Don't say anymore translate Turkish

I should greatly prefer not to say anymore, especially as we don't believe the stories. No, we don't.

Daha fazla bir şey söylememeyi tercih ederim çünkü bizler masallara inanmayız.

Please, angel of God... don't say anymore.

Lütfen, Tanrı'nın meleği. Daha fazla konuşma.

Don't say anymore.

Artık konuşma.

Don't say anymore.

Daha fazla konuşma.

Let it go, Gus, don't say anymore about it.

Boşver, Gus. Takma kafana fazla.

Don't say anymore.

Sus artık.

Well since you say this isn't yours and Billy had no relatives, we'll try to use it to make sure we don't raise anymore Billy Deals in this town.

Senin değilse, Billy'nin ailesi de yok bu para, bu kasabada başka Billy Deals olmaması için kullanılacak.

So don't say anymore.

O yüzden artık konuşma.

I really don't serve meals anymore, not for two years, but I couldn't say no to your wife.

İki yıldır yemek servisi yapmıyorum ama eşinize hayır diyemedim.

- Out. - Please don't say anything waste anymore.

Öyle araya girersen, böyle olur işte.

I think you must be facing death then, when you can't put your faith in men anymore,... if you can leave God aside,... only then you can say that you don't believe.

Sanırım ölümle yüzleşmelisin inancını bırakamazsın,... tanrının yolundan ayrılırsan,... o zaman inanmadığını söyleyebilirsin.

From people who don't even say hello anymore? From people who look at us as if we were freaks?

Selamı sabahı kesen, bize ucubeymişiz gibi bakan insanlardan mı?

I'm sorry. - Don't say anymore.

- Daha fazla konuşma.

You say you'll cure me when we get to Tar... but I don't believe you anymore.

Tar'a ulaştığımız zaman beni tedavi edeceğini söylüyorsun... ama artık sana inanmıyorum.

- Don't say anymore, please!

- Daha fazla konuşma!

Don't say anymore

Hiç de göründüğü gibi değil

Are you trying to say you don't love me anymore?

Artık beni sevmediğini mi söylemeye çalışıyorsun?

I don't believe anything you say anymore!

Artık sana inanmıyorum.

I don't care what they say anymore.

Artık söylenenler umurumda değil.

Why don't you say we just can't have sex anymore?

Artık neden seks yapamadığımızı neden söylemiyorsun?

Would he- - l don't want to say anymore, okay?

O... Daha fazla konuşmak istemiyorum tamam mı?

I don't want to say anymore but I hope that is understood, young woman.

Daha fazla konuşmak istemiyorum ama umarım anlaşılmıştır, genç hanım.

Say, there's a pool where I live and I don't have a roommate anymore.

Yaşadığım yerde yüzme havuzu var ve artık bir oda arkadaşım yok.

They say people don't believe in heroes anymore.

İnsanların artık, kahramanlara inanmadıklarını söylüyorlar.

I don't believe anything you say anymore.

Artık söylediğin hiçbir şeye inanmıyorum.

And all in order to say that you don't have a badge anymore.

Bunun anlamı artık rozet taşımayacak olman.

And then soon he's bigger and he's stronger and he can hit you, you don't want him to hit you anymore, you say, "All right, son,"

Sonra büyür ve kuvvetlenir. Artık size vurmasını istemezsiniz.

"Look, don't touch her anymore, OK?" "Yeah, but she touched me first." You say, "Well, why didn't you tell her- -"

"Evet ama önce o bana dokunmuştu."

I don't think I'm going to say, "What the fuck" anymore.

Galiba artık hiç "Siktir et" demeyeceğim.

Don't say, "Break a leg" anymore.

Bir daha "Bacağını kır" deme.

Please don't say anymore

Çok üzgünüm, lütfen beni bağışlayın.

We are here to say we don't have to take it anymore.

Artık buna katlanmak zorunda olmadığımızı söylemeye geldik.

I don't know what to say to her anymore.

Ama söz konusu o olunca ne söyleyeceğimi bilemiyorum.

All you had to say is, "I don't love you, " and I don't want to see you anymore. "

"Seni sevmiyorum ve bir daha görmek istemiyorum" demen yeterliydi.

- People don't say that anymore.

- İnsanlar artık kiddo demiyor.

No, they don't need anymore help.

Zannetmiyorum, zaten sayıları fazla.

Don't say that anymore.

Bırak şunu söylemeyi.

I say we don't have time anymore for the baas'school. So we can speak the baas'language.

Bence patronun okulu için, patronun dilini öğrenmek için zamanımız yok.

Frank, you don't say "cut along" anymore. Oh, we don't?

- Frank, artık "ikile" demiyoruz.

- I don't think he works anymore.

Yerinde sayıyor. - Galiba artık sevilmiyor.

Don't say anymore.

Daha fazla bir şey söyleme.

And if you say good-bye and then don't leave they won't answer your hello anymore!

Eğer hoşçakal deyip gitmezsen... selamınıda karşılık vermezler artık!

Well, they say I'm gettin'better... but I don't buy the green bananas anymore.

Şey, iyileştiğimi söylüyorlar ama ben bu saçmalıklara inanmıyorum artık.

What, you don't say hi anymore? Come on.

Artık selam vermiyor musun?

I don't want to say good-bye anymore.

Daha fazla hoşça kal demek istemiyorum.

You can honestly say that you don't ever think of me anymore?

Kendine gerçekten beni hiç düşünmediğini söyleyebiliyor musun?

Yes, you are free, and if you don't love me anymore, that would be better and more honest to say so.

Elbette özgürsün. Eğer artık beni sevmiyorsan böylesi daha iyi. - Bana açıkça söyleyebilirsin.

They don't say that anymore.

Artık böyle bir şey söylenmiyor.

- Well, don't you say it anymore, okay?

- Bir daha söyleme, tamam mi?

"but try not to say" shit "around her, okay..." "She is from Philly," but I don't think she does that anymore

Biliyorsun Philadelphia'lı ve onlar sıradan insanlar değildir.

Don't skip dinnerjust'cause you're not here anymore. I thoughtyou weren't- - l had to come say good-bye. I won't.

Burada olmadığını düşünerek sakın yemeklerini aksatma.