English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Distinguished

Distinguished translate Turkish

1,171 parallel translation
We've been sent here to give your men a concert because you distinguished yourselves in battle.
Ne iş, anlamadım! Size konser vermek için geldik. Bunu çoktan hak ettiğinizi söylediler.
Ladies and gentlemen, I have here the decision of our distinguished judges.
Bayanlar baylar. Elimde saygıdeğer jüri üyelerimizin kararı duruyor.
He was more distinguished. All man. Hard to resist.
Çok ünlü bir adamdı, ama kötü bir ünü vardı ve beni baştan çıkardı.
An old and distinguished family.
Eski ve köklü bir ailedendir.
Makes you look distinguished.
Bu da seni daha seçkin kılıyor.
The vice minister wishes to welcome to the German Democratic Republic a distinguished American nuclear scientist, Professor Michael Armstrong.
Bakan yardımcımız önemli Amerikan nükleer bilimadamı Profesör Michael Armstrong'a Almanya Demokratik Cumhuriyeti'ne hoş geldiniz diyor.
And may we now acknowledge the efforts of our distinguished mayor, Mr. Jefferson Clay,... to whom we sincerely offer our thanks, and we are also very grateful to Sheriffs Reagan and Johnson for their aid.
Ve tabii değerli belediye başkanımız Bay Jefferson Clay'in çabalarına çok teşekkür ederiz ve aynı zamanda yardımları için şerifler Reagan ve Johnson'a da teşekkürlerimizi sunarız.
Also the matter of the Distinguished Service Order - no.
Aynı zamanda af isteğin de. Ama madalyayı unut.
I know your wife, she's distinguished.
Eşinizi tanıyorum, seçkin biri.
Distinguished attorney, my best wishes.
Sayın savcı, saygılar sunarım.
They're distinguished guests.
Onlar güzide misafirlerimiz.
And I had no idea that you... Well, that you come from such a distinguished family.
Ayrıca sizin böyle seçkin bir aileden geldiğinizi bilmiyordum.
And our distinguished Presidente, Gustavo Fortuna.
Ve güzide Başbakan'ımız Gustavo Fortuna.
Distinguished visitors, let us go back to the France of fifteen years ago.
Seçkin konuklar, on beş yıl önceki Fransa'ya geri dönelim hadi.
We have not yet been seen in any house... nor can we be distinguished by our faces for man ot master.
Bu evde henüz bizi gören olmadı, Hangimiz etendi, hangimiz değil, Yüzümüze bakıp kimse bilemez.
You are now entering Dr Noah's personal aircraft where our beloved leader has assembled a collection of the world's most distinguished doubles.
Sevgili liderimizin, dünyanın en zor ayırt edilebilen ikiz koleksiyonunu monte ettiği Dr Noah'ın kişisel hava aracına giriyorsunuz.
Well, it's a distinguished record, corporal.
Olağanüstü bir sicil, Onbaşı.
Passion, yes, but only in the sense of your distinguished Marquis de Sade.
Tutku ama sadece Marquis de Sade'a uyan bir tarzda.
Yes, it's very distinguished.
Tabii ki, çok seçkin bir davet.
Distinguished looking.
Fark anlaşılıyor.
Are you one of the distinguished Raiko's renowned warriors?
Raiko-sama'nın ünlü savaşçılarından birisi olabilir misiniz acaba?
He said you were handsome and distinguished?
Yakışıklı ve seçkin biri demeliydi.
Well I know you will all want to join with me in welcoming our distinguished friend and colleague from the National Council of Astronautics, Dr. Heywood Floyd.
Biliyorum ki hepimiz, Ulusal Uzay Bilimleri Konseyi'nden saygıdeğer dostumuz ve meslektaşımız Dr. Heywood Floyd'u aramızda gördüğümüze çok sevindik.
Ladies and gentlemen, it is my honor at this time to present to you... the distinguished Dr. Richard Nemur... and his colleague, Dr. Anna Straus... who are responsible for the Algernon-Gordon effect.
Bayanlar ve baylar ; şimdi sizlere Algernon-Gordon Etkisi'nin başındaki isimler ünlü Doktor Richard Nemur ve meslektaşı Doktor Anna Straus'u sunmaktan onur duyuyorum.
You looked all sort of brown and distinguished and terribly English.
Yanık tenliydiniz, göze batıyordunuz ve İngiliz olduğunuz aşikardı.
All right. If you guys can hold off gettin'drunk for a couple of seconds you're gonna hear a few well-chosen pearls of wisdom from that distinguished Irishman and eminent scholar Maj. Crown. Pipe down.
