Don't you dare say that translate Turkish
72 parallel translation
Don't you dare say that.
Sakın öyle söylemeye kalkma.
Don't you dare say a thing like that.
Böyle bir şeyi söylemeye nasıl cüret edersin.
Don't you dare say that.
Böyle konuşmaya nasıl cesaret edersin?
Don't you dare say that about Martha.
Martha'ya bunu diyemezsin!
No, don't you dare say that!
Hayır, sakın bunu söylemeyi aklından bile geçirme.
Don't you dare say that!
Bunu nasıl söylersin!
You felt something that terrified you, but you don't dare say what it was.
Bir şeyden dolayı dehşete kapılmış görünüyorsunuz, ama ne olduğunu söylemeye korkuyorsunuz.
- Don't you dare say that! I believe you.
- Nasıl böyle söylersin, sana inanıyorum.
Don't you dare say that.
Sakın böyle konuşma.
Don't you dare say that about Mama.
- Cletus! Anne'ye, ne cüretle, dersin bunu?
- Don't you dare say that!
- Ne cüretle böyle bir şey söylersin!
Don't you dare say things like that about my mother.
Annem hakkında bir şeyler söylemeye sakın cüret etmeyin.
And don't you dare say that you didn't feel it.
Sakın ha... -... "ben hissetmiyorum" deme.
- Don't you dare say that! - Your arm!
- Bunu söylemeye cesaret etme!
You bastard. Don't you dare say that.
Kardeşin hakkında böyle konuşamazsın.
Don't you dare say that!
Bunu söylemeye cesaret dahi etme!
Don't you dare say that.
Bunu söyleyecek kadar cesursun yani.
Don't say that's over, don't you dare say that's over it's what I want more than anything in the whole world.
Unutmamı söyleme, sakın unutmamı söyleme hayatta en çok istediğim şey bu.
Don't you dare ever say that.
Birdaha böyle söylediğini duymayayım.
Don't you dare say that!
Bunu söylemeye bile kalkışma!
Don't you dare say that.
Ağzına bile alma.
Don't you dare say that I wanted this.
Bunu istediğimi söyleyemezsin.
Don't you dare say that about my son!
Ne hakla oglum hakkinda konusuyorsun!
Don't you dare ever, ever say anything like that again.
Bir daha sakın ama sakın böyle bir şey söylemeye kalkma.
Don't you dare say that about my children!
Çocuklarım hakkında sakın böyle konuşma!
Don't you dare say that I love Opher more.
Sakın Opher'i daha çok sevdiğimi söylemeye kalkma.
Don't you dare say that name to me!
O ismi bana söylemeye kalkışma!
Don't you dare say that name!
O adı anmaya cüret etme!
Don't you dare say that.
Bu ne cüret!
No, don't you dare say it, because I will seriously smack you right there in the middle of your big, beautiful lips that you're so damn proud of.
Hayır, eğer buna cesaret edersen hakikaten, gurur duyduğun o koca, güzel dudağının tam ortasına yumruğumu indireceğim.
Don't you dare say that.
Sakın bunu söyleme.
Don't you dare say that!
Sakın söyleme!
Don't you dare say that, all right?
Böyle söyleme, tamam mı?
Don't you dare say that.
Böyle söyleme.
Hey, Don't you dare say that again.
Hey, sakın bir daha bunu söyleme!
Don't you dare say that!
Hey serseri umutsuz olma!
Cameron, who do you think is the weakest out of everybody? And don't you dare say yourself,'cause that's a cop-out, and you can't do it.
Bunu aklımdan hiç çıkarmıyorum.
Don't you dare say that to me
Bilmeden konuşayım deme.
Oh! Deena Doogan, don't you dare say that!
Deena Doogan, bunu söylemeye cüret etme!
She's gonna dare you to do something you don't like.. And then you'll puss out and say that you wanted truth all along.
O da hoşlanmadığın bir şey yapmanı isteyecek ve sonra suratını buruşturup, başından beri gerçeği istediğini söyleyeceksin.
What? No, George Altman, don't you dare say that.
Hayır, George Altman, sakın bunu söylemeye cüret etme.
I got two sisters to take care of... so don't you dare mess that up.
Bakmam gereken iki kardeşim var, sakın bunu berbat etmeye kalkışayım deme.
Don't you dare say that to me.
Sakın bana öyle bir şey söyleme!
And don't you dare say that at school.
Bunu okulda söylemeye cesaret etme.
- Don't you dare say that.
- Sakın bunu söyleme.
Don't you dare say that again!
Bunu bir daha söylemeye sakın cüret etme!
Don't you fucking dare say that.
O cümleyi sakın ağzına alma.
Don't you fucking dare say that to me!
Sakın bana bunu söylemeye kalkışma!
Don't you dare say that word to me!
Bana o kelimeyi söylemeye cüret etme!
Don't you dare say that to me!
Bana bunu söyleme cüret bile etme!
Don't you dare say that.
Bunu söylemeye bile cüret etme.