English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dodging

Dodging translate Turkish

484 parallel translation
Dodging the police or are you ashamed of being seen with me?
Polisten mi saklanıyorsun, yoksa benimle görünmekten mi utanıyorsun?
And me dodging down dark streets to get here.
Ve karanlık sokakları geçerek buraya gelen bana.
Better no trail if they're dodging Cheyenne.
Cheyennelerle karşılaşırlarsa daha iyi hiç bir yol yok.
I don't know how much trouble you're used to but I hope you've had plenty of practice dodging it.
Belaya ne kadar alışıksın bilemem ama umarım yeterince tecrübelisindir.
I sing my song to the grand jury... and spend the rest of my life dodging bullets if I'm lucky... while you grow old and gray on the police force.
Ben büyük jüriye öter hayatımın geri kalanında şanslıysam mermi yemekten yırtar sense polis teşkilatında yaşlanıp saçlarını ağartırsın.
Were Wang younger and more nimble at dodging swords,
Kılıç sallamak için çok çelimsizsin.
It gets pretty tough sometimes dodging Apaches when you have to... serve writs of attachment on outlying ranches and mines and sawmills.
Ücra yerlerdeki sürüler, madenler ve değirmenler için haciz emirlerini yerine getirirken Apaçilerden kaçınmak hayli zor oluyor.
- That's dodging away from life.
- Bu, hayattan kaçmak.
We've been dodging Jerry all day.
Bütün gün boyunca Almanlardan kaçıyorduk.
Running left and right, dodging their shells - it all seems a little funny now.
Havan toplarından sağa sola kaçıyoruz şimdi düşününce komik geliyor.
WE'VE BEEN DODGING METEOR STORMS. WE'RE ALMOST OUT OF FUEL. ANY LONGER THAN 20 M INUTES,
Ama buradan tam olarak 20 dakika sonra hareket etmeliyiz.
My nurses are all worn out, dodging him.
Hemşirelerim ona bakacak diye harap oldu.
Dodging the lights, I mean.
Işıkları atlatmak demek istedim.
You think I'll spend my weekends dodging under wet nappies?
Haftasonu çocuk bezi mi yıkayacağım?
Not dodging the issue, are you, Troy? - I'm not the one for that, Your Lordship.
Bu konuda hile yapmazsın değil mi, Troy?
I was dodging drunks in dark hallways... praying I could get away from the stench of the ghetto... so I could be somebody, not just another nigger in the streets.
Gettonun pisliğinden dua ederek kurtuldum. Böylece biri olabiliyordum. Sokaktaki herhangi bir zenciden farklı biri.
Jumpin'fences, dodging'trees and tryin'to get away
Çitlerden, ağaçlardan atlıyor ve kaçmaya çalışıyorlar
No wonder you're so good at dodging passes.
Sıyırtmada iyi olmana şaşmamak gerek.
You'd be better off dodging it too.
Sizin de aynı şeyi yapmanız gerek.
We can't attack their carrier while we're busy dodging them.
Onları savuşturmakla meşgul olduğumuz müddetçe, taşıyıcıya hücum edemeyiz.
It is not possible to talk to you when you are constantly dodging.
Senin ne zaman konuşmaya çalışsam kaçamak cevaplar veriyorsun.
What was that move when you were dodging Xiaoyang?
Xiaoyang'ı bloke ederken kullandığın hamle neydi?
Without me, you'd still be in the bush, dodging spears.
Ben olmasaydım, çalılıkların içinde hala mızrak sallıyor olurdun.
But I got to hand it to you, that bullet-dodging number wasn't bad.
Fakat itiraf etmem gerekir ki şu kurşundan kaçma numaran hiç fena değildi.
We've got one phony-bird colonel playing footsies... with one little Miss Know-It-AII... who's dodging tails with one faceless wonder... who's so anonymous he doesn't have any record or fingerprints.
Bir tane herşeyden tedirgin olan bir albayımız var... Bir tane herşeyi bilen bir bayanımız var... Peki ya sürekli kuyruğumuzda dolanan ve hakkında ne bir...
