğim tek yol bir kaç uçağa dağılmak.
After the order to disperse was given... I saw this man and others... run and shout :
Dağılma emri verildikten sonra bu adamın ve diğerlerinin koşup bağırdığını gördüm.
Not to disperse. Not to wound.
Kalabalığı dağıtmak, yaralamak değil.
By the power of your authority you ought to disperse the gathering.
Kanun namına bu topluluğu dağıtman gerekiyor.
Disperse the crowd!
Kalabalığı dağıtın!
Disperse
Dağılın!
Disperse apes gathering in the mall.
Ağaç yolundaki maymun topluluğunu dağıtın.
Repeat : disperse apes gathering in the mall.
Tekrar ediyorum. Ağaç yolundaki maymun topluluğunu dağıtın.
Disperse them and get on with it.
Tanrı Kralı korusun.
Please disperse.
Şimdi dağılın lütfen.