Tamam, susun artık.
- In this distinguished company?
- Bu seçkin grupta mı?
He won the Distinguished Service Cross.
Üstün Hizmet Madalyasını kazandı.
Dear Daisy Hill Puppy Farm I am writing in regard to one of your less distinguished alumni.
( CHARLIE'NİN İÇ SESİ ) Sevgili Papatya Tepesi Köpek Çiftliği. Az bilinen bir eski mezununuzla ilgili olarak yazıyorum.
Tall, distinguished, a little grey at the temples.
Uzun, seçkin, şakakları beyazlaşmış.
As one of your more distinguished gatecrashers do I rate a drink?
Badigardınız olarak.. ... bir içki alabilir miyim?
But first, let me thank our distinguished jury who have selected the winners of the highest award.
İlk önce sayın jüri üyelerimize bu yetenekler arasında yaptıkları seçimden dolayı teşekkürlerimi iletiyorum.
A touch of grey at the temples, very distinguished.
Şakaklara hafif kır düşmüş. Çok zarif.
This is Matt Helm, one of America's most distinguished photographers.
Bu Matt Helm, Amerika'nın en ünlü fotoğrafçılarından biri.
M-5 is another distinguished triumph for his career.
M-5, kariyerindeki özel zaferlerden biri.
He's this real distinguished type, 50, gray hair, crew cut, sort of like that.
Müthiş bir tip, 50 yaşında, düzgün kesimli gri saçlar, öyle bir şey işte.
Distinguished representatives of the world press.
Dünya basının tanınmış ve önde gelen temsilcileri.
I'm a distinguished architect.
Hem işinde seçkin bir mimarım.
In exchange for that solemn vow, it is my honor to place the medallion of the office of mayor around your honored and distinguished neck.
Bu yemine karşılık, başkanlık adına sizin seçkin ve şerefli boynunuza bu madalyayı takmak benim için onurdur.
Remove our distinguished governor.
Değerli yöneticimizi kaldır.
"For distinguished duty in the face of overwhelming... something..."
"Olağanüstü şey karşısında üstün hizmet için..." şey işte...
Opal Ann even remarked how you was distinguished-looking and gallant.
Opal Ann bile senin ne kadar centilmen ve farklı göründüğünü söyledi.
Mr President, distinguished visitors, honoured members of the Senate, taking the Indian as we find him, waiting...
Sayn Baskan, saygdeger misafirIer, ve degerIi Senato üyeIeri, eIe geçirdigim bu yerIi...
He's a distinguished citizen...
Ayrıcalıklı bir vatandaştır...
On behalf of the men, I'd like to express to the lieutenant governor and to you, warden, and to the schoolteacher and the other distinguished guests and all those law-abiding citizens out there just how much all this means to us in here.
Adamlar adına vali yardımcısına ve size ifade etmek istediğim şey, müdür bey, ve öğretmene, ve diğer seçkin konuklara... ve oradaki tüm yasalara sadık insanlara... bütün bunların biz buradkiler için ne çok şey ifade ettiği.
Let our distinguished surgeon handle the knife.
Neşteri bizim bilmiş cerraha bırak.
'At the banquet tonight, MMI dedicated the Hollister Exhibit''in their Memorial Hall,''the General thereby joining other select alumni'who have distinguished themselves in the defence of their country.'
Böylece General, vatan savunmasında öne çıkan diğer ünlü kişilerin saflarına katılmış oldu.'
'Later, as a brigadier general with his own division,''he distinguished himself by a daring end run in which,''out of ammunition, using only his famous pistol and a monumental bluff,''he succeeded in capturing the opposing enemy commander and his headquarters.'
'Tuğgeneral rütbesiyle, birliğini gözü pek bir saldırıya kaldırmış...''... cephanesi tükendiği halde, meşhur tabancası ve anıtsal bir blöften...'... başka bir şeyi olmaksızın, karşısındaki düşman kumandanı ile karargâhını...''... ele geçirmişti.'
- 40, well-dressed, distinguished.
- 40'larında, iyi giyimli, zarif biri.
I do it for you. And for Stevie. - And for your two distinguished friends.
Senin için yapacağım, Stevie için de ve de seçkin iki arkadaşın için.
And speaking of large holes filled with nothing but a vacuum, my guest next Wednesday, the 14th, is none other than that distinguished senator from back East, the honourable Gordon Madison, who will demonstrate to you good people once and for all
Denver'den iki kez sana ulaşmağa çalıştım. Önce akşam yemeğinden sonra, sonra da yatmadan önce. Pazartesi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]