Don't you believe me translate Turkish
3,797 parallel translation
You believe me, don't you?
Bana inanıyorsun, değil mi?
If you don't believe me, I will write you the best recommendation you have ever seen, and you can find out for yourself.
Bana inanmıyorsanız size görebileceğiniz en iyi tavsiye mektubunu yazacağım ve siz de gidip bunu kendiniz öğrenebilirsiniz.
Believe me, you don't want that car.
İnan bana bu arabayı istemezsin.
Ask your mommy if you don't believe me
Bana inanmıyorsan annene sor
Why don't you believe me?
Neden bana inanmıyorsun?
! When you don't believe me?
Sen bile bana inanmazken mi?
You don't believe me?
Bana inanmıyor musun?
Listen, if you don't believe me.
Bana inanmıyorsan şunu dinle.
It was decent of you to come with me but, um, I don't know why, I don't believe my retreat can begin until you go.
Benimle gelmen iyi oldu ama sen gidene kadar, inzivaya çekilebileceğimi sanmıyorum.
You don't have to believe me.
Bana güvenmen gerekmiyor.
You don't believe me, do you?
Bana inanmıyorsun değil mi?
You two don't really expect me to believe this.
Buna inanmamı bekliyor olamazsınız.
Because I don't really believe a word you've told me.
Çünkü bana söylediğiniz hiçbir şeye inanmıyorum.
No lie. All right, fine, you don't believe me?
Bana inanmıyorsun, öyle mi?
If you don't believe it, throw me a couple of mil and get ready for a tongue bath.
Eğer inanmıyorsan bana bir kaç milyon ver ve dil banyosuna hazırlan.
Believe me, you don't wanna be tried as an adult.
İnan bana, şu an yetişkin olmayı istemezsin.
Look at me now if you don't believe.
İnanmazsan bak bana.
But if you still don't believe me, fine. See for yourself.
Ama bana hâlâ inanmıyorsan, tamam.
You don't want questions lingering over your presidency, believe me.
Başkanlığının üzerine o kadar çok soru sorulmasını istemezsin, emin ol.
You don't believe me.
Bana inanmıyorsun.
Go and show her to any doctor if you don't believe me.
İnanmıyorsan, git istediğin doktora göster.
Look, if you don't believe me, I'll show it to you.
- İnanmıyorsan, gel de göstereyim.
And believe me, I don't want to see you go, but I just can't stand to see you stay here.
Gitmeni istemiyorum, inan bana ama burada kalmana da dayanamıyorum.
Would you believe me if I told you that I don't share their methods?
Onların yöntemlerini tasvir etmiyorum desem bana inanır mısın?
Okay. You don't believe me?
- İnanmıyor musun?
You don't believe in me anymore.
Artık bana inancın kalmadı.
You still don't believe me.
Hâla bana inanmıyor olabilirsin.
You don't have to believe me, but it's the truth.
Bana inanmak zorunda değilsin. Ama gerçek bu.
Why don't you believe me?
- Uçağı didik didik aradılar.
If you don't believe that, you tell me what's happening.
Eğer buna inanmıyorsan, olanları sen bana açıkla.
why don't you believe me?
- Neden bana inanmıyorsun?
And you don't believe me.
Bana inanmıyorsun.
Oh, you don't believe me?
Oh, bana inanmıyor musunuz?
You don't believe me!
Bana inanmıyor musunuz?
And believe me, Mr. Axe, if you don't help me find him, I will throw you in that hole right along with him.
Bana inanın bay Axe, onu bulmama yardım etmezsen o çukura onunla birlikte seni de atacağım.
Don't believe me do you...
Bana inanmıyor musun, al şu tarihe bi bak bu bir bilimdir.
If you don't believe me, try it out.
Bana inanmıyorsan, dene de gör.
I believe what you tell me, and I don't think about what you don't.
Söylediklerine inanıyorum ve söylemediklerini düşünmüyorum.
You don't believe me, do you?
değil mi?
Don't believe anything you were told by me in the past, because that was not me.
Geçmişte benim tarafımdan sana söylenmiş olan hiçbir şeye inanma, çünkü o ben değildim.
If you don't believe me, here are my documents.
Eğer bana inanmıyorsan, işte belgelerim.
- Check it yourself if you don't believe me.
- İnanmıyorsan kendin bak.
All right, if you are telling me that there is something bad happening right now to balance out the goodness that is tonight, I will have none of it, because I don't believe in that.
Pekâlâ, eğer bana şu anda gecenin güzelliğini bozacak bir şeylerin olduğunu söyleyeceksen hiçbirini almayayım, çünkü buna inanmayacağım.
What, you don't believe me?
Ne var, bana inanmıyor musunuz?
You don't believe me?
Bana inanmıyor musun? !
Look, believe me, I wish Wilansky got this wrong, but this is how it works and these are the rules, so next time you decide to take a swan dive off the cliff, don't forget, you're dragging me with you.
Bak, inan bana Wilansky'nin yanlış anlamasını isterdim ama işler bu şekilde yürüyor, kurallar da bunlar.
You don't have to believe me.
- İnanmana gerek yok.
If you don't believe me, ask my wife.
Bana inanmıyorsam karıma sor.
What I don't believe is that a couple clicks took you from fiber-optic footprints to Help Me Rhonda.
Benim inanmadığım bir kaç tıklamayla fiber optik izlerden, "bana yardım et Rhonda'ya" geçmiş olman.
If you don't believe me, just check your-your...
Bana inanmıyorsan o zaman...
If you don't believe me, just check it!
Bana inanmıyorsan kontrol et!
don't you 9508
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you like it 136
don't you understand 702
don't you agree 326
don't you ever 59
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you see 982
don't you dare 523
don't you worry 668
don't you like it 136
don't you understand 702
don't you agree 326
don't you ever 59
don't you worry about it 53
don't you remember me 90
don't you see 982