English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Display

Display translate Turkish

2,667 parallel translation
Many people display such photos.
Herkesin böyle fotoğrafları var.
And both... are on display in this ad.
İkisi de bu reklamda sergileniyor.
Well, I've been acing my other classes - - two A's, plus, my etchings are on display in the student lounge.
Diğer notlarım çok iyi. İki tane A aldım. Ayrıca gravürlerim de öğrenci salonunda sergileniyor.
And the cuts display smooth walls, which means that the amount of force necessary to do such a thing...
Kesiklerde pürüzsüz duvarlar var. Bu da aşırı miktarda güç kullanılması halinde olabilir.
Being up here on this platform, on display, makes it much worse, and...
Burada, bu platformun bu yapının üzerinde olmak, işleri daha kötü yapıyor ayrıca...
He pushed him right through a display case.
Onu vitrine fırlattı.
- public display of anger.
- Vatandaşa Öfke Gösterisi
In his letters did he ever display any animosity toward this country?
Mektuplarında hiç ülkeye yönelik bir düşmanlık belirtisi var mıydı?
Put that suit on display and... steal my thunder.
Kendini ekranın önüne çıkar ve ilgiyi üzerimden al.
Well, I guess as long as I fold it afterward and don't display it at night...
Seçmelerden sonra kendimi toplayıp gece coşmadığım sürece sorun yok gibi...
Well, if everything on display here was state of the art, it would be obvious we're hiding something important.
Burada her şey göz önündeki teknoloji harikalarıysa belli ki bir şeylerin saklandığı aşikar olurdu.
An impressive display, Hakeem.
Etkileyici gösteri, Hakeem.
But a display to your country and their foreign allies of our resolve should be enough to bring them to the negotiating table.
Ama ülkenize ve müttefiklerine niyetimizi göstermek onları pazarlık masasına oturtmamız için yeterli olacaktır.
That should display enough of your bosom to attract a new mate, or a hungry infant.
Bu elbise yeni bir eşi veya aç bir bebeği etkileyecek kadar göğüslerini öne çıkaracaktır.
Well, when challenged, monkeys generally assert their dominance through chasing, assault and a stylized penile display.
Mücadele durumunda, maymunlar genel olarak üstünlüklerini öne sürerek takip, saldırı ve gelenekselleşmiş penis gösterisi yaparlar.
Contact lenses that display text messages.
Kısa mesaj gösteren kontakt lensler.
To wherever you're going to display it.
Sergileyeceğiniz yere olan nakliye ücreti.
Display it?
Sergilemek mi?
The bull walrus will ward off all challengers with an extreme display of power.
Denizayısı gücü, kudreti sayesinde, Bütün rakiplerini yenecek.
What you need is Oscar's bowl on display.
Oscar'ın mama kabını koymamız lazım.
I have caller display.
Çağrılar telefonda görünüyor.
That was a stunning display, Thor.
Müthiş bir gösteriydi, Thor.
Not just at the funerals and at the church, he organized a "Beautify Carthage" campaign, and he put on the very first East Texas art festival and invited artists from all around the region to display their works.
Sadece cenazelerde veya kilisede değil. "Carthage'ı Güzelleştir" kampanyası başlattı ve Doğu Teksas'ın ilk sanat festivalini düzenledi. Bölgenin dört tarafından sanatçıları eserlerini sergilemeleri için davet etti.
The only thing that you should be thinking about... is where you're gonna display the commendation.
Şimdi tek düşünmen gereken şey hakkındaki övgülerin hangi ekranlarda çıkacağıdır.
If we refuse into her game, at least achieve these bastards display.
Oyunu oynamayı reddersek bize kendilerini göstermek için ortaya çıkacaklardır.
Like the biggest firework display ever. Boosh!
Hayatımda gördüğüm en büyük havai fişek gösterisiydi sanki.
My mother died in that fireworks display.
Annem o havai fişek gösterisinde öldü.
- Is she alive? He likes to publicly display his victims.
Kurbanlarını açıkça teşhir etmeyi seviyor.
You cannot possibly put such an intimate female garment on display.
Buraya kişisel bir kadın giysisi koyamazsınız.
- Why does not this display?
- Bu ekran neden çalışmıyor?
I think this is display the information.
Sanırım bu bilgi ekranı.
It's Darwinism on display.
Darvinizm * bu.
Uh, I got too much respect for your intelligence, Tom, to, uh, take that little display of human vanity seriously.
Zekâna, gösterdiğin insanlık gurur tablosunu ciddiye alamayacak kadar saygı duyuyorum Tom.
They should be on display.
Ön tarafta olmalılar.
I look to you to display very, very basic surgical knowledge.
Ben senden çok çok basit cerrahi bir bilgi istiyorum.
We got injunctive relief for our friend so the owner would have to take down a damaging display.
Arkadaşımız için ihtiyati tedbir kararı çıkarttık böylece dükkan sahibi zarar verici reklamı indirmek zorunda kalacaktı.
This Norman Rockwell display may warm the cockles of some other fool who believes no fucking child not even the budding psychotics, should be left behind. But the fact is the sooner Carl is put in prison, the safer this world is gonna be.
Bu Norman Rockwell figürü hiçbir çocuğun dışlanmaması gerektiğine bazı aptalları inandırabilir ama Carl hapse girdiği gün dünya daha güvenli bir yer olacak!
But the public might demand such a display from a soldier.
Fakat halk, bir askerin çehresini görmek isteyecektir.
The guy is dead just the display.
Canlı yayında göstermişler
Display has its purpose.
Görünüşün bir amacı vardır.
He has risen to prominence in the Ludus ever since Oenomaus was injured against Theokoles... In an amazing display of bravery.
Oenomaus Theokoles'in karşısında yaralandığından beri Okul'da iyi bir üne kavuştu.
An impressive display, Batiatus, one not soon forgotten.
Etkileyici bir gösteriydi Batiatus.
Every display is laser-guarded, heat -, motion -, and weight-sensored.
Serginin her alanı lazer korumalı ayrıca, ısı, hareket ve ağırlık sensörleri mevcut.
So I'd skip the display and hit your private collection.
Ben de serginizi bırakıp özel koleksiyonunuzu çalarım.
She made this giant public display'cause she's trying to talk to us.
Bunu kamuya açık büyük bir alanda yaptı. Çünkü bizimle konuşmaya çalışıyor.
Also, based on the high-risk offense, the public display of the victim's eyes, her familiarity with the two locations, we believe that she's probably a local here.
Cinayet mahali ve gözleri bıraktığı yerin yüksek risk barındırması bölgeyi tanıdığını ve yerel halktan biri olduğunu gösteriyor.
The people of Samos have organised a fireworks display in his honour.
Adamızda havai fişek gösterisi düzenledik.
And since there was to be a fireworks display that night... it wasn't diffcult getting a fire cracker.
O gece Havi fişek gösterisi düzenledin. Bu da planın parçasıydı.
Bone collection on display- -
Kemik Koleksiyoncusu gösterime girmiş.
In an amazing display of bravery.
Tabii ki yiğitçe dövüşerek yara almıştı.
An impressive display, Batiatus.
Etkileyici bir gösteriydi Batiatus.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]