English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Disruption

Disruption translate Turkish

376 parallel translation
Forgive this unseemly disruption of our feast.
Ziyafeti böldüğüm için bağışlayın.
Because of worldwide disruption, it is impossible for delegates to gather.
Dünya genelinde yaşanan kargaşa nedeniyle, delegelerin bir araya gelmesi mümkün değil.
Do you think we could create a sonic disruption with two of our communicators?
- Ses dalgalarıyla parçalayabilir miyiz?
Complete disruption of magnetic and gravimetric fields, timewarp distortion, possible radiation variations.
Manyetik ve gravimetrik alanlar tümüyle alt üst oldu, Zaman sapmaları, olası radyasyon değişimleri.
All banks in readiness for disruption of power sources on the planet surface.
Tüm banklar gezegenin güç kaynaklarına müdahale için hazırlar.
It's only preliminary, but the cause of death seems to have been cellular disruption.
Ölüm nedeni hücre parçalanması gibi görünüyor.
Well, the pattern of cellular disruption was the same.
Parçalanma şekli aynıydı.
This disruption of a further example of what I've been referring to
Bu yaptığın benim değindiğim şeye bir başka örnek
Frantic eftorts were made to repair the damage, for the disruption had threatened the very continuance of Overlord.
Harekâtın gidişatını tehlikeye atan bu kesintiyi gidermek ve hasarı onarmak için hummalı bir çalışma başlatıldı.
Make no disruption.
Bozgunculuk yapma.
'The gravity disruption. 'the earthquakes in the United States along the San Andreas Fault'and in Yugoslavia as well as southern France.
Birleşik Devletlerde San Andreas Fay hattı boyunca,
When a large nuclear device is air burst at high altitude, a lot of electrical disruption can be created principally with radios, communication systems, electrical wires, computers, cars, transistors.
Havanın üst katmanlarında büyük bir nükleer patlama olduğunda... temel olarak çoğunlukla radyolar, iletişim sistemleri, elektrik telleri... bilgisayarlar arabalar ve transistorlar da... elektrik kesintileri meydana gelir.
The state of your beard demonstrates a considerable disruption to your routine.
Sakalınızın hali şunu kanıtlıyor ki düzeninizde hatrı sayılır bir aksama meydana gelmiş.
We monitored a line disruption in Los Angeles, December 1985.
Los Angeles'da, Ekim 1985'de zaman çizgisi bozulması tespit ettik.
A power disruption has been detected.
Bir güç kesintisi belirlendi.
Halley's Comet brought further disruption... with snow in parts of the city tonight.
Haley Kuyruklu Yıldızı, bu gece şehrin karla kaplı kısımlarını ısıtacak.
The spin was induced by the disruption of air flow into the starboard engine.
Spin'e neden olan, sancak motoruna giren ters hava akımıdır.
This disruption stalled the engine, which produced enough yaw rate to induce a spin which was unrecoverable.
Bu akım, motoru susturmuş, uçağın istemsiz olarak kontrolden çıkıp spin'e girmesine neden olmuştur.
I don't want any disruption here.
Burada kargaşa istemiyorum.
Sorry about the disruption, folks... but I always do the last dance of the season. This year somebody told me not to.
Sevgili konuklar kesinti için özür dilerim fakat şimdiye kadar, her zaman sezonun son dansını yapardım bu yıl bazı insanlar son dansı farklı yapmamı istedi!
Lian, scan for any air disruption or vortex.
Ona güveniyorum. Herhangi bir hava yarığı veya burgaç arayın.
After a brief disruption, communications have returned to normal.
Kısa süren bir kesintiden sonra, iletişim normale döndü.
Get those people who caused this disruption out of the courtroom!
Bu karışıklığa sebep olanları mahkeme salonundan çıkarın!
Perhaps the gigawatt discharge coupled with the temporal displacement field generated by the time vehicle caused a disruption of my own brain waves resulting in a condition of momentary amnesia.
Belki de gigavatlık enerji boşalması ve taşıtın yarattığı geçici zaman değişim alanı beyin dalgalarımı bozarak kısa süreli bir hafıza kaybına yol açtı.