Fearing full moons, dodging silver bullets.
Dolunaydan korkmayı, gümüş kurşunlardan kaçmayı.
To think I spent a year in that dump wiping tables and dodging drunks
O çöplükte bir yılımı harcadım masaları silip, sarhoşlarla uğraşarak.
God, I wish I was out there with them, dodging the bullets, instead of having to sit here drinking this Chateau Lafitte and eating these fillet mignons with sauce bernaise.
Tanrım, burada oturup, bu şarabı içmek ve soslu fileminyonları yemek yerine keşke onların yanında olup, mermileri savuştursaydım.
You were dodging the draft?
Askerlikten mi kaçıyordun?
They're dodging the hot clouds.
Sıcak bulutları es geçiyorlar.
You will be flying like a bat out of hell... shooting at the enemy... dodging bullets, missiles, rocks... spears, ducks, and geese.
Cehennemden çıkmış bir yarasa gibi uçuyor olacaksın... ve de düşmana ateş ediyor... mermilerden, roketlerden, kayalardan... mızraklardan, ördeklerden ve kazlardan kaçıyor olacaksın.
Or maybe you want to continue dodging your way through two lives.
Ama istersen hayatını ikili oynamaya da devam edebilirsin.
I've been dodging a subpoena for two days now.
İki gündür bir mahkame celbinden kaçıyordum.
I've been dodging fucking bullets since I was fourteen.
14 yaşımdan beri kurşunların arasında dolaşıyorum.
Black man is in prison Or dodging prison, and his kids suffer.
Siyahiler ya hapiste ya da hapisten kaçıyor çocukları da mahvoluyor.
It's been two weeks now, and every time he sees me he keeps dodging me.
Bana 20 dolar borcu var ve neredeyse 2 hafta oluyor. Beni ne zaman görse bir şekilde kaçıyor.
She's dodging the call.
Telefona çıkmıyor.
A lot easier dodging bullets than bombs.
Mermilerden kaçmak bombalardan kaçmaktan daha kolaydır.
Well, neither does leaping off elevators and dodging bullets.
Seken kurşunlardan kaçmak ve asansörlerden atlamak da öyle.
My favorite part about graduating now would be... dodging my student-loan officer for the rest of my life.
Mezuniyette en sevdiğim şey sonsuza dek harç görevlisinden kurtulmak.
Garvin's dodging us.
- Garvin bizi atlatmaya çalışıyor.
You feel an incredible power being naked under a dome of stars while a giant city is dressed, dodging cars all around you five flights down.
Bütün şehir giyinikken, beş kat aşağıda arabalar dolanırken yıldızların altında çırılçıplak yatarken büyük bir güç hissedersin.
That prick's been dodging me for three weeks.
Hıyar herif üç haftadır beni atlatıyordu.
Dodging massive explosions is inimical to the health at your age.
Senin yaşında birinin devasa patlamalardan kaçması zor olur.
You have been dodging my calls since last night.
Dün geceden beri aramalarımı atlatıyorsun.
I'd go down there and help him out, but it's late and I'm dodging an APB.
Oraya gidip, ona yardım edeceğim ama artık geç ve Muhasebe İlkeleri Kurulu'ndan kaçıyorum.
This guy sounds like he's dodging something.
Kaçamak cevap vermiş gibi geldi bana.
All I know is, I'd hate to be dodging Klingon raiding parties in nothing but a runabout.
Tüm bildiğim, bir mekiğe Klingonların yaptığı baskın partisinde olmaktan nefret ediyorum.
I remember dodging a few punches in the lab.
Hatırlıyorum da laboratuarda birkaç yumruktan kaçıp kurtulmuştun.
He was really dodging the guy.
Adamı atlatıyordu.
Always suspected there might be a bit too much of the battle-dodging, nappy-wearing,
" Almanlara-anadan-üryan - hücum-etmektense -

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]