Don't get it translate Turkish
17,682 parallel translation
We don't get very many visitors from Central City ever since the S.T.A.R. Labs Corporation took it over.
S.T.A.R Laboratuvarları Şirketi, Central City'i aldığından beri oradan pek fazla ziyaretçimiz olmuyor.
Don't get used to it.
- Alışma.
Gosh, I don't get it. Geez!
İnsanları zamanla tanıyorsun işte.
I don't get it.
Anlamıyorum.
But you don't get it.
Ama anlamıyorsun.
It's just... you cross over to my side of the line... you don't get to come back from that.
Bu çizginin benim tarafına geçersen bundan geri dönüşü olmaz.
No, you don't get it.
Hayır anlamıyorsun.
I don't get it, Grey.
Anlamıyorum ihtiyar.
I don't get it.
- Anlamıyorum.
You don't get it, do you? He's the Devil!
Anlamıyorsun, değil mi?
Look, dude, I know that you care about Lucy, you don't have to convince me, I get it.
Dostum, Lucy'yi sevdiğini biliyorum. İkna etmene gerek yok, anlıyorum.
- We don't need to get into it.
- Bu meseleye çok girmesek daha iyi olur.
You really don't get it, do you?
Sahiden de anlamıyorsun, değil mi?
You don't fucking get it.
Anlamadın sen.
Don't you get it?
Anlamıyor musunuz?
I mean, don't get me wrong. The first time you have word-sex, it's nice.
Yani, yanlış anlama ama ilk kez seksaj yaptığında, güzeldir.
Just don't lose it up there, that could get serious.
Sadece içeride kaybetmemeye çalış, yoksa çok ciddi olabilir.
- Good one! - I don't get it.
Anlamadım.
Coach keeps saying if I don't get it together, I'm gonna be traded.
Koç, kendimi toparlamazsam beni takımdan atacağını söylüyor.
I still don't get it.
Hala anlamıyorum.
I was just so in it, and I felt, if I don't get this,
Ben de öyle yapıyordum ve hissettim ki,
Remember, don't thank me yet, all I can do is try to get it toward Timothy's desk.
Unutmayın, bana daha fazla teşekkür etme. Tek yapabileceğim, onu Timothy'nin masasına doğru çekmeye çalışmaktır.
And if I don't get it, then I'll move to Naperville with you guys.
Ve anlamıyorsam, Naperville'e sizinle geleceğim.
- I don't get it.
- Durdursana.
- Why don't you get it? - I just don't get it.
- Bir türlü aklım almıyor.
Don't give me that "You gotta get it from somewhere" shit, nigga.
"O mereti bir yerlerden alıyorsun" deme.
Yeah, but you don't actually get to use it though around here?
Evet, ama tam gücünü buralarda kullanamıyorsun değil mi?
Bear, Why'd you get a stick if you don't know how to drive it?
Ayı, nasıl sürüleceğini bilmiyorsan, neden vitesli aldın?
I don't think it's physically possible to get your leg that high from where you're standing.
Ayağını bulunduğun yerden bu yüksekliğe çıkarmanın fiziksel olarak mümkün olduğunu sanmıyorum.
I don't know what happened between you and Ms. Cooper back in China, but I heard you risked your life to get the cure to those who need it most.
Bayan Cooper ile Çin'de aranızda neler yaşandı bilmiyorum. Ama hayatını tedaviye ihtiyaç duyanlar için tehlikeye attığını duydum.
If I don't get these files, it's my head on a platter.
Bu dosyaları almazsam kafamı tepside sunarlar.
Don't you get it?
Anlamıyor musun?
- Got it. - So don't get jumpy.
- Ters bir şey yapmayın.
Don't you get it?
Anlamadın mı?
I can get something so you don't feel it.
Hissetmemen için bir şeyler getirebilirim.
It's my business, Otto, and if you don't mind, I'd like to get back to it.
Bu benim işim Otto. Sakıncası yoksa işime geri dönmek istiyorum.
I get it. Just don't be stupid, okay?
Ama aptal olma tamam mı?
Bring in an N.D.A. so he can sign it so I don't get busted again for insider trading.
Gizlilik anlaşmasını getir de imzalasın böylece bir daha yasadışı borsa işlemlerinden baskın yemeyelim.
We've all have one thing we're ashamed of, the memory of one moment so embarrassing we don't think we'll ever get over it.
Hepimizin utanç duyduğu bir şey vardır, hiçbir zaman unutamayacağımızı düşündüğümüz çok utandırıcı bir anın anısı.
From my perspective, it seems like you're ignoring something that could, oh, I don't know, get Wally killed.
Alışmaya çalışıyorum. Bana soracak olursan, Wally'nin ölümüne sebep olacak bir şeyi görmezden gelmeye çalışıyorsun.
Maybe you don't get it because democracy is old news in the west.
Belki anlamıyorsunuzdur, çünkü demokrasi Batı için yeni bir şey değil.
I don't get it. I thought we had a 24-hour system.
Anlamıyorum. 24 saatlik bir sistemimiz var diye sanıyorum.
It'll get infected if we don't take care of it.
Eğer temizlemezsek iltihap kapacak.
I know it's scary, and I know there's a lot of people that don't want to see us together, but you can't let Paz get in your head.
Korkutucu olduğunu biliyorum. Bizi beraber görmek istemeyen bir sürü insan olduğunu biliyorum ama sen Paz'ı kafandan silip atamıyorsun.
You really don't get it.
Gerçekten anlamıyorsun.
But what am I to do if the clients just don't get it any other way?
Ama müşteriler başka türlü anlamayınca maalesef yapacak bir şey kalmıyor!
I don't get it.
Hiçbir şey anlamadım.
Please! I don't get it.
Arturçik, Tatyana'ya kızgın olduğunu biliyorum.
Hey, maybe you don't get it.
Hey, belki anlamıyorsun.
I'm still trying to figure you out, and I don't get it.
Hâlâ seni anlamaya çalışıyorum ve anlamıyorum.
You don't get it, do you?
Anlamıyorsun değil mi?
don't get cocky 53
don't get caught 46
don't get me wrong 804
don't get ahead of yourself 30
don't get in my way 25
don't get up 280
don't get your hopes up 71
don't get lost 25
don't get nervous 22
don't get me started 79
don't get caught 46
don't get me wrong 804
don't get ahead of yourself 30
don't get in my way 25
don't get up 280
don't get your hopes up 71
don't get lost 25
don't get nervous 22
don't get me started 79