"only risks further disruption " of the space-time continuum.
" sadece zaman-mekan sürekliliğinin bozulması riskini artırır.
Marty, my involvement in such a social relationship here in 1885 could result in a disruption of the space-time continuum.
Böyle bir ilişki içine hem de 1885'te girmem zaman-mekan sürekliliğinde bir bozunuma yol açabilir.
We need to get some agent provocateurs into these... strikes that are taking place, local government strikes... to cause a lot of unpleasantness and disruption.
Tatsızlık ve karışıklık çıkartmak için. şu anda gerçekleşen yerel yönetim grevlerinin içine kışkırtıcı ajanlar göndermeliyiz.
There's a disruption in the tachyon detectors.
Tachyon dedektörlerinde aksama var.
We're reading a disruption of the net in your area.
Çevrenizdeki ağda aksama okuyoruz.
The 22nd century physicist Pell Underhill conjectured that a major disruption in time continuity could be compensated for by trillions of counterreactions.
22 yüzyıl fizikçisi Pell Underhill, zaman sürekliliğindeki... büyük bir bükülmenin... trilyonlarca karşı reaksiyonla telafi edilebileceğini varsaymıştı.
Bio-cellular disruption is imminent!
Hücresel parçalanma çok yakın!
And I will not tolerate any disruption whatsoever with that communion.
.. ve bu komünyonun bozulmasına asla tolerans göstermem.
Our science teams have been asked to monitor any planetary disruption.
Bizden çekirdeğin rotasındaki gezegenlerde bozulma olup olmadığına saptamamız istendi.
I am sorry for the disruption.
Böldüğüm için üzgünüm.
Disruption is the way Mary Clarence communicates.
- Mary Clarence böyle iletişim kurar.
Scanners are reading major subspace disruption at their last co-ordinates.
Tarayıcılar son koordinatlarında büyük alt uzay bozunumu tespit ediyorlar.
Another neutrino disruption.
Bir nötrino düzensizliği daha.
I told you, he's been relocated during the disruption.
Size söylemiştim, o kazılar süresince başka bir yere yerleştirildi.
- No. I've tried base pair destabilisers, sequential disruption.
Temel çift istikrar bozucuları, sıralı bozulmaları denedim.
A subspace disruption.
Bir alt uzay bozulması.
It is some kind of subspace disruption.
Bu bir çeşit alt uzay bozulması.
The plasma disruption suggests he was exposed to a directed energy discharge before he was placed in the conduit.
Hücre zarlarındaki plazma bozulması, kanala yerleştirilmeden önce yönlendirilmiş bir enerji boşalmasına maruz kaldığını gösteriyor.
DS9 has been temporarily evacuated due to a plasma disruption.
DS9, şiddetli bir plazma bozulması nedeniyle geçici olarak boşaltıldı.
But I warn you, if he becomes a disruption, I will not be so tolerant.
Seni uyarıyorum, düzeni tehdit eder hale gelirse, o kadar hoşgörülü olmam.
It would create a magnetic disruption in space whenever we were in motion.
Bu, biz ne zaman hareket etsek, uzayda küçük bir manyetik bozulma yaratacaktır.
We are in an energy-disruption field.
Bir enerji bozulma alanındayız.
The disruption has started the creation of a new past.
Bu değişim de yeni bir geçmiş yaratıyor.
Show me this disruption.
Değişimi göster.
- I'm looking for any cryogenic disruption to the DNA footprints.
- Aradığım şey DNA izlerinin donmasındaki aksaklıklar.
Aegis Oil has now determined that what little spillage there was in this accident was contained so effectively by our environmental-impact crews that only minimal disruption of the area's ecosystem will result.
Şirketimizin saptadığına göre... kazada meydana gelen az miktardaki sızıntı... çevre koruma ekiplerimiz tarafından öyle etkili biçimde temizlendi ki... bölgenin ekosisteminde yalnızca düşük düzeyde bir bozulmaya yol açacak.
It's a massive artificial disruption.
Gezegenin çekirdeğinde büyük çaplı yapay bir bozulma var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]