Do you mind me asking translate Turkish
91 parallel translation
Do you mind me asking?
Sizi rahatsız etmiyorsa?
Do you mind... do you mind me asking you what you were...?
Bana ne yaptığınızı -
Do you mind me asking how long you've been blind?
Ne zamandır kör olduğunu sormamda bir sakınca var mı?
And do you mind me asking what kind of sales you did in the last year? Just ball park. We did 1.7 million in total revenue.
Geçen yılkı satışlarınız hakkında bilgi almamın bir sakıncası var mı?
Do you mind me asking what this kind of money is for?
Sakıncası yoksa bu kadar paranın ne için olduğunu sorabilir miyim?
Do you mind me asking?
Sormamın sakıncası var mı?
Do you mind me asking how you came to have so much cash in the house?
Evinizdeki bu kadar paraya nasıl sahip olduğunuzu sormamda sakınca var mı?
Do you mind me asking why you're so nervous about your mum being here?
Annenin burada bulunması konusunda neden bu kadar gergin olduğunu sormamın bir sakıncası var mı?
Do you mind me asking you where the package is from?
Paketin nereden olduğunu sorsam?
Look, do you mind me asking? I mean, why do you wanna....
Sormamda sakıncası yoksa, neden kalmak istiyorsun?
Do you mind me asking her name?
Onun ismini söyleyebilir misin?
Do you mind me asking what business you're in?
Ne iş yaptığınızı sorabilir miyim?
Do you mind me asking how much that might cost somebody, like a nose job?
Bana söyler misin, bu ne kadara mal oluyor, yani burun ameliyatı gibi?
Do you mind me asking why you're leaving?
Neden ayrıldığınızı sorabilir miyim?
Do you mind me asking why now, when you thought the procedure was risky six months ago?
Altı ay önce operasyonun riskli olduğunu düşünürken şimdi neden tercih ettiniz?
Oh, do you mind me asking, Uh, how's your hand?
Sormamda bir sakınca yoksa, elin nasıl?
- Do you mind me asking why?
- Neden olduğunu sormayacak mısınız?
Do you mind me asking?
Sorsam sorun olur mu?
Do you mind me asking you, how did your affair... how did it begin?
Sakincasi yoksa iliskinizin nasil... nasil basladigini sorabilir miyim?
Do you mind me asking just what happened
Size ne olduğu hakkında bir kaç soru sormamın sakıncası var mı?
Do you mind me asking why?
Nedenin sormamın sakıncası var mı?
Do You Mind Me Asking? I Do Mind, Actually,
Var aslında, fakat cevaplayacağım.
Do you mind me asking, if one of you needs to pump...
Sormamın sakıncası yoksa... birinizin sıçması gerektiğinde...
Do you mind me asking what happened?
Bunun nasıl olduğunu sormamın herhangi bir sakıncası var mı?
Do you mind me asking why he left?
Neden ondan vazgeçti, sormamda sakınca var mı?
Do you mind me asking how old you are?
Kaç yaşında olduğunu sormamın sakıncası var mı?
Do you mind me asking, what happened to your... your eye and your lip?
Sakıncası yoksa gözüne ve dudağına ne olduğunu sorabilir miyim?
Do you mind me asking, how exactly did a guy like you get to own a major corporation?
- Senin gibi birinin böyle büyük bir şirkete nasıl sahip olduğunu sorabilir miyim?
Do you mind me asking if you're the same Marco Prince who played ball?
İzninizle bir soru sorabilir miyim? Futbolcu Marco Prince olabilir misiniz acaba?
Do you mind me asking... what sort of investment was it?
- "Ne tarz bir yatırım" diye sorsam.. yanlış anlamazsın, değil mi?
Do you mind me asking... How much?
Ne kadar kazandığınızı sormamın sakıncası var mı?
You don't mind me asking these questions, do you?
Bunları sormamın bir sakıncası yok ya?
Excuse me, Prime Minister, do you mind my asking - what is that?
İzninizle Başbakanım, sormamda sakınca yoksa, nedir o?
If you don't mind me asking, what kind of cabaret do you do?
Sormamda sakınca yoksa, ne tür bir Kabare yapıyorsunuz?
You don't mind me asking all these questions, do you?
Size bu soruları sormamın bir sakıncası yok değil mi? Hayır, elbette yok.
If you don't mind me asking, what do you have in mind?
Sormam da sakınca yoksa, aklınızda ne var?
Well, he loved everyone at the Montecito, Liz. Do you mind me asking, uh, how it happened?
Sanırım bu grev olayını açıklamalıyım.
I'm just curious. What do you want with all these Guardians if you don't mind me asking.
Ben sadece merak Sen bana soruyorsun sakıncası yoksa, bu veliler ile ne istiyorsun?
What do you do, if you don't mind me asking?
Sormamın bir sakıncası yoksa, siz ne işle ilgileniyorsunuz?
You don't mind me asking, what are you gonna do with all that, Major?
Merak etmiyor musun? Bütün bunlarla ne yapacağımı, binbaşı?
Excuse me, Prime Minister, do you mind my asking, what is that?
İzninizle Başbakanım, sormamda sakınca yoksa, nedir o?
I hope you don't mind me asking, but do i know you?
Umarım sormamda sakınca görmezsiniz, ama... sizi tanıyor muyum?
If you don't mind me asking what do you do there?
Kusuruma bakmazsan orada ne arıyorsun?
If you don't mind me asking, you don't have a distended uterus, do you?
Sormamda sakınca yoksa, rahim ağzınızda şişlik yok değil mi?
So, I hope you don't mind me asking like this, but... I mean, do you have anyone special in your life?
Sormamda bir sakınca yoksa eğer hayatında özel birileri var mı?
If you don't mind me asking, what do you do?
Ayıptır sorması, ne iş yapıyorsun?
Do you mind asking your actors to do me just one favor... and use a single line of dialogue that's in the script?
Aktrisinden, bana bir iyilik yapıp senaryodaki bir diyaloğu kullanmasını ister misin?
If you don't mind me asking, Dr. B, why do you keeps staring at the X ray?
Eğer sormamın bir sakıncası yoksa, Dr. B,.. ... neden bu röntgen filmine bakıp duruyorsunuz?
I know I just said we all need our secrets, but if you don't mind me asking, what do you like to do at the dungeon?
Az önce hepimizin sırlara ihtiyacı vardır dedim biliyorum ama sakıncası yoksa bir şey soracağım ; bu zindanda hoşunuza giden şey nedir?
Um, ma'am, do mind me asking you what you're doing here?
Neden burada olduğunuzu sorabilir miyim?
I'm aware of that, but- - hmm, if you don't mind me asking, what do you intend to do with her?
Bunun farkındayım, ama - Sana bir şey sorayım, onunla ne yapacaksın?