Doesn't translate Turkish
195,642 parallel translation
It doesn't matter now.
Şu anda bir anlamı yok.
So, every fucking HooliPhone that we're on is being pulled out of service and replaced with a new one that doesn't have our code on it.
Yani, üzerinde kodumuz olan her sikik HooliPhone servis dışı olacak ve üzerlerinde kodumuz olmayan yenileriyle değiştirilecek.
He doesn't want to be found.
Bulunmak istemiyor.
That doesn't help me, every day, with all of the sin I see.
Bunun bana yardımı olmuyor tüm gün onların günahlarını görüyorum.
I see ghosts for years... witnesses, the sister of a suspect in the supermarket... it doesn't mean anything.
Tanıklar, bir şüphelinin marketteki kız kardeşi bunun bir anlamı yok.
That doesn't sound good.
Sanki iyi bir şey değil.
She doesn't look like your granddaughter...
Torununa benzemiyor...
- Alison, you're early, the Fair doesn't start for another hour.
- Alison, erkencisin... Fuar bir saat sonra başlayacak.
Doesn't he have some option?
Onun başka seçenekleri falan yok mu?
It doesn't suit you.
Sana uymuyor.
What doesn't kill you, et cetera...
Seni öldürmeyen şey, vesaire...
That doesn't sound like him.
Bu onun yapacağı bir şey gibi değil.
He doesn't know what the what's for.
Şeyinin ne için olduğunu bilmiyor.
- He doesn't love it.
- Hoşuna gitmedi.
No, it doesn't make any sense.
Hayır, bu çok mantıksız.
What? A party with our college friends and Ethan Turner doesn't wanna go?
Üniversite arkadaşlarımızla bulaşacağız ve sen katılmayacak mısın?
Doesn't make sense.
Hiç mantıklı değil.
- A bear doesn't have opposable thumbs.
- Ayının parmakları yok ki.
Maybe it doesn't hold up.
Belki unutulmuştur.
So this doesn't have anything to do with your ex?
Konu eski sevgilinle ilgili değil mi yani?
Doesn't make sense.
Mantıklı değil.
It doesn't exactly cover anything.
Hiçbir şeyi kapatmıyor.
Yeah, I noticed that, too. And I would say it's remorse, but, I mean, this guy doesn't seem to have any hesitation in his kills.
Pişmanlık demek isterim, ama adam cinayet işlerken hiç duraksamıyor.
It definitely doesn't reflect well on my principles, no.
İlkelerimi pek iyi yansıtmadığı kesin.
The only person who doesn't seem to know that is you.
Bunu bilmeyen tek kişi sensin.
Doesn't seem to take with me.
Benimle kalmıyor gibi görünüyor.
It doesn't have to be weird.
Tuhaf olmak zorunda değil.
Doesn't mean anybody's gonna tell anybody about anything.
Bunu birine söyleyeceği anlamına gelmez.
And it doesn't look like that's gonna happen.
Bunlar olacakmış gibi görünmüyor.
Okay, that doesn't sound great.
Bu kulağa pek hoş gelmiyor.
- It doesn't make it better.
- Bu, durumu düzeltmiyor.
I don't wanna sit in a car with someone for 30 minutes who doesn't believe in what I'm doing.
Yaptığım şeye inanmayan biriyle 30 dakika arabada oturmak istemiyorum.
Uh, what I believe doesn't matter right now.
Benim neye inandığım şu anda önemli değil.
Your Hello Kitty Ranch doesn't have any tools?
Hello Kitty Çiftliği'nde alet yok mu?
What doesn't work so good is your reflexes, your eyesight and that gate you plowed through.
İyi olmayan, senin reflekslerin, gözlerin ve ezip geçtiğin o kapı.
Well, if the condom doesn't fit, don't wear it.
Prezervatif uymuyorsa takmazsın.
Well, technically you are his brother, but he likes me better, but it doesn't matter.
Yani sen öz kardeşisin, beni daha çok seviyor ama olsun.
Doesn't usually take me two hours to cut somebody's hair.
Birinin saçını kesmem genellikle iki saat sürmez.
Doesn't look like something you picked up at the ampm.
Mağazadan alınmış bir şeye benzemiyor.
But he is over there, sitting in the dark, freezing his balls off'cause he doesn't think he's welcome here with you.
Ama Horoz burada istenmediğini düşündüğü için karanlıkta donarak oturuyor.
That doesn't mean we still can't have fun.
Ama bu eğlenemeyiz anlamına gelmiyor.
I've always found that my charming personality doesn't come through over the phone.
Sempatik kişiliğimi telefondan yansıtamıyorum, tecrübeyle sabit.
And if it doesn't pan out,
Ve eğer dışarı çıkmazsa,
Mick, his name doesn't even fit in the cipher.
Mick, adı yok Şifrelere bile sığabilir.
She doesn't have to die.
Ölmek zorunda değil.
He doesn't want the technology getting out there.
Bu teknolojinin ele geçirilmesini istemez.
It doesn't mean he's a bad guy.
Bu kötü adam demek değil.
Look. Just because you can't avoid all the dirtbags, that doesn't mean you don't deserve better.
Sadece şerefsizlerden uzak kalamıyor olman daha iyisini hak etmediğini göstermez.
She doesn't care.
Konuyla ilgilenmiyor.
No! Mitchell has a funny story that doesn't open old wounds about Cam at a dance recital.
Mitchell'ın, dans resitalindeki Cam'le ilgili eski yaraları deşmeyen komik bir hikâyesi var.
Luke is very sweet, but he doesn't know a lot of things.
Luke çok tatlı bir çocuk ama çok şey bilen biri değil.
doesn't exist 45
doesn't say 23
doesn't make sense 138
doesn't matter 1572
doesn't mean 20
doesn't matter to me 33
doesn't she 320
doesn't work 73
doesn't look like it 59
doesn't ring a bell 98
doesn't say 23
doesn't make sense 138
doesn't matter 1572
doesn't mean 20
doesn't matter to me 33
doesn't she 320
doesn't work 73
doesn't look like it 59
doesn't ring a bell 98