English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Don't tell

Don't tell translate Turkish

38,378 parallel translation
- How am I supposed to know if you don't tell me?
- Nasıl bilmeliyim? Bana söylemezsen
Why don't you take a break from deciding what the police need to know and just tell us everything?
Neden polisin bilmesi gereken şeylere karar vermeyi bırakıp bize her şeyi anlatmıyorsunuz?
Look, don't get me wrong, guys, I-I think it's hilarious, and-and I totally get that the sex thing is what made me popular, but would it kill us to just once tell a joke that brings glory to God?
Bakın, beni yanlış anlamayın çocuklar, Bence oldukça komik, ve seksle ilgili esprilerin beni popüler yaptığını biliyorum, ama sadece bir kereliğine Tanrı'yla ilgili bir espri yapmamız, bizi öldürür mü acaba?
Ah, no, Lois, don't tell me you fell for all that anti-vaxxer crap.
Lois, sakın bana aşı karşıtı saçmalıklarını yuttuğunu söyleme. Saçmalık değil, Brian.
That I... get together this boyfriend that I've had and this guy, who I don't even know his name, tell them to rape my roommate and then let me stab her to death?
Benim... erkek arkadasimla ve adini bile bilmedigim bir adamla bir araya gelmem, oda arkadasima tecavüz etmelerini... MEREDITH'E CINSEL SALDIRI sonra da onu biçakla öldürmemi saglamalarini istemem mi?
Why don't you tell us where you live and show us some I.D. first.
Önce bize kimlik gösterip evini tarif et bakalım.
Okay, if I'm not aware of what you're doing, like, if you don't tell me,
Yaptığın şeyin farkında değilsem bana anlatmazsın.
Listen, why don't you call her back, tell her you're my office manager, and that she should take the car to whatever shop, garage, she needs, and they can call here and charge that account.
Onu tekrar ara. Ofisimin müdürü olduğunu söyle ve nereye isterse oraya gitsin. Tamirhane, dükkan falan.
If something happens, if... If I don't get out of here, I need you to tell Alex something for me.
Bir şey olursa buradan çıkamazsam Alex'e söylemeni istediğim bir şey var.
Well, if I don't make it and you do, you're welcome to tell everyone I was scared out of my mind.
Eğer ben kurtulamazsam ve sen kurtulursan da herkese korkudan altına etti diyebilirsin.
Don't tell me not to worry.
Endişelenme deme sakın.
Oh, don't you dare tell me that what I need right now is sleep,
Sakın bana şu an uyumam gerektiğini falan söyleme.
Maybe all Saviors don't die, and then it's okay that I can tell my family because there's nothing to tell.
Belki de bütün Kurtarıcılar ölmeyecek O zaman bunu aileme söylememde bir sakınca yok çünkü söylenecek birşey yok
But don't tell anyone.
Ama bundan kimseye bahsetme
Don't tell me I'm not mourning my mom.
Onun için üzülmediğimi söyleyemezsin.
I don't understand, but I got to tell you.
Anlamıyorum, ama şunu söylemeliyim ki.
Why don't you tell me why this podcast is full of crap?
Neden bana bu haberin tamamen yalan olduğunu söylemiyorsun?
I gotta tell Pilar I don't wanna go to Disney World and Burning Man's off too.
Yanan Adam'a da gitmem. Selam kızlar.
Don't tell me you think we should let the CIA handle this?
CIA ilgilensin diye düşündüğünü söyleme?
So, don't you dare tell me how to serve my constituents.
O yüzden, sakın bana, seçmenlerime nasıl hizmet edeceğimi anlatmaya kalkmayın.
So, why don't you tell me,
peki söylesene,
Wait, don't tell her now.
Bekle, ona hemen söyleme.
Daughters don't always tell dad everything.
Kızlar babalarına her şeyi söylemezler.
Tell me what you don't see on this map.
Haritada ne görmediğini söyle.
I keep trying to tell myself that, uh... when he's saying "I don't need you" or "I don't want you..."
Bunu kendime sürekli tekrar ediyorum.
Why don't you just tell them not to?
Neden böyle yapmamalarını söylemiyorsunuz?
If you don't, I'll tell Marjorie
Eğer yapmazsan Marjorie'ye...
You went online, you read all the reviews, but here's something they don't tell you about Korean cars... no one'll ever steal it.
İnternete girip baktınız, bütün incelemeleri okudunuz ama size Kore arabaları hakkında söylemedikleri bir şey söyleyeceğim : Kimse onları çalamaz.
Please don't tell Mom.
Lütfen anneme söyleme.
Please don't tell her.
Lütfen ona söyleme.
Don't you tell me I'm over the line!
Çizgiyi aştığımı bana söyleme!
Oh, no, don't tell me you two are bickering.
Bana aranızın bozuk olduğunu söyleme sakın.
You don't have to tell me.
Bana söylemene gerek yok.
Tell me something I don't already know.
Bana bilmediğim bir şey söyle.
And I'll tell you, I don't know why they call it a "sanitarium."
Hem adına niye "sanitarium" derler anlamış değilim.
Tell me. Don't tell God.
Tanrıya değil, bana söyle.
I-I just don't know what to tell the President.
Başkan'a ne derim bilemiyorum.
Why don't you tell me about Mr. Gibson?
Neden Bay Gibson'dan bahsetmiyorsun?
And don't tell me "nothing." This is not nothing.
Bana "bir şey olmadı" deme. Bir şey olmuş.
I don't know what to tell him. I mean, he knows everything that we do.
Bak, ona ne diyeceğimi bilmiyorum.
- Don't tell your brother to shut up. - This is... - Why don't you sing a song together?
Bu bu her şey resmen.
I mean, I'm not gonna tell people, like, I believed in God and now I don't.
Eskiden Tanri'ya inaniyordum, simdi inanmiyorum diyemem.
- I don't wanna- -... and I didn't tell you about any of this.
- Istemiyorum. Ve sana bundan bahsetmedim.
And I don't know why I didn't fuckin'tell you.
Sana neden söylemedim, bilmiyorum.
- I don't have to tell you about it. - [sighs]
Sana anlatmak zorunda degilim.
one of the hardest things for people and they're sometimes so one of the things I tell why don't you look at the evidence and then decide.
İnsanların bırakmakta en zorlandığı şeylerden biri süt ürünleridir, bazen buna oldukça direnirler. O yüzden onlara derim ki, "Kanıtlara baktıktan sonra karar verin."
I should tell you who don't have experience in this field period.
Bunlar, besin araştırması alanında tecrübesi olmayan insanlar tarafından yazılmıştır, nokta.
I don't know, what'd I tell you about bumping into me at the mall with your weird kid?
Emin değilim ama sizin şu tuhaf ufaklıkla AVM'de karşılaşabileceğimizi söylesem nasıI olur?
Now, I don't have to tell you, but that place - is crawling with dagger-tooths.
Şimdi, sana anlatmak zorunda değilim, ancak bu yere hançerin sert yüzeyiyle sürtündük.
- I don't know- - you tell me.
Bilemiyorum. Sen söyle.
Thank you. But if you want us to get behind you, don't just tell us what you're gonna do. Show us.
Ama sizi desteklememizi istiyorsanız bize sadece yapacaklarınızı söylemeyin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]